Mücadele tarihini notalarla yazanlar Wadada Leo Smith

Evet, devrim sadece bununla yapılmaz, ama inkâr da etmeyelim müzik insan hakları mücadelesinin ayrılmaz bir parçası. Sanat sanat içindir diyenlerin yüzünü kızartan çok örnek var müzik tarihinde davulcu Max Roach, Art Blakey Messenger Service, saksofoncu John Coltrane, basçı Charles Mingus, trompetçi Miles’ın bazı albümleri en popüler örnekler…

Bu albümler cazın sadece tarihinde mi? Hayır, bugün de var Amerikalı trompetçi Wadada Leo Smith bu zincirin sonraki halkalarından biri Amerikan Sivil Haklar Hareketi üzerine yoğunlaşan 4 CD’lik, dört buçuk saate yayılan 19 kompozisyondan oluşan yeni albümü “Ten Freedom Summers” ile…

Bir Müslüman, ama hangi sınıftan geldiğini unutmayan bir Müslüman Wadada. Şimdi 70 yaşında, emekli olmaya niyeti yok Ellington, Stravinsky, Ornette Coleman, Janacek, Muhal Richard Abrams gibi isimleri temize havale ettiğine bakılacak olursa…

Perde 1857 yılında açılıyor, 11 Eylül ile birlikte noktalanıyor, albümde. Eğitimde ırk ayrımının kaldırılmasından, göçmen hakları mücadelesine kadar uzanan bölümler içeriyor. Afrikalı Amerikalıların mücadelesi üzerine kusursuz bir süit olarak albümün genel ses ve hikâye yapısını drama, trajedi, huzursuzluk ve karanlık romantizm oluşturuyor. Dört buçuk saat içinde, bir insanlık ve mücadele dersini hikâyeleştiriyor Wadada.

“Ten Freedom Summers”, bir kölenin, Scott Dred’in hikâyesiyle başlıyor 1857 yılında özgürlüğü için dava açan, ancak başarısızlığa uğrayan bir kölenin hikâyesiyle.

Emmett Till’in öldürüldüğü yerden 30 kilometre uzaklıkta büyümüş biri ne de olsa Wadada.

O yüzden bu albüm bir dönemin önemli şahsiyetleri ve olaylarına ayna tutuyor kendisinin genç ve öfkeli bir adam olduğu dönemlere. “Bu albümü oluşturmak hayatımın yarısı aldı” diyor. “Ben siyasal hareketleri ve liderlerini kültürel yollarla aktarmaya çalışmıştım” diye devam ediyor ve ekliyor: “ütopyalarımızdaki Amerikan ruhunu Dışavurumcu bir dille yansıtmaya çalıştım”.

Malik Al Shabazz, Lyndon B. Johnson, Medgar Evers, Fannie Lou Hamer ve Martin Luther King, Jr, Wadada’nin kahraman listesinden seçilmiş diğer bazı isimler.

Wadada’nın müzikal yaşamında en yaratıcı dönemlerinden biri yaşıyor olduğunun delili “Ten Freedom Summers”. Parçaların biri 1977 yılında, diğerleri ise son bir iki yıl içinde bestelenmiş.

Kompozisyonlar tematik açıdan üçe ayrılıyor demokrasi, özgürlük ve bağımsızlık. Ses paleti geniş, tarihsel bağlamı güçlü. Doğaçlama bölümleri, soloları enerjik. Bir oda müziği olarak gereğinden fazla karmaşık, izlenimci açıdan çarpıcı. Duygu ve maneviyat açısından blues ve gospel mirası derinden hissediliyor.

“Ten Freedom Summers”, Sivil Haklar hareketi anıtı bir müzisyenin dokuz üyeli Southwest Oda Müziği topluluğu ile birlikte kaydettiği albüm. Caz tarihinde pek emsali yok. Mizahtan uzak bir çalışma resmi ve ciddi bir dili var. Hiyeroglif yazıdan esinlenen bir notasyonu doğaçlama fikriyle buluşturan benzersiz müzikal dil. Parçalar bilimsel bir dille konuşuyor kuantum müzik teorisi de denebilir buna. Piyanist Anthony Davis başta olmak üzere, sayısız özgür caz müzisyenini, müzikal kalıplara sıkışmadan doya doya dinlemek mümkün.

Özgürce çalınmış pasajlar bol bulamaç uzayın derinliklerinde elde edebileceğiniz sükûnet duygusu da burada. Tüm bunları elde etmek için sınırları zorlayan Wadada, kendi doğaçlama sistemini geliştirmiş. Kesinlikle soyut, hatta sade ve evrensel.

“Ten Freedom Summers”, Smith’in zaten etkileyici olan müzik kariyerinde sanatsal doruğu temsil ediyor. Aynı zamanda bir sanatçının taşıması gereken toplumsal rolü hakkında gerçek bir kilometre taşı. Kuru bir kutlama ya da ağıt değil didaktik bir tarih dersi ya da entelektüel bir lüks hiç değil.

Sadece bu yılın değil, caz tarihinde önemli bir albüm bizi çevreleyen sığlığı ve gericiliği 4 buçuk saatliğine geride bırakmak için kaçırılmayacak bir fırsat.

[email protected]