Devrim fikri geri dönmeden çözüm yok

Belçika'daki IŞİD saldırısı Avrupa Birliği'nin dağılma sürecini hızlandıracak. Bombaların Batılıların deyimiyle Avrupa'nın kalbinde, Birliğin merkezinde patlamasıyla ilgili değil bu. Çünkü Birliğin dağılıyor olmasının temel nedeni güvenlik sorunu değil.

Güvenlik tartışması hükümetlere halklara daha fazla baskı uygulamak için mükemmel bir zemin sağlıyor. Bunun örneklerine defalarca tanık olduk. En son Fransız hükümeti, Paris saldırılarından sonra böylesi bir baskı paketini yürürlüğe sokmuştu. Belçika da benzer yasa ve uygulamalara imza atar, uzun yıllara yayılan bir mücadeleyle elde edilen temel hak ve özgürlükler fırsattan istifade kısıtlanır.

Aslında Avrupa'nın bir güvenlik sorunu yok. Tıpkı Türkiye'nin olmadığı gibi... Her iki coğrafyanın da problemleri daha derinde.

Bu derin problemi Putin'in her fırsatta tekrar ettiği gibi, cihatçı örgütlere verilen maddi ve lojistik desteğin durdurulması, insan akışının kesilmesi de çözemez. Rus lider IŞİD ve benzerleriyle savaşta Batılı güçlerin ve Türkiye gibi ülkelerin ikiyüzlü davrandığını, savaşır gibi yaparken arkadan desteğin sürdüğünü söylerken haklı. Ancak bu destek kesilse dahi problem çözülemez.

IŞİD gibi örgütlerin böylesi bir destek ve hatta yönlendirme olmadan şu an yapabildiklerini yapması, bir devlet kadar toprağa ve bir devlet ekonomisine sahip olması, Paris'te, Brüksel'de karmaşık eylemlere imza atması imkansızdır. Ama Batılıların bir elleriyle büyüttükleri örgütleri başka elleriyle durdurabilecekleri veya yok edebilecekleri söylendiğinde sorunun yine yalnızca bir tarafına işaret edilir.

Daha derindeki problemin yüksek sesle ifade edilmemesinde şaşılacak bir yan yok. Problem bir düzen problemi çünkü.

Avrupa Birliği'nin dağılması ile dünyanın her noktasında yükselişe geçen şiddet aynı problemin farklı yüzleri. Birlik dağıldığı için şiddet yükselmiyor ya da şiddet yükseldiği için Birlik dağılmıyor. Bu düzen dikiş tutmadığı, derin eşitsizliklerle yol alınamadığı için Birlik de dağılıyor, şiddet de yükseliyor.

Parçalar halinde düşünmenin sonuna gelindi. Göçmen sorununu veya yabancı düşmanlığını, Avrupalı emekçinin fabrikada yaşadığı problemlerden farklı düşünen, Batılı orta sınıfların refah düzeyinin korunmasıyla uluslararası tekellerin Ortadoğu ve Afrika'da işlediği suçların arasındaki ilişkiyi göz ardı eden, bunların hepsini ayrı ayrı değerlendiren düşünce sistematiği çoktan iflas etti.

Yalnızca ABD'nin İkinci Dünya Savaşından bu yana silahlanmaya harcadığı parayla yüz tane İtalya benzeri ülkenin altyapısını kurabileceğimiz bir dünyada, bu gerçekleri yok sayarak problemlerimize çözüm aramak trajik değil mi?

Problemlerin çözümünü, aslında problemlerin kaynağı olan düzenin yarattığı kalıplar içinde aradığımız sürece aynı yerde dolanıp duracağız ve açık ki bir çözüme ulaşamayacağız.

O halde başka bir dünyanın, farklı bir düzenin mümkün olduğunu şimdi söylemezsek ne zaman söyleyeceğiz? Önce Batı düşüncesinden tasfiye edilen, sonra tüm dünyanın kafasından silinmeye çalışılan devrim fikrinin etrafında bir mücadeleyi yükseltmenin tam zamanıdır. İnsanlığın bu fikre ihtiyacı var.

Hiç korkmadan söyleyelim. Avrupa demokrasisinin sorunlarının çözümü yok. Ortadoğu'nun çözümü yok. Yükselen şiddetin, cihatçı çetelerin, göçmen akışının çözümü yok. Oyun bitti. Bu düzende çözüm yok. 


* Boyun Eğme dergisinin 25. sayısında yayımlanmıştır.