AKP ve cihatçı örgütler... Düşman mı kardeş mi?

2017'de de devam edecek...

Biz söylemiyoruz, sarayda yapılan bakanlar kurulu toplantısından çıkan hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş, İstanbul'da yaşanan katliama atıfla böyle diyor. Üstelik, bunu Türkiye'nin 2017'yi daha güzel geçireceğini iddia ettiği cümlenin hemen arkasından söylüyor. İnsanlar gece kulübünde taranmaya, bombalarla can vermeye devam edecek ama 2017 daha güzel geçecek... Kurtulmuş'un güzellikten ne anladığının üzerinde durmaya değmez. Ama Kurtulmuş bir noktada haklı. İnsanın söylemeye dili varmıyor ancak büyük olasılıkla devam edecek.

Türkiye tarifi hiç de zor olmayan büyük bir batağın içinde debeleniyor. Tarifi zor değil çünkü sebepleri belli... O kadar dramatik günlerden geçiyoruz ki, ölenlerin aslında niye öldüklerini biliyoruz. Bu katliamların dinamikleri sır değil.

Daha işin en başında, bu çetelerin arkasındaki gerici ve dinsel ideolojinin nasıl ortaya çıktığını, komünizme ve işçi sınıfı hareketlerine karşı hangi yollarla güçlendirildiğini biliyoruz. Sosyalizmin çözülüşünden sonra güç kazanmaya ve farklı biçimlerde düzenin büyük efendilerine hizmet etmeye devam ettiklerini, düşünsel olarak bu ideolojiden beslenen hareketlerin bazılarının AKP'ninkine benzer dönüşüm hikayeleriyle uygun koşullarda iktidara geldiklerini de...

Aynı ideolojik kökenden gelseler de, akrabalıkları sürse de, farklı biçimlerde varolmaya devam ediyor ve birbirinden ayrı yöntemlerle etkinliklerini sürdürüyorlar. Kimisi doğrudan şiddet uygularken, kimisi dolayımlar kullanıyor, kimisinin elinde ise şiddet için zaten bir devlet mekanizması mevcut.

Ama bütün bu ortaklıklar bu hareketlerin birbirleriyle ters düşebileceği ve bir mücadeleye girişebileceği gerçeğiyle çelişmiyor.

Gülen cemaati ve AKP'nin geçmişteki ortaklık ve işbirlikleri ve düşünsel olarak hâlâ hiç tartışmasız aynı zemini paylaşmaları aralarındaki siyasi gerilimin sahiciliğini yok etmiyor. Bugün cihatçı örgütlerin AKP'yle gittikçe daha fazla sorun yaşamaları, AKP'nin başına daha büyük belalar açmalarının muhtemel olması, AKP ile bu örgütlerin arasındaki kan bağını buharlaştırmıyor.

Tam tersine... AKP'nin bu tip dinsel referanslı yapılarla ortaklıkları ve derin ilişkileri, yaşanılan ve yaşanması muhtemel problemleri derinleştiriyor.

AKP'nin cihatçılarla düşünsel ortaklıkları, Türkiye'deki gerici tabanın iç içe geçmiş ve birbirinden ayrılamaz hali, AKP'nin Nusra veya IŞİD gibi cihatçı yapılarla sorunlarını önemsizleştirmiyor, daha da büyütüyor ve çözümsüz hale getiriyor.

İşte bu yüzden AKP hükümeti bu konuda haklı! Çözmeleri imkansız ve büyük ihtimalle devam edecek.

Kendileri yaptı, bu bataklığa Türkiye'yi AKP soktu çünkü.

Türkiye'nin başına en büyük belaları bir zamanlar AKP'yle masaya oturanlar, onlarla iş çevirenler açıyor; darbe tezgahlıyor, bomba atıyor, insan katlediyorlar. Bunların hep AKP'nin başına gelmesi, AKP'nin eski ortaklarıyla yaşadığı sorunların, Türkiye'yi kan gölüne çevirmesi bir rastlantı değil.

Ortada gerçek bir problem var ve bu problem AKP'nin attığı her adımda büyümeye devam ediyor.

AKP, Suriye'de peşine emperyalist güçleri de takıp bölgesel oyunlara girişiyor, sorun büyüyor.

AKP, cihatçı çetelerle işbirliğini geliştiriyor, onları hem dışarıda hem içeride operasyonel olarak kullanmaya çalışıyor, sorun büyüyor.

AKP, uluslararası provokasyonlara girişiyor, uçak düşürüyor, cihatçılarla birlikte komplo planlıyor, Rusya'yla geriliyor, sorun büyüyor.

AKP, Rusya'ya yanaşıyor, cihatçılar cinayetlerine devam ediyor, sorun büyüyor.

AKP, Suriye'de bu defa Kürt güçlerine karşı pozisyonunu güçlendirmek için bugüne kadar gayet dikkatli bir ilişki yürüttüğü IŞİD'e karşı operasyonlara başlıyor, sorun büyüyor.

AKP'nin problem-çözüm dinamiği hiç değişmiyor. AKP'nin kendi yarattığı sorunları çözmek için attığı her adım, ya aynı problemi ya da başka bir problemi büyütüyor. AKP'nin ve dolayısıyla Türkiye'nin problemleri derinleşiyor.

Bu saatten sonra AKP, örneğin IŞİD'le savaşmaktan vazgeçebilir mi? İmkansız... Peki ama AKP, IŞİD'i her düzlemde mahkum edecek önlemler alabilir mi? Bu da siyasi ve ideolojik olarak imkansız...

O halde AKP, bugüne kadar ne yaptıysa onu yapmaya devam edecek. Sorun çözmeye çalışırken sorunu daha da büyütecek... Ta ki mutlak bir iflas noktasına kadar...

O gün, AKP'nin geçmişteki ve hali hazırdaki tüm ortaklıkları, yalnızca cihatçılarla değil, patronlarla ve Batıyla kurdukları tüm ilişkiler hatırlanmaz ve buna göre hareket edilmezse, Türkiye'nin işinin gerçekten zor olacağı bilinmeli.