Korkuyu Beklerken

İnsanlar korkar. Ama herkes her şeyden aynı anda korkmaz.

Çoğu insanın korktuğu dönemler olur herkesin korktuğu bir zaman olmaz. Şimdi de öyle bir dönemdeyiz. Pek çok insan korkuyor. Üstelik neden korktuğunu dahi aslında bilmiyor.

Ama tam da böyledir. Çoğu insanın korktuğu dönemler, neden korkulduğunun bilinmediği dönemlerdir. Çünkü sebebi olan korkunun bu denli yayılması mümkün değildir. Toplumsal bir olgu olarak korku rasyonel temellere yaslandıkça etkisini yitirir. Korkuyu güçlü kılan nedensizliktir.
Dünyada ABD'nin gücünü küçümsemek büyük bir yanlıştır. Ancak ABD'den korkmak için aynısı söylenebilir mi? Elbette emperyalizmin lider ülkesi olan ABD'den çekinmek için pek çok neden bulunabilir, ancak bu nedenleri ABD'nin verili ve somut gücüne, emperyalizmin elinde bulunan olanaklarla ilişkilendirmediğimizde, korkuyu sebepsiz, metafizik bir olguya dönüştürdüğümüzde emperyalizme karşı duyulan korkunun nasıl hızla yayıldığına tanık oluruz. Akla saldırı dönemi olarak da adlandırabileceğimiz reel sosyalizm sonrası dünya bu nedensiz korkunun dehşetengiz bir hızla yayıldığı bir dünyadır. Emperyalizme duyulan korku, ABD'yi kadiri mutlak, dokunulmaz bir güç mertebesine yükseltmiştir. Oysa aynı ABD, sosyalist kutbun varolduğu süreçte pek çok kez yenilen, korkmak ne kelime, düzenli olarak meydan okunan bir ülkedir. Emperyalizmin gerçekten kazanmaya başladığı dönem aslında emperyalizmin yenilmezliği efsanesinin ABD'ye karşı duyulan korku tarafından dengesiz ve sürekli bir biçimde beslendiği bir dönemdir.

Neyse ki son yıllarda insanlığın başına bela olan en büyük yalanlardan birisi önemli yaralar aldı. ABD'nin yenildiğini henüz kimse söyleyemez. ABD'nin ideolojik, siyasi, askeri ve ekonomik gücünü tamamen kaybettiğini iddia etmek de saçmalık olacaktır. Ancak Latin Amerika'da, Ortadoğu'da ya da Asya'da artık ABD'den korkmayan, emperyalizmin korkutamadığı insanlar da vardır. Bu insanların verdiği mücadele emperyalizmin gücünü doğru analiz etmemizi sağladıkça, neden çekinmemiz gerektiğini, hangi konuda önlemler almak zorunda olduğumuzu, güçlü düşmanımızın bu kuvvetini nereden aldığını daha iyi anlıyoruz. Bunları daha iyi anladıkça da, korku sebepsiz, metafizik bir fenomenden, elle tutulur, mücadele edilebilir bir olguya dönüşüyor.

Tam bu noktada, aklın ve rasyonel düşüncenin önemini, bunlarla bağlantılı olmak üzere dünyayı algılama ve anlama aracı olarak teorinin gücünü bir kez daha görüyoruz.

Korkuyla mücadele, korkunun nedenlerini açığa çıkaran bir teorik aklın sayesinde mümkün oluyor. Teorik akıl, olayların oluş şeklini ve nedenlerini, bu olayların toplumda yarattığı korkunun sebeplerini açığa çıkarttıkça, korku nüfuz hızını yitiriyor. Korku kendisini yaratan sebepler açığa çıktıkça gücünü kaybediyor.

Akıl ve teori korkunun üzerine gittikçe, siyasi mücadele ileri gidebiliyor.

Son günlerde yaşanan gelişmeler Türkiye'de AKP'den duyulan korkunun bir kez daha toplumda yükselmesine vesile oldu. Ordunun en üst kademesine, dokunulmaz sanılan insanlara dokunulmasının toplumsal olarak pek çok yankısı var. Ama bunlardan birisi hiç şüphesiz, AKP'nin muktedir imajının AKP'den duyulan korkuyla besleniyor oluşu.

Bu korkunun sebepsiz yere yayılıyor oluşu yalnızca AKP'nin işine yarıyor. Korku yayıldıkça, AKP'nin güçlü ve örgütlü bir parti olması önemini yitiriyor. Çünkü metafizik bir efsaneye karşı mücadele etmek imkansız hale geliyor.

AKP'ye karşı duyulan korkuyu, bu korkunun sebeplerini ortaya çıkararak çevrelemenin bir tek yolu var AKP'yi belli noktalarda geriletmek. Bu kısmi ve pek çokları için çok küçük bulunabilecek gerileyiş, AKP'nin gücünü doğru ve anlaşılır bir zemine oturtmamız için bize fırsatlar sunacak.
Teorik aklımız hem bugün olan biteni anlamak, hem de bu direnç noktalarını tespit edebilmek açısından çok önemli.

Türkiye'de insanlar korkuyu beklerken, korkunun onların bekçisi haline geldiğini göremiyorlar. AKP korkuyu insanlara bekçi, kendisine koruyucu yapıyor.

İnsanlar korkar. Ama herkes her şeyden aynı anda korkmaz. Bugün AKP'den korkmayanların önündeki görev, korkanlara, o korkunun sebeplerini anlatmak, korkunun karşısına aklı çıkartmaktır. AKP hakkında tedavülde olan efsanelere karşı mücadele etmenin yolu, hiç durmadan, temelsiz bir şekilde AKP'nin güç kaybettiğini söylemek değil, insanların korkmasını sağlayan nedenlerin üzerine gitmek, bu nedenlerle mücadele etmenin en iyi yolu olarak somut bir şekilde AKP'yi bazı başlıklarda köşeye sıkıştırmak ve AKP'yi aynı başlıklarda geriletmektir.

AKP'nin güç kaybettiğine insanlar inanmayabilir, ama AKP'nin geriletilebildiğini görenler AKP'den daha az korktukça, AKP efsanesinin çözülmesi mutlaka hız kazanacaktır.