CHP ve HDP, Suriye'de AKP ile işbirliği mi yapıyor?

Türkiye boğazına kadar pisliğin içine batmış durumda. Balık baştan kokuyor elbette. Çürüme ve yozlaşma en tepeden başlıyor. Ülkeyi yöneten harami çetesinin tepe isimlerinin işlediği suçlar alt tarafa belli ki ilham veriyor.

Memleketin tepesindeki aile elbirliğiyle petrol kaçırırken bu suça başka isimlerin ortak olmaması mümkün mü? Devlet tüm kademeleriyle çeteleşiyor. Bu ticaretin güvenliği bizzat devlet görevlileri tarafından, ordu ve polisçe sağlanırken, çürüme ve yozlaşma her kademeyi sarıyor ve doğal olarak mekanizma kendisine benzetemediği, kendisinin parçası yapamadığı insanları da tasfiye ediyor.

Bu nedenle o sınırda dürüst insan aramayın... Dürüst, namuslu kim varsa kaçmış veya canını kurtarmak için kaçmak üzeredir.

Çürümenin de hiyerarşisi vardır. En kârlı işleri tepedekiler yapıyorsa, alttakiler de kendilerine daha az kârlı iş alanları yaratırlar. Nadide ve değerli tarihi eserleri yüksek rütbeliler kaçırıyorsa, cihatçı katillerin günlük ihtiyaçlarını başkaları karşılayacaktır.

IŞİD militanlarıyla yaptıkları telefon görüşmeleri dinlemeye takılan subaylar bunun küçük bir örneğidir. En basit internet araştırmasıyla bulunan ve bu ilişkileri belgeleyen sınırda çekilmiş onlarca video delik deşik olmuş bu sınırdan para kazanan insanların sayısının korkutucu olduğunun somut kanıtıdır.

Tablo o denli vahim ki, kimsenin durup izleme şansı yok.

Bu vahamet içinde mecliste grubu bulunan büyük muhalefet partileri ise susmayı tercih ediyor ve

Suriye'de süren savaş karşısında çelişkili tutum aldıkları için bu büyük suç şebekesinin üzerine gitmiyor veya gidemiyorlar.

CHP, Batman rafinerisini veya Ceyhan Limanının kullanımını bir kez olsun gündem yapmıyor. Suriye'ye av malzemesi ihracı adı altında çetelere silah satan patronlar HDP'nin ilgi alanına girmiyor. Antep'te ve sınıra yakın başka şehirlerde sadece cihatçı çeteler için üretim yapan tezgahları bu iki parti duymazdan geliyor. O bölgenin ticari göstergelerindeki başka gariplikler de aslında hiç görünmez değil...

Kürt sorununu bölgesel bir düzlemde ele alan HDP, savaşla ilgili attığı her adımda, yalnızca Suriye Kürtleri için değil Türkiye için de bir beklentiyle hareket ediyor ve bu tür meseleleri kaşımaktan özel olarak kaçınıyor. Ama konu bundan ibaret değil... HDP, Türkiye'de düzeni bir bütün olarak karşısına alamadığı için savaş suçlarıyla uğraşamıyor.

En son Eren Erdem vakasında görüldüğü gibi çetelerin tedarik zincirinin açığa çıkarılması için yapılacak en ufak girişimde dahi AKP'nin karşısında dik durmayı beceremeyen bir CHP'nin, patronların ve devletin içinde kirlenmenin boyutları ve uzandığı yerler düşünüldüğünde, bu işin peşine düşmesi ise imkansız.

İki parti de Suriye'deki savaştan doğrudan menfaat sağlayan Türkiye'deki siyasetçi, devlet ve güvenlik görevlileri ve elbette patronların üzerine gidemiyor, çünkü bu mesele bir bütün olarak Türkiye'de düzene mal olmuş durumda.

Düzene karşı siyaset yapan tek parti olarak komünistler savaş suçlarına karşı mücadelenin siyasi sahibi olarak da tekleşiyorlar.

Suriye meselesinde AKP'ye karşı bütünsel ve tutarlı bir mücadeleye giremeyen muhalefet partileri ise AKP'nin suçlarına ortak olurken ülkenin geleceğini de tehlikeye atıyorlar.

Ülkemize gelen göçmenlerden, her alanda süren yasadışı ticarete kadar çok farklı başlıklarda kendisini gösterebilen öylesine büyük ve derin bir sorunla karşı karşıyayız ki, AKP ile bu mecrada cesur ve kararlı bir biçimde hesaplaşmayan her parti Türkiye'nin içine düştüğü durumdan sorumlu hale geliyor.