AKP Türkiye'yi savaşa hazırlıyor

AKP niyeti bozduğunu hiç saklamıyor. Çünkü niyetini açık etmenin de bir siyasi manevra olduğunu biliyor. Erdoğan, Rusya ve Suriye'nin, ABD ve Avrupa'nın, Kürtlerin ve başkalarının, aslında istisnasız herkesin, gözünü ne kadar karartabileceğini bilmesini istiyor. Batı basınında, Erdoğan'ın dengesizliği hakkında çıkan analizler bu gerici çeteyi mutlu ediyor.

Ama Erdoğan ve onun peşindeki haramiler gerçekten niyeti bozdular ve Türkiye'yi bir savaşa hazırlıyorlar.

Kürt illerinde süren operasyon hiçbir zaman yalnızca içeriye dönük bir operasyon olarak düşünülmedi. Kürt meselesinin bölgesel karakterini Kürtler ve AKP dahil herkesin kabul ettiği bir ortamda, Türkiye Kürtlerine yönelik, üstelik bu kadar kapsamlı ve şiddetli bir saldırının bölgesel sonuçlarının olmayacağı düşünülebilir mi?

AKP yalnızca Sur'a ya da Cizre'ye vurmuyor, AKP bu operasyonla Suriye'de süren savaşa dahil oluyor. ABD'nin PKK ile PYD'yi masa üstünde birbirinden bağımsız gösterme çabası da bu gerçeği bilmesinden kaynaklanıyor. ABD, bu konuda geri adım atmayarak, AKP'nin Kürtlere yönelik operasyonuna yanıt veriyor ve açılması muhtemel ikinci cephe konusunda AKP'yi uyarıyor.

Türk ordusunun IŞİD'e tekrar bu defa karadan vurmaya başlamasının herkesi heyecanlandırmasının nedeni de aynı. Türkiye'nin vurmadan önce hedefleri konusunda komuta merkezlerini bilgilendirmemesi Pentagon ve NATO koridorlarını hareketlendiriyor. Çünkü Türkiye'ye kimse güvenmiyor ve Suriye'yi bombalarken şimdilik IŞİD hedeflerini vuran Türkiye'nin sınırdaki güç dengesi değişirken namluları başkasına çevirme olasılığının herkes farkında. Rusya'nın çok yakın zamanda Türkiye'nin sivil hedeflere saldırmaya başladığına dair ellerinde kanıt bulunduğunu açıklaması da, AKP'lilerin hareket planıyla uyumlu.

Tam da bu nedenle, ABD, Başkan Yardımcısı ve Genelkurmay Başkanı gibi en yetkili ağızlar aracılığıyla, kara operasyonu konusunda Türkiye'yi heveslendirirken aslında aynı mesajı tekrarlıyor ve AKP yönetimine kendisiyle birlikte hareket etmesi gerektiğini hatırlatıyor.

Çünkü Türkiye durmuyor ve IŞİD'e vururken bir yandan hararetle Suriye sınırındaki mayınları da temizliyor. Bu mayınların temizlenmesinin Türkiye topraklarından Suriye'ye doğru askeri bir geçiş için hazırlık yapmaktan başka anlamı yok. Temizlenmiş bölgeden Suriye'ye Türk askerlerinin mi yoksa başkalarının mı geçeceği ise elbette bir tartışma konusu...

Bu denli sıcak bir ortamda, Erdoğan'ın sadık subayı Hulusi Akar, Başbakan Davutoğlu ile birlikte Suudi Arabistan'a gidiyor. Suud Kralının geçtiğimiz yılın sonunda Erdoğan tarafından ağırlanmasının ardından bir ay içinde Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ikinci üst düzey buluşma bu. Ortadoğu'daki tüm karanlık işlerin içinde olan ve bütün gerginliklerde başrolü kimseyi kaptırmayan üstelik savaş konusunda pek çok nedenle heveskar davranan iki ülkenin genelkurmay başkanı havadan sudan sohbet etmek için değil somut askeri başlıkları konuşmak için bir araya gelir. İlk buluşmada kurulması karar altına alınan Stratejik konseyin çalışmaları iki ülke genelkurmayının katılımıyla ete kemiğe bürünüyor belli ki.

AKP'nin attığı tüm adımların Batılı güçler tarafından kontrol edildiğini düşünmek bizleri değil ama birilerini rahatlatırdı belki ama durum böyle değil. AKP'nin elbette Batılı müttefiklerine karşı çıkmak, örneğin ABD'ye karşı bir politika geliştirmek gibi bir niyeti yok. Ancak AKP her ne pahasına ve hangi koşullarda olursa olsun iktidarda kalmak için her şeyi yapmaya hazır. Aynı AKP Batı tarafından yalnız bırakılmamayı da iktidarın bir koşulu olarak görüyor. Bu tabloya başkanlık seçimleri yaklaşırken her zamankinden daha tedirgin ve kafası karışık bir ABD'yi ve koltuğu sallanan Alman lider Merkel'i de eklediğinizde belirsizlik ve kontrolsüzlük daha da artıyor.

AKP Türkiye'yi içeride ve dışarıda attığı askeri ve siyasi adımlarla savaşa hazırlarken, Türkiye siyaseti iyi işaretler vermiyor. Türkiye'nin dinselleşmesine direnmeyenler savaş konusunda da milli birlik ve ülke çıkarı gibi bayat ve geçersiz çeşitli bahanelerle AKP'nin kuyruğuna takılacak gibi görünüyorlar.

Ne yazık ki hiç şaşırtıcı değil... Çünkü AKP'nin Türkiye'yi dinselleştirmesiyle, savaşa sürüklemesi ayrılmaz bir bütün. Ekonomik, siyasi ve ideolojik zemin aynı... Türkiye dinselleştiği için adım adım bir savaşa doğru sürükleniyor ve Türkiye bir savaşa sürüklenirken AKP zorunlu olarak dinselleşmeyi hızlandırıyor.

Bu nedenle bugünün Türkiyesi'nde laik olmayanın, gericiliğe ve yobazlığa savaş açmayanın bölgesel bir savaşa karşı çıkma şansı yok. Çocuk ve gençleri yobazların ellerinden kurtarmak ile savaşın yıkımından korumak mücadeleleri bir ve aynı şey artık.