Evlilik programları da devrim sebebi değilse...

Evlilik programları bu düzen için önemli. Ne işe yaradıklarını anlamak için izlemenize dahi gerek yok. Sunanların aldıkları paraya bakmanız yeterli. Bu programların sunucuları ayda 1 milyon veya daha fazla kazanıyorlar. Kapitalizm kendisi için önem arz etmeyen kimseye bu parayı vermez. Bu denli önemli programları, bu programlara harcanan paraları görmeyen, bunları hesaba katmayan da Türkiye hakkında konuşamaz.

Evlilik programları Türkiye'nin aynası falan değil. Bu programlar Türkiye'nin tam da kendisi...

Yalnızca rezillik, çürüme ve yozlaşma yok o programlarda. İnsanı çileden çıkartan bir sığlık ve cahillik de anlatmıyor olanı biteni. Bu programları Türkiye yapan, her şeye son noktayı koyan, bunların hepsine, çürümeye, yozlaşmaya, cahilliğe bu paraların ödeniyor olması.

Nereden geliyor sahi o paralar? Türkiye ekonomisi bu parayı nasıl var ediyor? Evlilik programlarının sunucularına ayda milyon ödemek şeklinde paylaşılan zenginliği kimler üretiyor?

Yalnızca onlara mı, öylesine zengin bir ülkeyiz ki biz, futbolculara, popçulara, medya yıldızlarına ve daha kimlere hiç durmadan milyonlar ödüyoruz. Bu değirmenin suyu nereden geliyor, çarkları kim çeviriyor?

Dahası, bu acayip düzende, kimin nerede duracağına ve dolayısıyla ne kazanacağına ve nasıl yaşayacağına kim karar veriyor?

İnsanın kendisi mi? Buna inanan kaldı mı gerçekten? Bu düzende herkesin hak ettiği yerde durduğuna, insanların çalışıp kazandığına, durdukları yere dişleriyle tırnaklarıyla geldiklerine ikna olan var mı?

Evlilik programlarının sunucuları istisna öyle mi? Popçular, futbolcular, medya yıldızları insanlık için bir değer taşıyan yetenek ve akılları sayesinde oradalar o zaman... Peki, mesaideki polisi, kaldırımdaki çiçekçiyi ezen zengin çocuklarını hangi kategoride değerlendirmek, bu çocukların istisnai yeteneklerini nereye koymak istersiniz? Ezenleri biliyorsunuz da insan ezmediği için ismini duymadıklarınız ne olacak? Bilmedikleriniz daha az lüks içinde veya benzer olaylar karşısında daha az korunaklı yaşamıyor...

Başka türlü bildikleriniz var üstelik. Koçların çocukları, Sabancıların çocukları, Doğanların Boynerlerin çocukları... Şık giysileri içinde dünyanın en büyük laflarını ediyormuş gibi ortalıkta gezen bu insanlar, daha doğdukları gün o servete ve konuma sahip oluyor. Ama birileri hâlâ insanların neyi hak ettiklerine dair masallar anlatmaya devam ediyor.

Evlilik programlarının sunucuları hak etmiyor da, Türkiye'nin en büyük servetinin veliahtı olarak doğan Ali Koç mu hak ediyor? Popçular sığ, futbolcular yeteneksiz, lakin bu paraları onlara dağıtan, asıl servetin üzerinde oturan medya patronu Vuslat Doğan Sabancı çok akıllı olduğundan zengin öyle mi?

Doğru, akıllı aslında. Yalnızca o değil, tüm patronlar ve zenginler, bu zenginliğin hak edilmiş bir zenginlik, yaşadıkları hayatın yetenek, zeka veya çalışkanlıklarının sayesinde yaşanan bir hayat olduğunu anlatabilmek için harcadıkları çabadan dolayı gayet akıllılar.

Onlar zengin ve akıllı, biz fakirlerse aptalız. Bu çelişkiyi hayatın merkezine koymadığımız her an kadar aptalız. Bu şatafatlı hayatları izlerken aptal yerine koyulduğumuz için aptalız.

Hayat, dünya ve Türkiye yeterince karmaşık zaten ve bu karmaşıklığı basitleştirip anlaşılır hale getirebilecek en önemli silahı, bu çelişkiyi kullanmak zorundayız. Kullanmadığımız zaman ne gericiliği, ne kadınların ezilişini, ne Kürtlerin yok sayılışını, ne AKP'yi, ne içine düştüğümüz bu karanlığı ve baskı ortamını anlayabiliyoruz. Anlayamadığımız için de savrulup duruyoruz.

Çözüm çok zor değil aslında. Parayı, serveti, zenginliği her gündemin parçası yapmayı alışkanlık haline getireceğiz.

Evlilik programlarını devrimin sebebi yapacağız. Bunu yapamazsak aptalız...