Küstah…

Bunlar bir tuhaf!

‘Utanmazlar, küstahlar’ diyeceğim canım sıkılacak.

Susuyorum.

Ama nereye kadar susacağımı inanın kestiremiyorum.

Savaş çığırtkanlığı, hukuksuzluk, adaletsizlik, eşitsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, ırkçılık ve gericilik ülkemin atar damarını ele geçirmiş kemirip yok ediyor bu zavallılar o büyük sürünün bir parçası olmayı erdem sayıyorlar!

‘Katil sevici’, ‘mazlum hakkı yiyene ortak’, ‘kara akıllı’, ‘aymaz’ ,’onuru çiğnenmişler’ gibi tanımlamalar bu hanımları ve beyleri hiç ilgilendirmiyor.

Fazıl Say için yaptığımız “sesimiz seninledir” etkinliğine katılan sanatçı arkadaşlarıma ve duruşmasının yapıldığı gün Adliye’nin önüne gelen dostlara dil uzatıp çamur atmaya çabalarken, insanlıklarından utanmıyorlar.

STV, Kanal 7 gibi televizyonlar ve türevleri ile aynı kapıların dış mandalı gazetelerin köşe yazarları ve haber yazıcılarından söz ediyorum.

Elbette bu güruh aracılığıyla evirilip iç edilmiş bu yüzden de geniş bir alanda at oynatmaları serbest kılınmış, başkaca büyük bir yığın daha var.
Bu beylerin, hanımların isimleri, ‘yazar, sanatçı, aydın’ diye anılıyor.

Nasıl oluyorsa oluyor.

Yarısı medya maymunluğu yaparak yaranmanın, diğer yarası cemaatlerin el eteğini öpmenin ve elbette AKP musluklarından beslenmenin peşindeler, nasıl olsa ganimet bol!

Çok mu ağır oldu?

Niye, gerçek bu değil mi?

Ceplerini şişirerek, daha iyi evler, arabalar, yazlıklar, yurtdışı gezileri ve safahat peşindeki bu sürünün varlığı bir gerçek değil mi?

Türkücüsü, şarkıcısı, oyuncusu, yönetmeni, gazete yazarı, habercisi, muhabiri, her tür yorumcusu, romancısı, şairi ile bir yandaşlar güruhu her gün yüzümüze yüzümüze höykürmüyorlar mı?

Utanmaları, sıkılmaları var mı?

Hayır yok.

Bu yüzden yandaş yazıcılar korosu cesur ve cüretkârlar, sözlerini sakınmıyorlar, tıpkı başbakan gibi.

Kendileri gibi düşünmeyen herkese ‘vatan haini’ demekten bir adım geri durmuyorlar!

Fazı Say konusunda da, yarandıklarına tapınmakta sınır tanımıyorlar.

Bizleri ‘dinsiz ve İslam karşıtı’ ilan ederken geliştirdikleri söylemler ağız dolusu gülmemize neden olsa da aşağılayıcı ve rencide edici bir seviyesizlik örneği olduğu için yanıtsız bırakıyoruz, onlar da basitliklerini kusuyorlar!

‘Dinsiz, imamsızlar’ diye bağırıyorlar da ne oluyor, gerçekler değişiyor mu?

Buradan hepsine top yekûn bir yanıt vermem gerekiyorsa vereyim.

Ey arka bahçenin dikenleri, ben sizin inandığınız hiç bir şeye inanmıyorum.

Rahatladınız mı?

Hayata inanıyorum ve insana.

Bilinmeyenlere değil bilime inanıyorum ve sanata.

Dogmalara değil gerçeğe inanıyorum ve öte dünya hayaline değil bu Dünya’nın gerçekliğine inanıyorum.

İnsan gibi yaşamak istiyorum, eşit-özgür ve bağımsız, kula kulluk etmeden, erdemli ve onurlu.

Ve tüm insanlık böyle yaşasın istiyorum, savaşsız ve sömürüsüz.

Doğaya ve tüm canlılara saygı duyuyorum ve emeğin en yüce değer olduğunu bağırıyorum.

Var mı ötesi, hadi durmayın yargılayın.

Bu arada, “yetmez ama evet” dönekliğine katılanlardan bu günlerde ‘vicdan’ sesleri yükseliyor ya ona da şaşırıyorum!

Örneğin Adalet Ağaoğlu gibi bir yaratıcının AKP hukuksuzluğunu ve halk düşmanlığını bu kadar geç algılamış olması bir akıl tutulması değil ise nedir acaba?

Öteki teslim alınmış, cılız-zavallı sesleri ise samimiyetsiz-ciddiyetsiz-korkak ve teslimiyetçi buluyorum.

Dilerim, günü gelir Adalet hanımın Adalet’i onların da başına konar!

[email protected]