Bütün istihbarat örgütleri Erdoğan'ın peşinde

Malum, Rus istihbaratı AKP'nin Suriye'deki faaliyetleri üzerine Birleşmiş Milletler'e rapor üzerine rapor yolluyor. Rus istihbaratının bu konuda yalnız olduğunu kimse düşünmüyor herhalde. Ruslar raporlarının bir kısmını kamuoyuyla paylaştıkları için istihbarat örgütlerinin AKP ve Erdoğan'a odaklandığını biliyoruz.

Peki ya diğerleri? Birbirlerinin liderleri hakkında istihbarat topladıkları yakın zamanda açığa çıkan Batılı örgütler de boş durmuyor, AKP dosyasına yeni veriler eklemeye devam ediyorlardır mutlaka. Ülkeyi Ortadoğu'da süren savaşın bir tarafı haline getiren AKP'nin sayesinde memleket yabancı ajanların cirit attığı bir yere dönüştü. Ne yaptıkları, nereden emir aldıkları belirsiz, yüzlerce karanlık insan ortalıkta dolaşıyor, bilgi topluyor ve belki operasyonel faaliyetlere girişiyor.

Yalnızca yabancılar mı dersiniz? Bu devletin gelenekleri kolay değişmez, Hakan Fidan ile İbrahim Kalın MİT müsteşarlığı için birbirlerini yerken, Türklerden de bir ekip Erdoğan için günü geldiğinde kullanmak üzere Türk malı, yerli bir dosya tutuyordur mutlaka.

Devlet geleneği dendiğinde, yalnızca yüce devletin yüksek menfaatlerini her şeyin üzerinde tutan bir ekibin en derin yerlerde günlerini beklediği anlaşılmıyor değil mi? Beklerler beklemesine de, bekleyenler de aslında en fazla Erdoğan'ın ısrarla yapılmasını istediği yerli araba kadar yerliler. İsveç projesini satın alıp üzerine Türkiye yazdığınızda ne kadar buralı olunuyorsa o kadar buralılar. Yıllarca maaşlarını ABD'den alan Türk istihbaratçılarının geleneğinden söz ediyoruz. İstihbarat dünyasında kimin nereden bordrolu olduğunu kimse bilemez, ama Türk istihbarat geleneğinin geçmişi, bugünü hakkında fazlasıyla ipucu içerir.

Örneğin, 17-25 Aralık günü açığa çıkarılan dosyaların böyle bir el tarafından hazırlandığı, cemaatin bu çapta bir dosya hazırlayacak gücünün hiçbir zaman olmadığı daha önce de söylendi. Bu iddia kesinlikle yanlıştır denilebilir mi?

Bir türlü bulunamayan Fuat Avni'nin kim olduğuna dair, zamanında cemaatle pek sıkı fıkı olan, cemaatin gazetesini uzun süre yöneten Fehmi Koru'nun istihbaratı işaret eden tahmini ciddiye alınmayabilir. Ama Fuat Avni'nin verdiği duyumların doğruluğu yanlışlığından daha çok, yaratılan bu karakterin manipülatif kimliği fena halde rahatsız edici değil mi?

Üstelik, Fuat Avni'nin yazdıkları bu gözle okunduğunda özellikle Türk istihbaratı hakkındaki iddiaları fazlasıyla eğlenceli.

Bu dosyalar tutuluyor ve bu dosyalar gittikçe kabarıyor. Ama bu dosyaların açığa çıkan kısmı artık kimseyi şaşırtmıyor.

Savaş suçları mı mesela? Cihatçılara taşınan silahlar, bu çeteler için üretilen patlayıcıların Antep'teki imalat noktaları veya sınırdaki insan trafiğinde devletin rolüne dair herkesin bir fikri var Türkiye'de. Suriye'deki savaş senaryoları hakkında devlet yöneticileri arasındaki tartışmalar ve bu pozisyonlarla ilgili ABD'li yetkililerin görüşleri mi? Bunları ülkemizde herkes üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyor. Hırsızlık ve yolsuzluk mu? AKP'liler bile iş de yapıyorlar ama diyerek bu asalakları kabullenmiş durumda.

Bu dosyalarda daha ne fazla ne olabilir ki? AKP dediğiniz parti, herkesin ortasında ve açık bir şekilde, çocuklara bir kere tecavüz edilirse bir şey olmaz diyen bakan ile hayvana tecavüz edene bir şans daha verelim diyen vekilin partisi.

Bu koşullarda, dosyalardan ne çıksa Türkiye'yi şaşırtabilir, insanlara bu kadar da olmaz dedirtebilir? Ne acı ki, hiçbir şey...

AKP'nin on üç yıldır yönettiği Türkiye işte tam bu noktada bugün.

AKP hakkında, bu hareketin liderleri hakkında, bu partinin militanları hakkında öğrendiğimiz ve öğreneceğimiz hiçbir gerçek bizi şaşırtmayacak. 

Halen gizli kalmış başka gerçeklerin ortaya çıkmasının ülkeyi sarsmasının yalnızca bir tek koşulu var: İnsanların bu gerçekleri kullanma biçimi...

Biz istihbarat örgütlerinin topladığı verilere, onların gizli dosyalarına gereksinim duymuyoruz. Erdoğan'ı ya da AKP'yi onlardan dinlemeye gerek yok artık. Bildiğimiz kadarı dahi yeterli bizim için.

Erdoğan'ın kim, AKP'nin ne olduğunu bilmek onları yenmeye yetmiyor. AKP'nin bir tecavüz, hırsızlık ve savaş suçları makinesi olduğu bilgisi, gericiliğe, piyasaya ve işbirlikçiliğe karşı mücadele etmeksizin anlam kazanmıyor.

Bugün gerçeklerin kendisine değil, gerçeklerin Erdoğan ve AKP'den daha güçlü olduğunun kavranmasına ihtiyaç duyuyoruz. Bu nedenle insanlara Erdoğan'ı anlatmakla yetinmemek, Erdoğan'ın gerçekler karşısındaki aczini anlatmak, bu zayıflığı göstermek için gerçeklerin etrafında örgütlenmek ve harekete geçmek zorundayız.