AKP seçimden önce verdiği sözü tutuyor...

Berat Albayrak dün kameraların karşısına geçti ve daha seçim öncesinden sözü verilen, Erdoğan'ın hem 31 Mart'tan önce, hem de sonra defalarca işaret ettiği ekonomik paketi açıkladı.

Genel tepki de hemen oluştu; dağ fare doğurmuştu...

Bunu söyleyenlerin Albayrak'ı anlamadıkları, hatta daha ötesinde AKP'yi anlamadıkları ortada...

Dağ fare doğurmadı ve Albayrak kendisinden bekleneni yaptı, görevini yerine getirdi. AKP de patronlara verdiği sözü tutmuş oldu.

Böyle bir paketten mucize çıkacağını bekleyenlerin kapitalizm hakkında en ufak bir fikirleri yok. Ne yapacaktı Ekonomi Bakanı, dünyada veya Türkiye'de kimsenin bilmediği, ülke iktisadını düze çıkaracak formülleri mi açıklayacaktı? Aylardır herkesin diline doladığı yapısal reformlarla memleket düze mi çıkacaktı?

Sosyal demokratlara, muhalif görünen iktisatçılara sorun, onlar açıklasın yapısal reformlarını, Türkiye'yi kurtaracak planlarını? Yok... Onların da bir planı yok.

İktidarıyla muhalefetiyle aynı hikayeyi anlatıyor, bu düzende bir çıkış olabileceği umudunu canlı tutmaya çalışıyorlar. Bu düzende bir çıkış var aslında var olmasına da, o çıkış bizim çıkışımız değil. Bu düzenin efendileri, para babaları her durumda yollarını buluyor, kendilerini kurtarıyorlar ve bunun ismine de çıkış diyorlar. Onlar çıkarken, milyonlarca emekçi, yoksul ve köylü batıyor, ayın sonunu zor getiriyor, kimin umurunda...

Bize bu düzende bir çıkış yok. Çalışan insanlara bu düzen hiçbir şey vermeyecek.

Albayrak da dün çıktı ve gayet gerçekçi bir şekilde aslında bunu söyledi.

Ne dedi sayın bakan? Bir kurtarma planı açıkladı. Bankaları güçlendireceğiz, yatırımcıya destek olacağız, batık krediler için bir yol bulacağız dedi. Ekonominin çarkları yeniden dönecekse, çarkların para sahiplerinin, yatırımcıların, sermayenin sayesinde döneceğini vurguladı.

Bununla da yetinmedi, bu iş için gerekli kaynağın adresini de gösterdi. Adresi gösterirken de basbayağı iktisat dersi verdi ve örneklerle kaynak transferi kavramını açıklarken bu düzenin nasıl işlediğini de anlatmış oldu.

İşte bakanın verdiği örnekler ve AKP'nin sermaye için hazırladığı kaynak listesi...

Emeklilik reformu yapılacak ve tamamlayıcı emeklilik olarak adlandırılan bir tür zorunlu BES tekrar gündeme gelecek. Kaynak kim burada? Ücretiyle çalışanlar...

Kıdem tazminatında reform yapılacak. Kaynak ne demek ki? Ücretiyle çalışanlar.

Vergi reformu yapılacak, şirketlerin üzerindeki vergi yükü hafifletilerek vergi tabana yayılacak. Daha çok insandan vergi toplamanın tek bir anlamı var. Ücretlilerin üzerindeki vergi yükü artırılacak. Yani kaynak... Yine ücretiyle çalışanlar.

Bakanın toplantıyı bitirirken kurduğu cümleler de tüm sunumu özetliyordu: İhracata dayalı, üretimde katma değeri yüksek bir birikim modeli...

Katma değer kısmı, işin teknolojik boyutu ayrı bir tartışma ama Berat Albayrak'ın kapanış cümlesiyle verdiği mesaj gayet netti. Bakan zaten düşük ücretlerle çalışılan bir ülke olan Türkiye'de ücretlerin daha da düşeceğini açıkladı.

Türkiye'nin içinden geçtiği ağır krizde sermayenin yeniden yapılanma hedefi belli. Dünyayla rekabet etmek için eldeki en önemli koz daha fazla kullanılacak. Emeğin niteliği artırılmaya çalışılırken, bu nitelikli emeğe daha az ücret ödenecek. Hem nitelikli hem ucuz emek... Patronlar için bundan daha iyisi düşünülebilir mi? Sermayenin cenneti başka türlü tarif edilebilir mi?

AKP bu düzen için bir çıkış yolu gösteriyor. Gösterdikleri çıkış yolu bizim çıkış yolumuz değil, asıl sorun bu.

AKP'nin programıyla temelde hiçbir farklılığı olmayan çözüm önerileriyle AKP'yi veya Albayrak'ı eleştirenler de insanları yanıltmasın artık. Hukukun üstünlüğünün sağlanmasıyla, siyasi alana çekidüzen verilmesiyle, devlet kurumlarını tekrar işler hale getirmekle veya buna benzer yapısal reformlarla yine Türkiye'nin sorunları değil, patronların başka düzeydeki problemleri çözülebilir. Hatta bunların arasında en radikal öneri sayılabilecek zenginlerin daha çok vergilendirilmesi bile derdimize derman olmaz.

Türkiye'nin asıl sorunu insanların emeğiyle geçinen asalak bir sınıfın hakkaniyetli bir şekilde vergilendirilmesi değil, bizzat onların varlığı. Varlıklarını sona erdirmenin yolu da belli: Emek sömürüsünü bitirecek düzenlemeleri hayata geçirmek...

Albayrak'ı ve AKP'yi eleştirmek tamam ama bunu emekçilerin tarafından bakarak yapmak zorundayız.