Aksi Adamın Yokistan Yolculuğu: İlhan Mimaroğlu

Hicran dolu bir şarkının sözlerine benzeyecek: bende bir kitabı var, kapağı yırtık, sağı solu kırık dökük. 1958 yılında Yenilik Yayınevi tarafından yayınlanmış ve artık pek bulunmayan İlhan Mimaroğlu’nun Caz Kitabı bu.
Kitabı doğal olarak ikinci el buldum, perişan durumdaki kitap daha önce birisi tarafından okunmuş ve üzerinde enteresan notlar düşülmüş, notların bir kısmı konuya ilişkin, bir kısmı da kişisel. Tükenmez kalemle düşülen bu notlar arasında teknik detaylar ve haklı terim hatalarını eleştirenler olduğu gibi, hırsını alamayıp alaycı sözcükler kullananları da var. Kitabın arka kapağındaki not ise aynen şöyle: “Ukaladır”.

Aksi herifin teki olduğu konusunda tüm yakından tanıyanlar hemfikir aynı şekilde bu özelliğinin onu en iyi tarif eden tarafı olduğu konusunda da…
Annesinin tambur çalması gibi, fuzuli bulduğu detaylar yüzünden, Evin İlyasoğlu’nun hakkında yazmaya koyulduğu kitaba mani olacak kadar aksi sadece uçakta içemeyeceği sigaralardan feragat etmediği için Türkiye’ye gelmeyi reddedecek kadar kuyruğu dik...
Kaprisini çeken bilirdi, çekilecek bu kaprisin ardında keskin bir zeka ve cesur bir yürek vardı. Onu kızarak sevmek sevdaya dahildi…
Kolay biri değildi hemen kızıp küsebilirdi. Kapris çekme konusunda şampiyonluk kupasını kaldıran Pan Yayıncılık oldu. Ödül ise kitaplarının basılmasıydı.

Kitaplarında başkaldırı ve sorgulama temel yaklaşımıydı. Kalıplaşan kavramlara uyuz olur Post-modernizm, minimalizm gibi gerici bulduğu moda akımlarından hiç hazzetmezdi post-modernizmi modernizmin postu kaptırmışı olarak tarif ederdi. Özellikle sağcı ve muhafazakâr politikacılardan uzak durur Beethoven, Mozart ve Shakespeare’e körü körüne tutulanlara lafını esirgemez, her yeniyi yenilik olarak görmez, mutlaka bir filtreden geçirme ihtiyacı duyan, inceleyip anladıktan sonra zar zor kabul eden biriydi.
Dili kuru ve didaktik değil tersine sanki bir edebiyat adamı kadar eleştirel ve alaycıydı. Karamsar tablolar çizerdi, dünyanın çağdaş sanat konusunda gittiği yer konusunda.
Sayısız insan bambaşka bir ses ve düşünce dünyasının kapılarını kendilerine açtığı için minnettar. Örneğin Elektronik Müzik, alanındaki Türkçe tek kitaptır. 1997 yılında kaleme aldığı Yokistan Tasarısı, Amerika’ya karşı kaleme alınmış bir toplum düzeni arayışı denemesiydi. Aslında utangaç bir komünist olduğunu ortaya koyar buradaki satırlar: Yokistan’da olmayan şeyler: ücret farklılıkları, nakit para, vergi, işsizlik, emeklilik, aile mülkiyet ve daha pek çok şey… Ayrıca sağlık hizmetleri bedavaydı.

Aynı yazılarında olduğu gibi, müziğinde de popüler dünyadan uzak kalmak için kendini hep gizledi. Çok yaygın basılmış şeyler değillerdi, müzikal eserleri. Yirminin üzerinde, birbirinden değerli plağı var. Ancak herhangi birini markette bulmanız mümkün değil.
Elektronik müziğin tohumlarının atılışına sadece tanıklık etmedi, öncülerinden biri oldu. Öncüsü olduğu müziğin daha sonra değişen dünyaya göre aldığı şekle hep dudak büktü. Üst-kültürün halka yayılmasını onun ucuzlaması olarak görse de, hiçbir zaman elit kavramına denk düşmedi bu.
Akademik disiplinlere sıkıştırmadı elektronik müziği… Elektronik müziği sinemaya koşut bir sanat olarak düşündü yapıtı kurgu masasında vücuda getiren bir anlayış olarak gördü. Ses şeridine sabitlenmiş tabirini kullandı. Sıradan icracılarla hep mesafeli oldu çünkü onları eseri bozan kişiler olarak gördü. O nedenle pek notalara partisyonlara bel bağlamadı.
2012 Temmuz’unda İlhan Mimaroğlu’nu kaybettik.

[email protected]