Ankara katliamı koalisyon kurduruyor

Daha ölen kardeşlerimizin hepsinin kimliği tespit edilmedi. Cenazelerimizin hepsi uğurlanmadı bile. Pek çok insan hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Ölü sayısında dahi bir mutabakat yok. Ama belli ki Türkiye'nin koalisyon senaryoları bunların hepsinden daha önemli…

CHP ve HDP'li geniş koalisyon söylentileri, Erdoğansız AKP formülleri patlamadan önce de konuşuluyordu. Şimdi katliamı veri alan başka senaryolar ortaya çıkıyor. Hep bir ağızdan Türkiye geniş ve güçlü bir hükümete hazırlanıyor. Gazeteler bunları yazıyor, kapalı kapılar ardında veya açıkça görüşmeler yapılıyor, beyanatlar veriliyor.

Bu görüşmelerin, bu siyasi trafiğin temel muhatabı ise her defasında AKP. Türkiye'de çok geniş çevreler tarafından, haklı biçimde, bombaları koyanların asıl kimliklerinden bağımsız, bu katliamın sorumlularından birisi olarak görülen AKP… Katillerin arkasındaki güç olan AKP, katillerin işbirlikçisi AKP, Türkiye'yi bir kan denizinin ortasına sürükleyen AKP, gerici ve faşist zihniyetin temsilcisi AKP…

Seçimlerden sonra Türkiye'yi yönetmeye devam etsin denen parti bu. Ama işin kabul edilemez yanı bu değil yalnızca. Kabul edilemez olan bu partinin ve esas liderinin nitelikleri hakkında AKP tabanı dışında Türkiye'de her kesimin böyle düşünmesi.

Katil ve hırsızlarla dolu bir çete, olağanüstü kabarık suç siciline yakın tarihin en kanlı siyasi katliamını eklesin, ama daha Ankara garının önüne akan yüzlerce insanın kanı kurumadan bu partinin nasıl iktidarda kalacağına dair formüller geliştirilsin…

O kan kurumaz. Kimse kendini kandırmasın, o kan, bu çeteden hesap sorulmadan, bu çeteyi başımıza musallat eden zihniyet bu ülkenin her bir hücresinden sökülüp atılmadan kurumayacak.

Hareketlilik daha bombalar patlamadan başlamıştı aslında. Büyük sermaye grupları tarafından hazırlanan piyasa raporlarıyla Ankara kulislerinde dolaşan dedikodular aynı doğrultuyu, Türkiye'nin iki farklı kesimini buluşturacak, gerilimi azaltacak bir AKP-CHP koalisyonunu işaret ediyordu. Sonra bombalar patladı. Bombaların bir koalisyonu zorlamak için patlatıldığını iddia etmek saçmalıktır. Böylesine büyük bir şiddetin uygulanması Türkiye'de ve bölgede bu şiddetle orantılı derinlikte değişimlerin habercisi olabilir ancak.

İşte bu değişim sürecinde Türkiye'yi kimin yöneteceğine dair bir senaryo, yine bu katliamın gölgesinde ve kanla oluşturuluyor.

Bu düzenden umudunu kesen ama başka türlü bir düzen arayışına girmeyen milyonların yaşadığı bir ülke burası…

Yönetilemez hale gelen, ama bu yönetilememe halini herkesin hissettiği ve bu halden herkesin şikayetçi olduğu, sabrın ve tahammülün sonuna gelindiğinin ifade edildiği bu ülkede düzenin devamlılığı tehlikeye atılmayacak, bu geniş kesimlerin aklında daha radikal soru işaretlerinin ortaya çıkmasının önüne geçilecek ama bir yandan da artık kaçınılmaz hale gelen değişim yolunda ilerlenecek.

Bu AKP Türkiyesi'nin devamı anlamına gelir. Piyasacılığın, gericiliğin, işbirlikçiliğin hüküm sürdüğü bir Türkiye'nin devamı...

AKP ile beraber hareket eden her parti istisnasız olarak bu senaryoya ortak olur. Bununla kalmaz, AKP ile görüşen, onunla bir mutabakat zemini arayan her parti, AKP'nin geçmiş suçlarının unutulmasına veya hasır altı edilmesine hizmet eder ve dolayısıyla bu suçların işbirlikçisi haline gelir.

AKP geriletilecek, gücü azaltılacak ama iktidar ortağı olarak yoluna devam edecek… Geniş bir kesimi kucaklayan ülke sorunlarına çözüm bulabilecek bir koalisyonumuz olacak. Hatta sorumlu bir ana muhalefet çizgisi izleyen, bu hükümeti yeri geldiğinde eleştiren ve uyaran, yeri geldiğinde destekleyen bir HDP, memleketin pek çok problemine son verilmesine yardım edecek.

Ankara katliamı insanları ve ülkeyi böyle bir tabloya doğru itiyor olabilir. Ama esasında Ankara katliamı bu senaryonun ülkenin aydınlık geleceği açısından hiçbir geçerliliği olmadığının kanıtıdır.

Kanla gelen, katliamla kurulan bir koalisyon mu Türkiye'yi normalleştirecek? Kanla gelen nasıl gider, yerine gelecek nasıl gelir kimse bilemez.

AKP'nin ortak olduğu hükümetler mi bizi iyiye, güzele, doğruya taşıyacak? Aydınlık geleceğimiz böyle mi kurulacak?

Adım adım ülkeyi bir yere doğru götüreyim derken aslında hiçbir yere götürmeyen bu senaryolardan, gerçekçilik adına Türkiye'yi zavallılığa ve çıkışsızlığa mahkum eden senaryolardan bıkmadınız mı?

Gerçekçilikmiş…

Ankara'da yüzün üzerinde insan ölmüş, yüzlercesi yaralanmış ve kimse ciddiye alınır bir çıkış yolu öneremezken, herkes durumu idare etmeye, kendisini kurtarmaya çalışırken, yıkılsın bu düzen demekten daha gerçek ne olabilir.

Yıkılsın bu düzen, elde kalan sadece garın önünde bir türlü kurumayan kan zaten.