Erdoğan başkan olursa katliamlar duracakmış

Erdoğan’ın başkanlık düşlerini gerçekleştirmeye hazırlanan iki ayrı kesim var Türkiye’de. Birinci kesim hâlâ AKP ile pazarlık yaparak ilerlemeyi düşünenler. Siyaset onlara göre bir müzakere sanatı ve hepsi büyük birer taktisyen olduğu için Erdoğan’dan bu şekilde istediklerini alacaklarını düşünüyorlar.

İkinci kesim ise yaşanan tüm bu olumsuz gelişmelerin arkasında Erdoğan’ın başkanlık emelinin olduğunu söyleyenlerden oluşuyor. Erdoğan’ın başkanlığa oturmak için ülkeyi kaosa sürüklediği söyleniyor ve çete başı bu makama oturursa ülkenin rahatlayacağı ima ediliyor.

Bu iki yaklaşımın bir ortak noktası var: Erdoğan’ın istediğini aldığında taviz vereceği ya da duracağı beklentisi...

Erdoğan’ın başkanlığı elde ettiğinde ülkenin rahatlayacağı ve kaosun biteceğini iddia edenler belli ki Erdoğan’ı ve partisini hiç tanımıyor. AKP ve bizzat Erdoğan’ın kendisi de zaten aynı tezi savunuyor. Ülkede yaşanan tüm olumsuzlukların sebebi olarak parlamenter sistem gösterilirken, tam yetkili ve iktidar sahibi bir başkanın ya da daha doğru bir ifadeyle ismi konulmuş bir diktatörlüğün memleketi düzlüğe çıkartacağı tezi sürekli işleniyor.

Türkiye’de yaşanan kaosun arkasında hiç şüphesiz Erdoğan ve onun partisi var. Patlayan bombalar, yaşanan katliamlar, işlenen kadın cinayetleri, işçilerin işyerlerinde durmaksızın öldürülmesi, dur durak bilmeyen dinselleşme ve buna eşlik eden toplumsal çürümenin açığa çıkardığı sapık zihniyet, bölgede işlenen savaş suçları... Kimse en ufak bir kuşku duymasın, bunların tamamının sorumlusu Erdoğan ve çetesi.

Başkanlığı verelim de şu adam dursun diyenler Erdoğan’ın başkanlığı da bir amaç değil araç olarak gördüğünü atlıyorlar.

Erdoğan başkanlığı şu ana kadar yaptığı ne varsa daha rahat yapmak için istiyor. İstiyor ki, IŞİD gibi örgütlerle ilişkiye girdiğinde, Suriye veya başka ülkelerde her türlü pisliğe bulaştığında kimsenin fikrini sormak zorunda kalmasın. İstiyor ki, dinsel kuralları siyaset ve toplumsal yaşantıda hâkim hale getirirken kimse ona ayak bağı olmasın. İstiyor ki, memlekette ona karşı çıkan herkesi ezmeye çalışırken eli kolu bağlanmasın.

Erdoğan istiyor da istiyor. Başkanlığı Erdoğan’a verecek olanlar da, istediğini alan Erdoğan’ın istemekten vazgeçeceğini sanıyor.

Dahası, AKP’nin yaşananlardan sorumlu olması, AKP’nin süreci tamamen kontrol edebildiği anlamına gelmiyor.

Bu harami çetesinin Türkiye’de olan biten her şeyi kontrol edebildiğini ve bir düğmeye basıp hareketlendirdiklerini aynı düğmeye basarak durdurabileceklerini düşünenler AKP Türkiye’sinin dinamiklerini kavramaktan oldukça uzaklar. Mesele, bu sürece dışarıdan güçlerin de müdahale ettiği gerçeğinin unutulmasından ibaret değil. Asıl kavranamayan husus, AKP’nin Türkiye’de var olması için tüm bunların artık şart olması.

Türkiye’de Erdoğan’ın kontrol ettiği bir kaos durumu yok, Erdoğan’ın var olmak için ihtiyaç duyduğu bir kaos durumu var.

Başkanlık veya AKP’nin istediği başka bir gelişme, yaşanan kaostan bizi bu nedenle çıkaramaz.

Yaşadığımız cehennemden çıkışın, Erdoğan’ı durdurmanın tek bir yolu var: Ona istediği hiçbir şeyi vermemek. Ama gerçekten hiçbir şeyi...