Fenerbahçe-Moskova maçı için cehennemden ihtimaller

AKP'nin saldırgan ve şuursuz dış politikasının Türkiye'yi getirdiği yere bakın... Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi'nde Rusya'nın Lokomotiv Moskova takımı ile eşleşti ve kızılca kıyamet koptu.

Biliyoruz, futbol hiçbir zaman sadece futbol değildir ve tarih boyunca bazı müsabakalara yüklenen anlamlar o karşılaşmanın yeşil sahada gerçekleşen kısmını kat be kat aşmıştır. Dahası, bazı kulüplerin yine bir spor takımından çok daha fazlasını ifade ettiği dönemler de olmuştur.

Bu nedenle bir futbol maçından beklentiler yüksek olabilir. Ama bir futbol maçından beklentilerin bu kadar çeşitli olması veya maça dair yorumların bu denli farklı noktalardan yapılmasına her zaman rastlanmaz.

Bir ülkenin başbakanının spora ya da futbola ilgi duyması ve dolayısıyla bazı yarışma veya müsabakalardan siyasi bir beklenti içine girmesi şaşırılacak bir gelişme değildir. Ama bir başbakanın gerginliği durmadan yükselttiği bir ülkeyle kendi ülkesi arasındaki krizin bir futbol maçıyla çözüleceği temennisini kuradan hemen sonra sıcağı sıcağına ifade etmesi gariptir.

Bu garipliğin bir izahata ihtiyacı var.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla hareket eden Davutoğlu'nun herkesin tedirgin olduğu bu eşleşmeye dair böylesi yüksek bir beklentiyle hareket etmesinin nedeni ne olabilir?

Başbakanı böyle konuşturan iki takımın arasındaki tarihi dostluk ve iyi ilişkiler mi mesela? Lokomotiv ve Fenerbahçe arasında böyle bir tarihsel temas kesinlikle yok. Dahası futbol sahaları artık böyle ilişkilerin değil paranın tahakkümünde girilen ölesiye rekabetlerin bir mecrası. Dolayısıyla bir genel kural olarak kritik karşılaşmaların takımları veya ülkeleri yakınlaştırmasından değil uzaklaştırması ve düşmanlaştırmasından söz etmek daha doğru...

Davutoğlu kura sonrasında iki takım yöneticilerinin açıklamalarından mı heyecanlandı diye düşünülebilir belki ama iki tarafın da kuradan dolayı oldukça gergin olduğu gözlerden kaçmıyor. Peki haksız oldukları söylenebilir mi? UEFA'nın bu iki takıma dair kuradan önce bir düzenleme yapmamasını eleştiren ve İstanbul'daki ilk maça dair güvenlik kaygılarını paylaşan Rus takımının bu maça dair duyduğu endişe ve isteksizlik, açıklamalarıyla gözleri skora ve sonuca, dolayısıyla yeşil sahaya çevirmeye çalışsalar da, belli ki Fenerbahçeli yöneticiler tarafından da paylaşılıyor. Fenerbahçeli yöneticiler kurayı sportif açıdan olumlu bulduklarını söylüyorlar, peki ya diğer açılardan? Türkiye'nin ortamı rahat konuşmalarına izin vermiyor ama tedirginliklerini de saklayamıyorlar.

Herkes bazı ihtimallerden korkuyor. Türkiye'nin bir ihtimaller cehennemi olduğu hatırlandığında korkular katlanarak artıyor. Çünkü Türkiye'de her an her şey olabiliyor.

Ülkemizin toplumsal hafızasının zayıflığı malum. Ama Fenerbahçe otobüsünün Trabzon dönüşünde kurşunlanmasının, bütün bir kafilenin ölüm tehlikesi atlatmasının üzerinden daha bir yıl geçmedi. Spor sahaları kaynaklı böylesi büyük bir felaketin ucundan Türkiye alınan önlemler sayesinde dönmedi. Tamamen tesadüftü...

Şimdi aynı ihtimaller senaryosunun tersinden işlemeyeceğinin bir garantisi var mı? Her türden bilinçli provokasyonu bir kenara bırakın, gerçek bir delinin yapacağı acayipliğin Türkiye ve Rusya arasındaki gerilimin damgasını vurduğu bu ortamda yalnızca delilik ve meczuplukla açıklanabilmesi mümkün mü artık?

Türkiye bu nedenle bir ihtimaller ülkesi zaten. Provokasyonla tesadüflerin birbirinden ayırt edilmesinin imkansız olduğu bir cehennemde yaşıyoruz. Bu ayrımlar anlamsızlaşıp önemsizleştikçe ateşi harlanan bir cehennem burası. Her defasında, her ne olursa olsun emekçilerin ve yoksulların canının yandığı bir cehennem...

Bu cehennemde, herkesin gözünü saha dışına diktiği koşullarda Fenerbahçe Rusları sahada dize getirse ne olacak, getirmese ne...

Maçın sonucundan futbolun ötesinde sonuçlar çıkartmaya çalışanlar da yine yalnızca AKP cephesi olabilir tabii. Davutoğlu kuradan hemen sonra yaptığı garip açıklamalara yenilerini maçların sonrasında ekleyebilir.

Türkiye'nin Başbakanı'nın bugünkü mantığı o gün de değişmez. Garipliği de... Herkesin tedirginlik duyduğu koşullarda bu tedirginlikten ikbal arayan yine o olabilir.

Niye böyleler gerçekten?

Delice bir fırsatçılık, sonu gelmez bir şuursuzluk, aynı anda hem hesapsız hem hesapçı olabilen bir pragmatizm... Bu adamların hakkında bunların hepsi söylenebilir.

Ama bir ihtimaller cehennemine dönüşmüş ülkemizde, ihtimaller hakkında konuşurken AKP yöneticilerinin bir özelliği hiç atlanmamalı artık: Yaşadığımız cehennemin zebanileri onlar... Emekçilerin ve yoksulların altında yanan ihtimallerin ateşini hiç durmadan harlayan, cehenneme çevirdikleri ülkeyi doğal ortam olarak gören zebaniler...