Çin ile ABD'nin 5G savaşı

Hemen herkes mobil internet dünyasında yaklaşan devrimden ve bu devrimin hayata, ekonomiye ve siyasete dair sonuçlarından konuşuyor. Hele konu bu gelişmenin ABD ile Çin arasındaki gerilim ve çekişmeyi nasıl etkileyeceğine gelince yazılan senaryoların sonu gelmiyor.

Peki 5G teknolojisi her şeyi etkileyebilecek bir teknolojik atılım mı gerçekten?

Mobil internet dünyasında teknolojinin evrimi nesil adlandırmalarıyla takip ediliyor. Ülke ve dünya çapındaki iletişimin sorunsuz sağlanabilmesi için altyapı kurulumlarının hız, frekans, kodlama gibi teknik alanlarda belli standartlara uyması gerekiyor. 2G, 3G, 4G ve şimdi de 5G... Bunların hepsi işte bu standartlar için kullanılan adlandırmalar. Her nesilde kullanılacak cihazlar, baz istasyonlarından santrallere, telefonlardan tabletlere kadar bu standartlara uygun bir şekilde üretiliyor, kuruluyor ve işletiliyor.

Konuşma odaklı 2G'den 3G'ye geçerken insanlar aslında telefonlarında veri ile tanışmışlardı ve internet mobil hale gelmişti. 4G'de veri hızının artmasıyla internetin kullanım alanı yaygınlaştı ve uygulamalar çeşitlendi. Mobil internet hayatın ve ekonominin ayrılmaz bir parçası haline geldi.

5G'de ise üç alanda gelişme olacak. Herkesin tahmin edeceği gibi veri hızı artacak, kullanılan kod ve algoritmalar nedeniyle şebekenin hizmet kalitesi yükselecek ve kullanıcının ilk anda pek hissetmeyeceği bir şekilde gecikmeler azalacak.

İnsanın aklına hemen bu kadar mı diye sormak geliyor tabii... Temelde evet bu kadar. Peki devrim bunun neresinde ve bu kadar gürültü neden kopuyor?

Ortada bir teknolojik gelişme olduğu, bu gelişmenin bazı değişimlere yol açacağı açık. Ama 5G'nin devrim niteliğinde bir teknolojik adım olduğu iddiasının altı boş.

Daha hızlı veri aktarımının bazı işleri kolaylaştıracağı, gecikme alanında yaşanacak gelişmenin ise mobil uygulamaları çeşitlendireceği ortada. Ağdaki canlı kullanımların artmasının örneğin otomobil gibi bazı makinelerin insansız kullanımını veya mesela üretim süreçlerindeki uzaktan denetim uygulamalarını yaygınlaştıracağı beklenmeli. Ama bunların hiçbiri aslında yeni, hiç denenmemiş teknolojiler değil... Ya da insanların kullandığı cihazları değil nesneleri, mesela ev aletlerini ya da başka makineleri internete bağlamanın hedeflendiği nesnelerin interneti için de aslında 5G'ye gerek yok, fakat 5G elbette bu alanda da avantajlara sahip.

Ortada bir devrim yok ama büyük bir ticari beklenti var.

Satış ve kârları düşen iletişim tekelleri yeni cihazlarını pazarlamak için büyük beklentiler yaratıyor. Fakat en az bunun kadar önemlisi, teknoloji de bu beklentilere paralel ilerliyor. Gelişmeyi piyasa yönlendirdiği için, gelişmenin yönü ve hızı da kâr arayışı tarafından belirleniyor. Paraya ve kâra dayalı bir düzen teknolojik gelişmeyi başka türlü sağlayamıyor.

Peki ama madem 5G böylesi bir devrim değil, ABD ile Çin arasında bu alanda yaşanan gerilimin sebebi ne?

Çin açık ki 20 yıl önceki Çin değil ve yüksek teknoloji alanında önemli adımlar attı. İletişim altyapısı gibi bazı sektörlerde liderliği de devraldı. Üstelik yalnızca 5G değil her yeni teknolojik gelişme ve bu gelişmeler vesilesiyle doğan pazarlar somut olarak rekabeti de şiddetlendiriyor.

İletişim altyapısı hususunda iki ülkenin arasındaki çekişme yeni de değil. Örneğin Çinli altyapı şirketleri ABD piyasasında ve bazı Avrupa ülkelerinde doğrudan ve dolaylı olarak uzun zamandır engelleniyorlar. İletişimi bir Çin tekeline emanet etmek hem ekonomik hem de güvenlik kaygılarıyla kimseye makul gelmiyor.

Dünyanın bir numaralı altyapı tedarikçisinin Çinli Huawei olması bu gerçeği değiştirmiyor. Ericsson veya Nokia gibi şirketler aslında böylesi bir devlet desteği ve stratejik çekişme nedeniyle pazarlarını koruyabiliyor.

Çin 4G'den bu yana iletişim altyapısında liderliğini sürdürüyor. Ama bu liderlik örneğin aynı altyapı üzerinde servis veren sektörlere doğrudan yansımıyor. Çünkü Çinliler öndeler ancak abartıldığı gibi diğerlerinden yıllarca önde de değiller. Dahası ABD geriden gelse de teknolojik olanakları göründüğü kadarıyla iyi kullanıyor. 3G'nin sunduğu fırsatları ilk fark eden Apple ya da internetin devasa bir reklam mecrasına çevrilebileceğine erken uyanan Google, sosyal medya sayesinde büyük paralar kazanılabileceğini düşünen Facebook ve benzerleri... Bunların hepsi altyapıdaki teknolojik liderliğin kendiliğinden bir ekonomik ya da stratejik üstünlük sağlamayacağının örnekleri.

Endüstriyel ve askeri uygulamalarda da durum çok farklı değil. Kâr etmek için her şeyi internete bağlamaya çalışan şirketler bu şekilde büyük bir güvenlik problemi yaratırken yeni bir savaş alanı da tanımlıyorlar. Ama bu savaş da altyapıda başlayıp bitmiyor.

Çin'i bu alanda şimdiden galip ilan edenler fazla aceleci davranıyor.

Özelde 5G, genelde internet teknolojisi uluslararası rekabetin yaşandığı alanlardan birisi olmaya devam edecek. 5G'nin sağlayacağı yeniliklerden piyasada veya stratejik alanlarda kimin ilk faydalanacağını da zaman gösterecek. Ama 5G veya internet, bu rekabetin nereye varacağına dair tek başına belirleyici olmayacak.