Odysseass Roussos'un “Çırk Harry Potter ve Türkiye” başlıklı yazısı 8 Haziran 2013 Cumartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.
“Resmi muhalefet” partisi SYRIZA, geçtiğimiz aylarda geçirilen “yoğun eğitime” coşkulu adımlarla devam ediyor ve Yunanistan’ı, ülkenin Avro, AB ve NATO’ya katılımına karşı çıkmadan, tekelleri ve iktidarı rahatsız etmeden krizden çıkaracağına söz veriyor.
SYRIZA’nın tüm iddiaları bize, yumurta kırmadan omlet yapma sözü veren birini hatırlatıyor! Devletin “solu”nun, “Harry Potter” çıraklığı da zor zanaat.
SYRIZA sadece ABD merkezli düşünce kuruluşu olarak adlandırılan helenik girişimciler federasyonuyla ilişkiler kurmuyor. Enerji üzerine yapılan son konferansta, SYRIZA’nın temsilcisi merak ediyor ve “ilginç olan Amerikan şirketleri Avrupa’nın Rusya’dan doğalgaz konusunda bağımsız olmasıyla Avrupa’nın kendisinden daha çok ilgililer.” Esas itibariyle, ülkemizde yapılacak olan doğalgaz boru hattı konusunda Rusya-Almanya-İtalya sermayesine karşın Amerika’nın tarafını tutuyorlar. Bir diğer deyişle, SYRIZA iktidarın kokusunu aldıkça daha çok kuyruk sallıyor.
Ama hayat insanın hayalgücünün çok daha ötesinde, çünkü öngörülmesi mümkün olmayan şeyler yaşanabiliyor. Örneğin Türkiye’de Erdoğan’ın hükümetine karşı ayaklanan büyük toplumsal kesimler gibi.
Peki, bugüne kadar SYRIZA neler söyledi? Dış ilişkiler konusunda yetkili olan kişilerden biri Rena Dourou’nun yaptığı açıklamalara bir bakalım:
“Başbakan Erdoğan’a teşekkür etmeliyiz çünkü yeni bir politik model yaratılması konusunda birçok ilerleme kat etti. Mısır, Tunus, Libya gibi ülkelerde Türkiye modeline özenilmesi garip değil.” (Zaman gazetesiyle geçen yıl yapılan röportaj)
“Oyların yüzde 50’sini alarak üçüncü kez başarı elde eden hükümet partisi, önemli bir zafer kazandı. Özetle bu başarının en temel özelliği hükümetin demokratikleşmeyi özendirmesi, ekonomik alandaki performansı (büyümenin iki katına ulaştığı görülüyor), aynı zamanda dış ilişkilerde cüretkar ve çok yönlü bir tarz izleyerek ‘Arap Baharı’ olarak anılan demokratik direnişin ardından Arap dünyasıyla bir köprü görevi görerek bir model oluyor.” (Epohi gazetesi, 20 Haziran 2011)
“Türkiye bugün ‘Arap Baharı’nı yaşayan bütün insanlar için bir model oluşturmaya hazır.” (Modern Diplomasi dergisi, 30 Aralık 2011)
Tabii ki Türkiye halkının ve militan göstericilerin -Yunanistan Komünist Partisi’nin de belirttiği gibi- hızla mücadele eden Türkiye halklarını ve Türkiye’deki komünistlerin tarafını tutması, SYRİZA’nın “Türkiye mucizesi”, R. T. Erdoğan’ın başarıları açıklamalarından sonra biraz da olsa pozisyonunu değiştirmesine neden oldu. Erdoğan hükümeti tarafından gerçekleştirilen şiddeti ayıplayarak Türkiye Başbakanı’nın nasıl bir toplum empoze etmek istediği konusundaki tepkilerin ve soruların meşru olduğunu açıkladı. Geçtiğimiz günlerde pek çok şey yaşanmasına rağmen, “hükümetin solu” hâlâ Erdoğan’ın modelinin yanlış bazı noktalarını bulmaya çalışıyor. Ve AB kriterlerinin bir çözüm olduğunu belirtiyor. Oysa AB’nin sermayenin birliği olduğu ve işçilerin halkın hakları ve özgürlükleri için kurtlar sofrası olduğu açık ve net.
Biz Yunanistan’da bir söz söyleriz “öksürüğünü ve aşkını gizleyemezsin” ve gerçekten de SYRIZA’nın AB ve Erdoğan sevgisi saklanamıyor...