Yumurta ve İnsan Zekası

Star Haber'de Uğur Dündar'ın konuştuğu Prof. Dr. Birgün Sönmez yumurtanın itibarını iade etti! Sönmez hastalarına yıllarca yumurtayı yasaklamış, ama sonunda katıldığı bir kongrede söz konusu doğal besinin önemli bir zararının bulunmadığını öğrenmiş! Yumurtayı yasakladığı insanlardan özür diliyor! Ne çok ünlem işareti kullanmak zorundayım, ben de bunun için sizlerden özür diliyorum.

Prof. Dr. Birgün Sönmez Türkiye'de çok ünlü bir kalp cerrahı. Sözlerinin muhakkak bir hikmeti vardır. Zaten dikkat ederseniz ilk cümledeki tüm isimler ünlüdür, medyadır, medyatiktir. İşin aslı konuyla ilgili en önemli problemlerden biri de budur.

Tuhaf olan şudur ki, bundan yirmibeş yıl önce kanda yüksek kolesterol bulgularıyla başvuran hastalarına özellikle yumurta yemelerini öneren doktorlar biliyorum. Hem de istedikleri kadar. Dr. Birgün Sönmez'in yirmi beş yıl sonra ulaştığı noktada insanlara günde sadece bir yumurtayı artık yasaklamadığını koskoca bir kanalın ana haber bülteninde öğrendiklerinde acaba ne hissetmişlerdir?

Garip olan başka bir gerçek, Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Prof. Dr. Kenan Demirkol gibi ticari tıbba savaş açmış hekimler bu ülkede en az on yıldır doğru beslenme alışkanlıklarını öğretmek için mücadele veriyorlar. Söyledikleri bilimsel gerçeklerden biri de şudur: Kandaki kolesterolün yüksek olması tek başına tehlike değildir. Hatta iyi kolesterolün yüksekliği sevinilecek bir şeydir. Toplam kolesterol yükselişi olsa olsa bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterir. Asıl tehlike artmış insülin düzeyleri ve artmış insülin direncidir. Ve ayrıca, kanda kötü kolesterolü artıran şeyler, besin olarak alınan yiyecekler değildir, mesela yumurta değildir. Kolesterolü beden üretir. Bunu da en çok şekerden, karbonhidrattan, yani ekmekten, makarnadan, bisküviden üretir. Zararlı olan besinler bunlardır, kırmızı et, zeytinyağı, tereyağı değil, yumurta değil.

Konunun garip olan yanı söz konusu hekimler ve onlar gibi düşünenler pek çok araştırmaya dayanan bu gerçekleri sadece küçük muhalif medya organlarında değil, zaman zaman büyük medyada da dile getirirler. Lakin anlayan kim?

Her alanda aptalca önyargıların süregitmesinde daima ve sadece yönetenleri ve onların medyatik organlarını mı suçlamalıyız? Evet, onları da suçlamalıyız, hatta esas olarak onları suçlamalıyız. Bakın medyadaki reklamlara, yarıdan çoğu gıda reklamlarıdır. Para oradan geliyor, patron onlardır. Bu reklamı yapılan gıdaların da büyük çoğunluğu başlıbaşına zehir olan şekerli, unlu, karbonhidratlı gıdalardır. Bu durumda medyadan asla doğru beslenme mesajları beklemeyin, asla doğru uzmanların konuşmasını ummayın. Bir doğru mesaja karşın abartmasız en az on yanlış mesajı göze alın.

Ama Dr. Birgün Sönmez gibi arada sırada ve eksik çekinik doğru şeyler söyleyenler çıkarsa bunun toplumda doğru bir yönelime yol açmasını da asla beklemeyin. Ne kadar medyatik, ne kadar ünlü ve sevilir de olsalar, on tane Sönmez, on tane de Uğur Dündar gelse toplumdaki aptalca bilgisizliği, körcesine vurdumduymazlığı, andavalcasına önyargıları yıkamazlar.

İtiraf etmeliyim bir kez daha: İnsan zekasına hiç güvenmiyorum. Günde bir değil beş yumurta yeseler biraz düzelirler de, tam değil. Beslenme gibi hayli somut bir gerçeklikte değil mi ki tekrarlanan onca doğruya karşın yanlışta direniyorlar, daha soyut zekayı gerektiren toplumsal konularda pek fazla şeyler beklemeyin.

Yazdıklarımdan fazla bir şey anlamadıysanız ki, konuyla ilgili ilk kez böyle bir aykırı görüşle karşılaşmışsanız, size bir beslenme tarzından söz edebilirim: Taş Devri Beslenme İlkeleri. Bunun için beslenmebulteni.com adresinde çok ayrıntılı bilgiler bulabirsiniz.