Erdoğan, karşıtlarını bile ikna ediyor

Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin sağın söylemlerini kullanması gerektiği yönündeki çağrısından sonra bir kez daha CHP liderinin Erdoğan'la bir derdi olmadığı sıkça söylenir oldu. Konunun ilk gündeme gelişi değil bu. Kemal Bey'in her benzer açıklaması ya da adımından sonra AKP karşıtı kamuoyunda aynı ses yükseliyor.

Peki haksızlar mı? Evet haksızlar çünkü Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'la tartışmasız bir derdi var. Bu konuda şüphe duymaya gerek yok. Ancak aynı Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'ı yaratan koşullarla bir derdi var mı? İşte bu sorunun yanıtı kesin bir hayır.

Türkiye'de düzen siyasetini de işte bu yaklaşım yönlendiriyor. Yalnızca önde gelen siyasetçiler değil, Erdoğan'a kesin bir biçimde karşı olan geniş bir kesim, AKP liderini yaratan ve şimdiki konumunda tutan koşullarla hesaplaşamadığı için, her kritik virajda bocalıyor.

Herkesin Erdoğan karşıtlarının performansından şikayet ediyor olmasının da asıl nedeni bu.

Erdoğan'ı Erdoğan yapan, AKP'yi gerekli kılan bu koşullar masaya yatırılmayınca AKP lideri, yalnızca taraftarları açısından değil, karşıtları için de kullanılabilir bir siyasi figüre dönüşüyor.

Tayyip Erdoğan takipçilerini her şey ikna ediyor olabilir. AKP liderinin kitlesi üzerindeki bu gücünün, aynı kitlenin nitelikleri hakkında bir tür alay konusuna dönüştüğü de ortada. Peki ama aynı şekilde Erdoğan karşıtlığı da, AKP muhaliflerini her şeye ikna edebilmek için müthiş bir araç değil mi?

AKP'nin ilk yıllarına kadar geri dönmeye gerek yok ama AKP tabanının aya yol yapılmasına inanmasıyla dalga geçenlerin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin'e oy vermiş olması kimseyi düşündürmüyor mu? Birincisi imkansız da, Ekmeleddin'den Erdoğan'a bir alternatif yaratmak çok mu olanaklı? İlkiyle uğraşmak sonuna kadar meşru tamam da ikincisine inananları ve hatta bu doğrultuda harekete geçenleri ne yapacağız?

AKP'li olmadıkları için yaptıklarının üzerinde çok durulmayınca tekrarı elbette kaçınılmaz oluyor. Mesela aynı insanların Mansur Yavaş ve benzeri onca sağcı aday için oy kullanması nasıl açıklanıyor? Erdoğan'ın yarattığı çaresizlikle mi? Ama o zaman yine aynı noktaya geri dönüyoruz. Demek ki Erdoğan yalnızca taraftarlarını değil aslında karşıtlarını da yönlendirmek için müthiş bir siyasi enstrüman.

Yakın zamandaki başkanlık seçiminde Akşener'den veya Karamollaoğlu'ndan yaratılmak istenen kurtarıcı portreler de AKP karşıtlarının kendilerini bazı açılardan eleştirilmez ve kolay affedilir görmeleri nedeniyle çabuk unutuldu. Oysa sağcılıkları tartışmasız bu iki siyasetçi AKP karşıtı tabana bir güzel pazarlanmıştı. Elbette yine Erdoğan'ın sayesinde, Erdoğan'dan kurtulmak bahanesiyle...

Bugün Türkiye derin bir krizle boğuşurken AKP lideri bir kez daha aynı ikna edici rolü iki taraf için de layıkıyla yerine getiriyor. Kendi taraftarlarını krizin Batılı dış güçler ve bazı patronların ittifakıyla çıkarıldığına ikna eden Erdoğan, aynı esnada, aslında karşıtlarını da krizin tek sorumlusunun kendisi olduğuna inandırıyor. Krizin tek sebebinin AKP olduğu fikri doğru sanılınca, patronların rantçı olmayan üretici kesimiyle emekçilerin ittifakına yaslanan bir kurtuluş reçetesi pazarlanabiliyor. Ya da Erdoğan'ı gönderip Batı'yla ilişkileri yola koyunca Türkiye'nin bir anda düzlüğe çıkacağı masalı anlatılabiliyor.

Aynı nedenle yaklaşan yerel seçimlerde AKP karşıtlarının türlü türlü acayipliklere ikna edilmesi de kimse için sürpriz olmamalı.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun veya başka siyasetçilerin bu şekilde yaptıkları Erdoğan karşıtlığının, AKP muhaliflerini yanlış yönlendirmesi Kemal Bey'i ve diğerlerini rahatsız etmiyor elbette. Niye etsin... Onlar aslında işlerini yapıyor. Onların işi Erdoğan'a mümkün olduğunca karşı olmak ama aynı zamanda bunu Erdoğan'ı Erdoğan yapan bu düzenle kavga etmeden yapmak.

Ancak Erdoğan karşıtı emekçiye, kendi yaşam koşullarını düzeltmek veya Türkiye'yi boğan karanlıktan çıkmak için sadece Erdoğan karşıtı olmak yetmiyor. AKP ve Erdoğan'ı yaratan, onların arkasında duran, bugün onlardan faydalanan tüm unsurlarla hesaplaşmadan, bu toplumsal düzeni bir bütün olarak sorgulamadan bir adım bile ileri atmak mümkün değil artık. Üstelik, onca yıllık tecrübe somut bir biçimde gösterdi ki, AKP ve Erdoğan'a karşı gerçek bir mücadele vermenin tek yolu da bu.