Dinselleşen Türkiye'de ilericilik yol ayrımında

Türkiye kapitalizmi ideolojik krizden çıkmak için daha fazla gericiliğe sarıldıkça ülkedeki siyasi gerginlik artacak. Gerginliğin artacak olmasının tek nedeni, Türkiye'deki ilerici birikimin tarihsel karakteri nedeniyle cesurca gerici ideolojinin karşısına çıkacak olması değil.

En geniş anlamıyla Türkiye ilericiliğinin ne denli kökten, kararlı veya cesur olduğu tartışılır. Ancak Türkiye'de ilericilik bu noktaya doğru itiliyor, çünkü düzenle uzlaşma fırsatı bulacağı ideolojik zemin hızla ortadan kalkıyor. Türkiye kapitalizminin ideolojik krizi bir tür sadeleşmeyle devam ediyor; gerici ve dinsel ideolojiler geniş bir satıhı kaplarken, Türkiye'de egemen hale gelmiş düşünsel akımların da alanı daralıyor veya bu akımlar dinsel ideolojiyle zorunlu bir alışverişe giriyor.

İlginç olan ise tasfiye edilen akımların, Türkiye ilericiliğiyle temas kurma potansiyeline sahip olması. Düzen hızla ve daha da gericileşirken, Türkiye kapitalizmi ülkedeki bir toplumsal kesimle ideolojik olarak köprüleri atıyor.

Milliyetçiliğin MHP'de temsil edildiği söylenebilecek dinci gericilikle yakın akraba olan damarının bağımsız bir ideolojik varlığı uzun süredir yok. Dinci gericilik o alanı kapatalı çok oldu. Erdoğan ve çetesinin gerektiğinde herkesten daha çok milliyetçi olabildiği bir ortamda MHP'ye ancak bu ideolojinin yedek partisi olarak ihtiyaç duyuluyor. MHP, basbayağı, ayrı bir parti çatısı altında dinci gerici ideolojiye hizmet ediyor.

MHP'nin teslimiyeti, milliyetçiliğin farklı biçimlerinin, örneğin laik bir milliyetçiliğin önünü açmıyor, tam tersine milliyetçilik AKP-MHP ikilisinin kapladığının dışında kendisine bir yaşam alanı yaratamıyor. Türkiye kapitalizmi bu türden bir boşluğa izin vermediği için ilericiliğin böylesi bir milliyetçilikle ve bu milliyetçilik vesilesiyle düzenle temas etmesi de zorlaşıyor.

Türkiye'de toplumsal tabanı hep zayıf kalan ama ideolojik etkisi bu toplumsallığın çok üzerinde seyreden liberalizm de ilginç bir dağınıklık yaşıyor. Türkiye'de solun birkaç bölmesi dışında neredeyse her yere sirayet etmiş liberalizm kitlelerin gözünü dikeceği bir ideoloji hüviyetini tamamen kaybetmiş durumda. Liberalizm yakın gelecekte de dinci gericilikten sosyal demokrasiye kadar her yerde bulaşık bir unsur şeklinde varolmaya devam edecek. Ama böylesi bulaşık bir unsurun da ilericilikle kalıcı bağlar tesis etmesinin önünde engeller var.

Dahası, pek çok düşünsel akımla alışveriş halinde olan ve ilericilikle düzen arasındaki önemli bir köprü işlevi gören kemalizm de çoktan gözden çıkarılmış durumda.

Tek boyutlu bir milliyetçilikte ısrar eden, siyasi bir kimlik edinecek liberalizme mesafeli duran, üstelik düşünsel açıdan en verimsiz günlerini yaşayan ve benzer şekilde bir gericileşmeden medet uman uluslararası kapitalizmden ideolojik yardım alamayan bir düzen, Türkiye'yi tam boy bir dinselleşme rotasına sokar.

Bu rota iki farklı sosyal demokrat parti olarak CHP ve HDP'yi de bir karar vermek zorunda bırakır. Böylesi bir ortamda, Türkiye ilericiliğinin yanında duracak bir ideolojik zemini tarif edemeyen her iki parti de, şu ana kadar verdikleri işaretlere bakılırsa, düzenin dışına değil düzenin içine, dolayısıyla gericiliğin yanına doğru meyledecektir.

Bu denli yalnızlaşan ilericilik sınıfsal kimliğini geri dönüşsüz bir şekilde netleştirir ve bütün gövdesiyle düzen dışına yerleşirse Türkiye'de mücadele başka bir aşamaya taşınır. Tersi bu memleketin ölüm fermanıdır.  

Boyun Eğme'de yayınlanmıştır