‎”Tehlike” geçti: Hans Werner Henze

Komünist ve eşcinsel muhafazakâr klasik müzik çevreleri için bundan daha iyi bir hain bulunamaz. Doğası gereği öteki, marjinal içinde marjinal, avangard içinde avangard. Geçtiğimiz aylarda, 27 Ekim 2012 tarihinde yaşama veda eden Hans Werner Henze’den söz ediyoruz.
Halka yabancı olarak lanse edildi, sağcılar tarafından parmak ucuyla işaret edilerek gösterildi.

Nereden bakarsanız bakın “tehlikeli”ydi. Dietrich Fischer-Dieskau, Elisabeth Soderstrom, Irmgard Seefried, Benjamin Britten ve Julian Bream gibi hayranlarının, eserlerini seslendirenlerin varlığı ise ona uzaktan bakanların açıklamakta zorluk çektiği ya da suskun kalmayı yeğledikleri konular oldu.

***

Açıktan günah işliyordu bu adam, gerek müziğiyle, gerekse de dünya görüşü ve yaşam tarzıyla. Ancak çok geçerli mazeretleri vardı. 1 Temmuz 1926 günü altı çocuklu dar gelirli bir öğretmen ailesinin en büyük oğlu olarak sürdüreceği hayata ilk adımını atarken, babasını nefret ettiği halde mecburen giyeceği bir Nazi üniforması içinde göreceğini tahmin edemezdi. Çelişkilerin kucağında geçen acılı çocukluk günleri, ileride yazacağı eserlerin ilk anılarını oluşturuyordu. Travmatik anıları vardı zorla Hitler’in gençlik örgütüne kaydedilmiş, Yahudi soykırımının yakından tanığı olmuştu.

Müzisyenliği seçmesiyle etrafındaki çitler artıyor, izole bir hayatın içine sürükleniyordu, yaşadığı tarihsel şartların dayatmasıyla. Bir eşcinsel, hele hele de bir komünist olarak hayatı risk altındaydı. Soykırım toplumuna yabancılaşmış, çağdaşları olan ve entegre müzisyen çevresiyle arasındaki uçurum derinleşmişti.

Maruz kaldığı baskılar nedeniyle 1953 yılında Almanya’yı terk etmiş, İtalya’ya yerleşmiş İtalyan Komünist Partisi üyesi olmuştu. Bu dönemde Ho Chi Minh ve Che Guevara için besteler yaptı.

***

İstikrarlı bir politik görüşünün olmaması tartışılır, ama oldukça farklı tarz ve stilde yaptığı bestelerinin çizdiği zikzak tartışılmaz. Sürekli değişen mizacı, aslında müzikal başarısının da sırlarından biriydi. Serializm, atonalite, İtalyan müziği, Arap müziği ve caz etkileri görülür müziğinde bir de tabi geleneksel Alman bestecileri.

Bazıları için, çok sık deri değiştiriyor gibi görünüyor olsa da, bu müziğin altındaki ideoloji açısından aynı kalıyordu. Türünün en üretken temsilcilerinden biri olarak, temayüllerden farklı bir müzisyen profiliydi. Opera, oda operası, komik opera, senfoni, konçerto, müzikal, bale konularında kalem oynatmıştı, çok formlu sanatçı. Yanı sıra risk almaya istekli kişiliğinden ve eserlerinin her birinin kendine has bir karaktere sahip olmasını istemesindendi.

Stravinsky, Bartok, Hindemith, Stockhausen, Adorno bir dönem yazdıklarının fikir babaları gibiydi müziğe hep bir iletişim aracı olarak baktı.

***

Avrupa’nın farklı yerlerinde ve Amerika’da yaşadığı yıllarda her türden itaatsizlik, protesto, bağımsızlık ve özgürlük, daha fazla demokrasi eyleminin içinde oldu. Kızıl Rudi ile buluştu, ayaklanmaları, sokak savaşlarını, yürüyüş ve çatışmaları müziğine taşıdı. Sivil haklar ve özgürlükler ile Vietnam savaşına karşı hareketlerden etkilendi. Arada Alman köklerine dönüyor onda da anti-faşist duygularını dile getiriyor, Almanların yakın geçmişleriyle ilgili olarak telaffuz etmekten kaçındığı her şeyle yüzleşiyordu Henze.

86 yaşında yaşama veda eden, 20. yüzyıl çağdaş müziğin önemli isimlerinden olan Henze’nin Berlin’deki Alman Operası’nın yüzüncü kuruluş yıldönümü şerefine bestelediği yeni eserinin dünya prömiyeri, vefatından birkaç gün önce yapıldı.

[email protected]