Sosyalizmi bitireceklermiş...

Düzen siyasetçilerinin en önemli ortak noktalarından birisi emekçilere ve komünizme olan düşmanlıktır. Bu açıdan dünyanın dört bir yanında öne çıkan yeni sağcı liderlerin iyi bir özellikleri var. Lafı hiç eğip bükmüyor, niyetlerini ve gerçek yüzlerini saklamıyorlar. Emekçi düşmanlığında bu ırkçı ve gerici tiplerden aşağı kalır yanı olmayan ama sevimli ve şirin görünmeyi başaran ikiyüzlü siyasetçilerin yanında bu gözü dönmüş tipler samimi bile bulunabilir.

Brezilya'nın yeni başkanı Bolsonaro geçen haftaki yemin töreninde işte bu samimiyet testini geçti ve ne için yemin ettiğini açıkladı: Ülkesinde sosyalizmi bitirecekti.

Bu cümleyi tarih boyunca o kadar çok duyduk ki... Brezilyalı emekçiler de bu cümleyi çok işitti. Yeni başkanın sıklıkla övgüyle andığı 1964-1985 yılları arasındaki faşist diktatörlük sırasında iktidarın en çok kullandığı cümle buydu: Bitireceklerdi... Ama bitiremediler. 

Bolsonaro'nun yemini aslında bitiremediklerinin bir itirafı ve şimdi bu azılı gerici bu nedenle aynı iddiayı yineliyor.

Brezilya solunun ülkenin bu duruma gelmesindeki payı ve Bolsonaro'nun iktidara yürüyüşünü sağlayan büyük hataları ayrı bir tartışma. Bu yeminli anti-komünistin iktidarında yaşanacak zor günler boyunca aynı solun yapacağı başka hatalar da öyle... Fakat birileri de hata yapmayacak. Ya da başkaları hatalarından ders alacak. İşçi sınıfı mücadelesini sürdürecek ve yine bitiremeyecekler. Sosyalizmi Brezilya topraklarından silemeyecekler. Tıpkı dünyanın başka ülkelerinde olduğu gibi. Tıpkı tarih boyunca dört bir yanda tekrar tekrar yaşandığı gibi...

Sermaye düzeninin, paranın saltanatını savunanların iki yüz yıllık hayali bu. Emekçiler bu cümleyi neredeyse iki yüzyıldır duyuyor. 1848 yılında işçi sınıfı ilk yenilgisini yaşadığında, emekçilerin bir daha denemeyeceklerine belki o kadar emin değillerdi. Ama 1871'te Paris'te duvarların önünde kurşuna dizdikleri komünarlardan sonra Avrupa'da bu işi bitirdiklerini düşünenler mutlaka vardı.

Rusya'da 1917'de bolşeviklerin zafer kazanmasından sonra büyük bir kıyıcılıkla devrimin Avrupa'ya sıçramasını engellemişlerdi. Ancak artık işçilerin iktidarda olduğu bir ülke kurulmuştu ve sermaye düzeninin temsilcileri Sovyetler Birliği'nin varlığında sosyalizmi bitirmenin imkansız olduğunun farkındaydı. Nitekim palazlandırdıkları Hitler'in faşist orduları ilk fırsatta sosyalizmi nihai olarak bitirmek için Sovyet topraklarına saldırdı. Onlara göre bu sefer kesin olarak bitiyordu. Hitler sosyalizmin defterini dürdükten sonra, gerekirse Hitler'in defteri de dürülürdü. Hitler'in defteri gerçekten dürüldü. Ama dürenler Berlin'e kızıl bayrağı dikenlerdi. 

İkinci Savaş'tan sonra sosyalizme karşı mücadele dünyanın pek çok yerinde başka biçimler aldı. Sıcak savaş, soğuk savaş yöntemleri, işçi sınıfına ve sola dönük baskı ve katliamlar, askeri rejimler... Akla hayale gelebilecek her türlü yöntem denendi. Bu muazzam ve gözü dönmüş saldırganlık aynı dönemde solun da yaptığı hataların sayesinde amacına ulaştı da.

Bu süreçte sosyalizmin anavatanı olan Sovyetler Birliği yıkıldı. İşte bu sefer olmuş, sosyalizm bitirilmiş, görev tamamlanmıştı. Ama tarih bir kez daha gösterdi ki ağır bir yenilgi alınmış olsa da, sosyalizm fikri ayaktaydı.

Brezilya'da edilen yemin, Beyaz Saray'dan verilen beyanat, Türkiye'deki saray sakininin cümleleri... Sermayenin değişmez hayalinin dünyanın her yerinde farklı ağızlar tarafından belki başka cümlelerle dillendirilmesi bunun en açık ispatı.

Sosyalizm fikri bitmiyor. İşçi sınıfının eşit ve özgür bir dünya yolundaki ilerleyişi kesintilere uğrasa, geriye çekilse, yenilgiler alsa da durmuyor. Ne bazen azalsa da umut kayboluyor, ne de zaman zaman aşınsa da mücadele inadı yok oluyor. Çünkü sosyalizm için umut da, inat da kendiliğinden doğmuş ideal duygular değiller. Bunların bu düzende nesnel bir karşılığı var. Sosyalizm fikrini durmaksızın üreten aslında bu düzen ve onun çıkışsızlığı. Bu düzenin yarattığı açlık, yoksulluk, yıkım ve acı nesnel olarak devrimci bir düşünceyi besliyor. Aydınlık bir gelecek adına insanlığın önünde başka bir seçenek olmadığından sosyalizm bitmiyor.

Türkiye'de de bitmeyecek. Daha yolun en başında Suphi ve yoldaşları katledildiğinde bitmedi, solcuları hapse atmakla, emekçilere baskı uygulamakla bitmedi, alınan yasal tedbirler ve askeri diktatörlüklerle bitmedi, işkence, cinayet ve kitlesel katliamlarla bitmedi, her türden itibarsızlaştırma girişimi ve ideolojik saldırıyla bitmedi... Bugün gericilikle boğulmaya ve yine tehditlerle bastırılmaya çalışılsa da, başımızda yeminli bir anti-komünist iktidar olsa da, her görüşten emekçi düşmanı etrafımızı sarsa da yine bitmeyecek.

Türkiye solunun hataları da sosyalizmi bitiremeyecek. Çünkü bu hataları yapmayanlar veya bu hatalardan ders alanlar, fikrin ve mücadelenin esas taşıyıcısı olan işçi sınıfına güvenenler hep olacak.

Sosyalizmi bitireceklermiş... O kadar çok duyduk ve o kadar çok yanıldılar ki. Dünyanın her yerinde ve Türkiye'de yine yanılacaklar.

Sosyalizm bitmeyecek ama bir gün insanlık sosyalizmi bitirmeyi hedefleyenleri bitirecek.