Yaşam ve müzik dinleme formatları 4: MP3’ler

Müziğin GDO ile tanıştığı günler, hızlı çoğaltıldığı ve paylaşıldığı günler… Aktarılacak pek öyle güzel anı falan da yok, internete dial-up ile bağlanırken Sigur Ros’un “Agaetis Byrjun” albümün bir haftadan uzun süre beklemiş olmamın dışında. Belki de bu albümü plaklar kadar zor elde ettim diye çok seviyorum. Ancak ondan sonra yeni çıkan hiçbir albüme aş erme zevki yaşamadım. Plak şirketlerinin paketlemesiyle ilgili değil, habersiz misafir gibi gelmiş bilgisayara kurulmuş indirme programları yüzünden.

Her yeniye balıklama atlayan tiplerin ağzında sakız sadece müzik değil, yeni adına ne varsa her şeye, sorgusuz sualsiz dalan tipler, bilirsiniz işte! Hayatın gerisinde kalmaktan korkar, trendsetter olmayı sosyal bir statü olarak görürlerdi. Özal Türkiye’sinden miras kalmışlardı, hüviyetini resmi ideolojide bulan, din sentezine de göz kırpan bayrak rozetlilere ne kadar da benziyorlardı. Her teknolojik değişikliği savunmak ilk harçlarıydı. MP3 insanlığın o noktada sürüklendiği yerin formatıydı.

Sıkıştırılmış bir dosya formatıydı ve internetten iniyordu. Pireyi deve yapanlara karşı, deveyi pire yapıyordu bu MP3. İnsanlığın geliştiğini savunanlara inat, müteahhitler sayesinde gelişmeyen tek sanat mimari değildi anlayacağınız. Mimarlık öğrencilerinin ağır mesaisi “mimari proje 3”ün kısaltılmışı değil, müzik dünyasını çalkalayan yeni formattı bu.

***

Müziğin doğrudan tüketim malzemesi olarak üretildiği toplumsal koşullarda, sanatçı, dağıtıcı ve alıcı üçgeninde yapısal deformasyonlar ağırlaşmıştı. Korsanın yarattığı etik deformasyonu boş verin bir an için hepsinden önemlisi müzikti.

Bir Joy Division kaydı ele geçirmenin heyecanını yaşamamışlardı. Zamanın o çok renkli ve kalitesiz kasetleri bile, o anı bize zevkin doruklarında yaşatıyordu. Yanı sıra Echo & The Bunnymen ya da Stone Roses gibi korsan kaset kültürü ile yayılan topluluklar, belki de bir kuşağın kahramanları olmalarını bu formata borçluydu. Sonra ne oldu? Napster, AudioGalaxy geldi ve MP3 korsan kültür formatları çıktı. Her ikisi de korsan, ama internetten indirilen datalar asla plaktan çekilmiş kasetin hazzını veremiyordu her şeyi her an bulma açgözlülüğü, alt-kültürel zevklerin önündeki en büyük engel olmuştu.

***

Konsept albümler kıyma makinesinden geçirilmişti artık konu bütünlüğü bozulmuş, şarkılar anlam değiştirmiş, plakların içindeki hikâyeler çarpıtılmış, doğal iklim katliama uğramıştı. Müzik tarihine altın harflerle yazılmış plaklar, 50 defa dinlenen birer şarkılarla tüketilmiş doğal olarak hiç bir şey anlayamadan meselenin özü kavranmadan konuya-hâkim yanılsaması içinde ortalıkta dolaşıyordu. Muadili ne olabilir? Örneğin plaklarda “Best Of Pink Floyd”, “King Crimson Hits” ya da “Greatest Hits Eloy” albümleri ne kadar saçma değil mi?

Arama motorlarında en çok çıkan şarkılarıyla kaç topluluk, şarkıcı tanıyoruz? Birkaç şarkıyla o isimlere vakıf olduğumuzu sanıyoruz, öyle değil mi? Hadi utanmayın, baştan sona albümlerini ve şarkılarını sayamayacağınız kaç isme hayransınız?

Sonuç: müzikte değer kaybı ve tonla bilmediğiniz, hatırlamadığınız dosya. Herkesin evinde yüzlerce binlerce GB müzik var şimdi. Yoksa da sorun değil, akşama hazır.

***

MP3’e geçmekle övünenlerin bir kısmı o eski güzel günleri inkâr etse de özlüyor. Bir albüme avuç dolusu para sayıldığı için ya da büyük zahmetlerle ulaşıldığı için büyük bir özen ve araştırmayla seçilen alındıktan sonra paranın karşılığını her parçanın her notası aylarca emilerek tahsil edilen, her keşfi yakınındaki ile paylaşmak için can atılan günler.

Sağladığı kolaylıklara rağmen bunların hiçbirini MP3 günlerinde yaşayamadınız değil mi? Evet artık daha zengin bir koleksiyona sahipsiniz, üstelik beleş konmuşsunuz, ama doktorların çare bulamadığı bir hazımsızlık çekiyorsunuz. Zaten hayatta sarıp sarmalamış sizi. Onların ruhunuza ait olmadığını herkesten daha iyi biliyorsunuz, itiraf etmeseniz de.

Daha kültürlü bir müzik dinleyicisi olduğunu düşünüyorsun değil mi? Hatta yanında bunun özgürlük olduğunu da… Peki albümlerle ayırdığın zamana, birebir mesaine saygı duyuyor musun? Hadi çabuk ol, hızlı tüket, daha hızlı tüket, çünkü bugün 30 yeni albüm daha inecek sen artık evde olmasan da…

***

Şimdilerde müzik dinleyen insanlar onun kulağına ve değerlerine dikkat konusunda epeyce bir şey yitirdi. Onlar için hemen her şey sadece bir data derekesine düştü. Ortalıkta dolanan sürü sepet şey, sadece günü gün eden popüler şeyler. Kusura bakmayın, indirdiğiniz dosyanın büyüklüğü de kulağınızı kurtarmaya, müziğin içindeki canlılığı, çeşitliliği ve derinliği yansıtmaya yetmez.

Piyasa kimin umurunda, ama müzik zevklerimizin ne hale geldiği ortada. Beni en fazla müşterisiyle sıcak bir bilgi ilişkisi kuran dükkânların kapanması endişelendiriyor. İlk zamanlar dev şirketlerin MP3 için “komünizmi getirecek” demesi ne kadar komik görünüyor artık. Planlama toplumu hayata geçmediği sürece yaşanan tam tersi, aç gözlülüğü ve tüketimi pompaladı, ama tek farkla beleşe…

Ne kadar çok topluluk keşfettikleriyle övünüyor bazı beleş mezarcılar. Ne kadar çok ismin arada kaynadığını ya da onları keşfettim yanılsaması içinde kaybolup gittiğini hiç saydınız mı acaba? Eski formatlarda bırakın sanatçıyı, tek bir şarkısı bile ziyan olmazdı. İçinizde MP3 arşivi yaparken ne çektiğini gelecek kuşaklara ballandıra ballandıra anlatacak birisi var mı?

***

Müziği 0 ve 1’den oluşan datalar olarak görenler için zaman çok hızlı akıyor. Müziği her boyutuyla hazmetmeye zaman yok burada. 1000 tane MP3 albüm yerine, fiziken ellerinde tutacakları ve çelik tekerlekte döndürerek dinleyecekleri 3 plaktan öğrenebilecekleri çok şey var.

Bu aptalca bir romantizm mi? Romantik kuşağın müzik âşıklarının dönemi kapanmış olabilir, plaklardan vazgeçememek demodelik de sayılabilir, ama boşuna savunmayın bilgisayarda müzik dinliyorsanız, bu bir reflekstir zira o makinanın başına aslen başka bir iş için oturmuşsunuzdur çoğunlukla. Müzik dinlemekle, çıkan sesleri bir işe meze olarak duymak başka başka şeyler. Zaten “dinlemek” yerine “tüketmek” ifadesini daha doğru olur bunu tanımlamaya.

Bir albüme ulaşmak için çekilen zahmet, kavuşmak için acı çektiren aşka benziyordu böylesi daha kıymetliydi. Evliliklerin ve birlikteliklerin ömür boyu süreceğinin garantisiydi en azından.

[email protected]