Laiklik ve aydınlanma en çok çocukları korumak için lazım

Çocuklara yönelik cinsel istismarın kurumsallaşmasına yol açacak yasa tasarısı bugün mecliste tartışılacak. Bugüne kadar yasa önerisi hakkında yapılan tartışmalar bize bir kere daha laikliğin bu ülke için ne denli önemli olduğunu hatırlattı. Dahası, bu tartışmalar bize laikliğin ne olmadığını da bir kez daha göstermiş oldu.

Bu yasayı savunanlardan en açık sözlü olanları hiç çekinmeden ifade ettiler. Bu yasanın kökeninde yalnızca zaten toplumsal bir vaka haline gelmiş bir alışkanlığı ya da geleneği meşrulaştırmak veya halihazırdaki vakalardan kaynaklı mağduriyetleri giderme amacı yok. AKP'lilerin özellikle hükümet kanadı yasayı bu şekilde açıklamaya çalışıyor. Ancak bu vakaların yaygınlığının nedenlerini dürüstçe anlatanlar ise AKP'li din adamları.

Bu vakalar bu denli yaygın çünkü İslam dininin bir yorumu bu tür ilişkileri meşru görüyor. Türkiye'de böylesi bir ilişkinin doğru olduğuna inanan insanlar var. Yapıyorlar çünkü ahlak anlayışlarının en önemli öğesi olan dinsel inanışları onları engellemiyor... Hatta teşvik dahi edilen örnekler mevcut.

Türkiye'de erken yaşta evliliklerin, daha doğru bir ifadeyle süreklileşmiş cinsel istismarın bu denli sık görülmesinin nedeni bu inanç.

Toplumsal yaşantı bu inanca göre düzenleniyor ve insanlar dinsel inançlarıyla uyumlu bir şekilde çocukları istismar ediyorlar. Bizim nezdimizde haklı olarak cinsel istismarın bir türü olan bu eylem, onlara göre gayet olağan ve geleneklerin bir parçası.

Dahası, bu eylemi toplum gözünde meşrulaştıracak bir kurum yıllardır aralıksız işliyor Türkiye'de. Bu çocuklarla resmi olarak evlenemiyor olabilirler. Ama bu çocuklarla imam huzurunda dini nikah kıymanın önünde hiçbir engel yok.

Vakalar işte bu meşruiyete dayanarak hızla artıyor ve imam nikahlı erkekler, şayet devlete bir nedenle yakalanırlarsa ceza kanunundaki ilgili hüküm nedeniyle ceza alıyorlar. İşte AKP aslında dinci gerici tabanda anomali olarak görülen bu durumu düzeltmeye çalışıyor. Dinsel olarak meşru görüleni, ceza hukukunda bir norm haline getirmek için uğraşıyor.

İnanç özgürlüğü ile toplumsal yaşantının düzenlenmesi arasındaki gerilimin en tipik örneklerinden birisi ile karşı karşıyayız aslında.

Laikliği inanç özgürlüğü vesilesiyle tanımlarsak ya da laikliği inanç özgürlüğünden ibaret görürsek çözemeyeceğimiz bir gerilim bu. Çünkü öyle inanıyorlar ve inançlarının onlara gösterdiği doğrultuda yaşamak, toplumsal alanda böyle varolmak istiyorlar.

Oysa çözüm açık: Dinsel inançların toplumsal yaşantıyı düzenlemesine izin verilmemesi gerekiyor. Bunun için de toplumsal yaşantının dinsel referanslara göre düzenlenmesini engellemek amacıyla alınan önlemlerin uygulanması ve en önemlisi bu doğrultuda topluma müdahale edilmesi şart.

Bu yapılmadığında, karşımıza çıkan bu can acıtıcı örnekte görüldüğü gibi, kurallara bağlanan resmi nikahın toplumsal bir alternatifi olarak görülen imam nikahı toplumun içinde yayıldığı ölçüde tamiri imkansız yaralar açıyor. Demek ki, medeni kanun aracılığıyla resmi nikahın tanımlanması yetmiyor, bunun alternatifinin inanç özgürlüğünün şemsiyesi altında toplum içinde yaratılmasının, bu anlamda çifte hukuklu bir yaşantının oluşmasının da önüne geçmek gerekiyor.

Dolayısıyla bu konu özelinde, bu tasarının yasalaşmasını engellemek de yetmiyor. Çocuk istismarını meşrulaştıran imam nikahı gibi dinsel kökene sahip uygulamalara karşı toplumsal alanda bir bütün olarak mücadele edilmediği müddetçe bu tür girişimler tekrar tekrar karşımıza çıkacak. Çocuklara yönelik istismar imam nikahının koruması altında devam edecek veya inanç özgürlüğü başka davranışların kılıfı olacak çünkü.

AKP'nin hazırladığı ve çocuklarımıza cinsel istismarı kurumsallaştırıp süreklileştirecek bu yasa tasarısı karşısında dehşete kapılan herkes, laikliğin aydınlanmacılıkla bağının koparıldığı, genel olarak toplumsal yaşantıya müdahaleden kaçan, devletin bu konuda üstlenmesi gereken görevleri görmezden gelen liberal yorumlarının başımıza neler açtığını görmeli.

Daha ötesi yok işte... El birliğiyle laikliğin tahrip edilmesinden çocuklarımız mağdur oldu. Oysa laiklik ve aydınlanma en çok onları korumak için lazımdı.