B Planı ve halkın ihtiyaçları

Odysseas Roussos'un "B Planı ve halkın ihtiyaçları" başlıklı yazısı 13 Nisan Cumartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Geçtiğimiz günlerde Yunan ana akım medyası, ülke ekonomisinin iyileşmesi için “B planına” ihtiyaç olduğundan bahsedip durdu. Peki, bununla neyi kastediyorlar?

Bu mesele birçok insanı büyük oranda endişelendirmiş görünüyor. Örneğin, SYRIZA tarafından örgütlenen Synaspismos isimli “yenilenmiş solun” Resmi Başkanı Alekos Alavanos, programlarında Avro Bölgesi’nden çıkılmasını ve ulusal para birimine geri dönülmesini amaçladıklarını söylüyor. Bu geçen seçimlerde küçük milliyetçi gruplar ve aşırı sol partiler tarafından desteklenen bir kampanyaydı.

Aynı eksende bir de SYRIZA vardı. AB’ye ve avroya bağlılığını açıklamış olmasına ve burjuva sınıfına güven vermek için hiçbir zaman burjuvazinin yararlarını gözeten diğer olanakları idare etmekten çekinmemesine rağmen, bu eksende açıklamalar yapıyor. SYRIZA açıklama için kendini kısıtlamıyor ama özel bir plan hazırlamak için özen gösteriyor. D. Papadimoulis’in dün devlet radyosunda yaptığı açıklama bunu gösteriyor: “Uzmanlar Avro Bölgesi’nden çıkılmasını göz ardı etmediği sürece, hükümet hiçbir politik ya da ideolojik ayrım yapmadan bütün aklını ortaya koymalıdır ve Avro Bölgesi krizinden kurtulmanın olanaklarını planlamakla nasıl baş edileceğini iyi incelemelidir. Böyle bir şey tabii ki olmayacak. Buna rağmen biz bize düşeni yapacağız, yüksek sesle belirtmesek de büyük bir ciddiyetle bunun üzerinde uğraşıyoruz çünkü politika bir öngörü sanatıdır.”

Alekos Alavanos ve SYRIZA tarafından B planı olarak bahsedilen şeyin arkasında ne yatıyor? Neye işaret etmek istiyorlar ve sundukları alternatif politik önermeler halkın yararına olabilir mi?

Gerçekte işaret ettikleri nokta, AB’nin içerisindeki keskin rekabetin yarattığı durumu kontrol etmek. Onların gerçekleri işçiler ve halkın geniş kesimleri tarafından görülen kabusları yaratan çerçevenin içerisinde... AB’ye üyeyken de görülen tekellerin sarsılmaz ve baskın gücü içerisinde gerçekleri. Sadece başka bir para birimine geçmeyi önemsiyorlar, eğer bu gerçekleşirse bu yerel burjuvazinin işine gelebilecek en iyi şey olur ve insanlar da bunun onların yararına olduğu yanılsamasına kapılacaklardır. Ancak ulusal para birimi kullanan ülkeler, halkına saldırmaktan geri durmuyor yaşananlar bunun aksini gösteriyor. Çünkü ister dolar olsun ister avro ya da drahmi ya da lira, tekellerin ihtiyacı olan karı sağlamak için bugün halka yaşatılan barbarlık aynı.

Eğer Yunanistan Avro Bölgesi’nden çıkarsa, krizin yol açtığı sorunlardan halk muzdarip olmaya devam edecek, kapitalist ekonominin ulusal para birimiyle bile olsa iyileştirilmeye çalışılması maaşlar, haklar, emeklilik ve sosyal güvence gibi halkın gerçek ihtiyaçları konusunda bir işe yaramayacak. Ulusal para birimine geçildikten sonra bile, ekonomi hâlâ kapitalist ekonomi olacak burjuva sınıfının belli kesimlerinin (gemicilik sektörü, turizm, büyük ithalatçılar) avro ile doğrudan bağlantıları zaten yok ya da kâr ettikleri başka uluslararası emperyalist merkezler var ABD ve Rusya gibi...

İnsanlar, kapitalizmi idare etmek isteyen partiler tarafından ortaya atılan B planından hiçbir şey beklememeli. Bugün halkın asıl meselesi “avro ya da drahmi” değil. Mesele hayatlarını mahveden sermayenin “ayakları” altında yaşamaya devam edecekler mi ya da bu sömürücü sistemden AB’den çıkarak, tekelleri kamulaştırarak, halkın iktidarını kurarak ve borçları iptal ederek kurtulmaya çalışmak için çaba gösterecekler mi? Yani, ürettikleri zenginliğin efendisi olabilirler ve ülkeler arası ilişkileri karşılıklı çıkar temeline dayandırabilirler.