Ak Saray'ın yeni başdanışmanı

Danışman, danışılandır. Konusunda donanımlı, bilgili, akil adamlara deniliyor. Danışılan kişi demek olduğuna göre, her konuda ve her mekanda fikir yürüten Recep Tayyip Bey’in bir futbol takımı oluşturacak çokluktaki danışman ekibine sahip olmasını, ha bire yenilerine ihtiyaç duymasını doğal karşılamak gerekir. Buna bir de resmi devlet kadrosu dışındakileri; gayrimenkul, yatırım, finansal vb. konularda “kişiye özel” olanları ilave edecek olursanız futbol takımı örneğinin yetersiz kalacağı tabiidir.

Her danışman danışılmak üzere istihdam edildiğine göre danışacak kişi danışma vakti geldiğinde danışmanı karşısına alıp danışacaktır? Bu soru cümlesi takur tukur bir “tekerleme” oldu, bunun farkındayım ama tam olarak soru budur. Peki böyleyse ülkenin Cumhurbaşkanı, hadi Yiğit Bulut’u, Etyen Mahçupyan’ı geçtik; bir “otacı”ya hangi konuyu ya da neyi danışır? İşte bu günlerde merakım budur. Yeni danışman İbrahim Saraçoğlu bir otacı da!

İnternette yapacağınız kısa bir gezinti sonrasında yeni danışman İbrahim Saraçoğlu’nun, pazarlamacılık becerisini bir tarafa bırakarak yazıyorum, özellikle üç alanda temayüz etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Birincisi “boy uzatma”, ikincisi “huzursuz bacak sendromu”, üçüncüsü “yumurta çatlatma kürü”.

Birincisinden başlayarak iz sürmek isterseniz ilkin adıyla sanıyla açmış olduğu siteye girmeniz gerekiyor. Tıklayınız… Tıkladınız… Online satış mağazası karşınıza çıkıyor. Ürünler şık paketlerde görücüye çıkıyor.

Temsil, keçiboynuzu…

Keçiboynuzu deyip geçmeyin, kendisine soracak olursanız ki soruyorlar ve yanıtı adeta müjde gibi bir şey: “Keçiboynuzu erkekler için cinsel soğukluğu giderici en klas nimettir.”

Video kaydını izlemeyi sürdürüyoruz.  

“Kemirecekler mi?”  

Sıkma başlı hanım kızımızın erkek cinsi adına sorduğu ikinci soru bu oluyor. Otacı “sakın ha” diyor. “Toz haline getirip içecekler!” Toz halinde olanı paketlenmiş, pek şık, pek güzel sitenin görünür yerinde… Elbette “tık, at sepete.”

Şimdi bu danışmana ne danışılır merak etmez misiniz?

Boyunuz kısa. Dert edindiniz, uzatmak istiyorsunuz. Tıklıyorsunuz. Karşınızda Başdanışman İbrahim Bey. Balıklardan başlıyor. Yemek programına çıkmış usta bir aşçı gibi, pek iştahlı anlatıyor. Derken, her balığın işe yaramayacağını öğreniyoruz anlattıklarından. Kefal, torik, uskumru, palamut türünden siyah etlilerin buğulama tarzı pişirildikten sonra haftada üç gün yenmesi gerektiğini söylüyor. Mübarek öyle güzel tarif ediyor ki buğulamayı, otacı mı, aşçı mı insanın aklı karışıyor. Ee akıl karışınca, balıklar mundar gitmesin hevesiyle bir de “ufak” açasınız geliyor haliyle. Ne ki peşi sıra gelen öneri, hayal edilen sofranın tılsımını bozuyor: Biberiye otu çayı…

Yediniz, içtiniz… “Ufağı” değil, biberiyeyi… Uydurmuyorum, uyduruyorsam şuradan şuraya kalkamayıp “çont” olayım, kulaklarımla duydum tamamen kendi demesidir, en geç altı ay sonra: “Aman Allah’ım!”

Bu “nida” yeni başdanışmandan çıkıyor ve benim anladığım, “boy” meselesinin çözüldüğüdür. Artık var git pota altına turnike kolla!

Şimdi bu danışmana danışan, başkaca neyi danışır merak etmez misiniz?

Edersiniz.

Şöyle buyurun o zaman: “Mutlak ilim sahibi yüce Allah’tır.” Bu sözlerle başlıyor İbrahim Saraçoğlu ”huzursuz bacak sendromu” tedavisinin reçetesine. Videodan izliyoruz. Devam ediyor: “Yüzde yüz başarı, hayır, yüzde yüz ancak Allah başarılı olabilir… Keremine sonsuz şükürler olsun…”

“Yahu senin burada ne işin var?”

Şimdi bu da nereden çıktı demeyin. Bu bir soru. Otacı İbrahim soruyu hardal tohumuna yöneltiyor. Ne desin hardal tohumu? Göremiyoruz. Nutku tutulup öylecene kalıverdiğini tahmin edebiliyoruz. Zaten altı üstü toplu iğne başı kadar bir şey fukaracık. Sizinki iştaha gelmiş sürdürüyor konuşmayı: “Yüce Allah hardal tohumu ile öyle mesajlar veriyor ki. Lokman  suresinde var. ‘Onda neler saklı neler’ diyor yüce Allah. Beş on tanesini  yutun. Evelallah yüzde 95 etkilidir. Bakın yüzde 100 demiyorum. Yaşam kalitesini bozan, gece uyutmayan bu hastalığın tıpta tedavisi yok.” Yok ama Otacı İbrahim var. Danışın!

Bir de “Yumurta çatlatma kürü” var. Bu, bir türlü çocuk sahibi olamayan kadınlar için. Kürün merkezinde incir var.  Soğan kürünün de yararlı olduğunu belirtir İbrahim Bey ancak  Kuran’da Tin Süresinde adlı adınca zikredilen incire fazladan ve de özel bir değer biçer. Kadınlara sesleniyor, bu kürü kurallarına göre yaptıktan sonra merak etmeyin “ evelallah iki, üç, buradayım”

İncir kürünün akıl sağlığı bozulanları da selamete çıkarıp aklını cıncık gibi yaptığını öğreniyoruz Otacı İbrahim’den.

Tüh, sonrasında başka bir yerde eski karısının şikayetnamesine denk geldim (Radikal 5.12.2009). Aklım karıştı:

“Buradan Sağlık Bakanlığı’na sesleniyorum; bu adam doktor değil, kimyacı. Saraçoğlu’nun otları hangi hastalığa şifa oldu? Bu otlar nerede analiz ediliyor? Türk halkı otun peşine koştu. İbrahim Bey 3 yılda zengin oldu. Kazandığı parayı kumara yatırdı. 2-3 milyon dolar batırdı. Bir de insanlara ‘Bana haramla, yalanla gelmeyin’ diyor. Haramın ta kendisi olan kumarı oynuyor. O kim ki TRT’de arkasında Kuran okunuyor, gözlerime inanamadım. Şaka gibi…”

Yetmiyormuş gibi az önce Bülent Ersoy’un da danışmanlığını yaptığını öğrendim ya… Tutmayın…  Bana incir yetiştirin!   

Sahiden Saraçoğlu’na ne danışılır?