Üç Çeşit Müslümanlık KAAN ARSLANOĞLU

İnsan soyu neden dine gereksinim duyar, dinden ne bekler? Psikoanalist Ian D. Suttie'ye göre (*) insanların büyük çoğunluğunun hayata yaklaşımı çocuksudur. Yaşamın katı gerçekleriyle baş edemeyen insan doğaüstü'ne, mucizelere bel bağlayarak ayakta kalabilir ancak. Dinler tarihi bu bakımdan toplumsal yaşam kadar eskidir.

Çağlar boyunca değişik toplumların dini kavrayışı temel iki farklılık gösterir. Anaerkil yaklaşım, babaerkil yaklaşım. Anaerkil toplumun dini, erişkinliğe adım atan bireyine şunu söyler: Artık çocuk değilsin, bir yetişkin haline geldin. Çocukça arzularından, kıskançlıklarından kurtul! Babaerkil dinler ise şöyle buyurur: Yetişkin gibisin ama hiçbir zaman çocukluktan kurtulamayacaksın. Arzuların, kıskançlıkların sürecek. Yapman gereken emirlere, büyüklerine katıksız itaattir.

Fakat babaerkil dinlerde hala anaerkil yönler devam eder. Suttie, Hıristiyanlıktan buna örnekler verir. Hoşgörü ve bağışlayıcılık dindeki anaerkil kalıntılardır. Dini bir hastalık gibi gören Freud'a karşı Suttie, onu hem bir zorunluluk, hem de tedavi gibi görür. Daima çocuksu kalacak insana teselli verecek, aynı zamanda onu terbiye edecek en güçlü manevi çıkış yolu. Bu noktada Marx'a yaklaşır.

Suttie'nin görüşlerini İslam için kendi bakış açımdan yorumlayacak olursam, değişik insan karakterlerine göre üç farklı Müslümanlık algılayışı bulunduğunu söyleyebilirim. Anaerkil toplum kalıntısı karakterler İslam'ı bir ana baba kucağı gibi görür. Din onlar için sığınılacak bir limandır, kötülüklerden uzak kalmanın, toplumu terbiyenin önemli bir aracıdır.

Babaerkil algılayış ise dinde ağırlıklı olarak yasaklar ve cezalar görür. Yasak ve cezaların egemenlik kurduğu yerde bunlardan alabildiğine yararlananlar da çıkar. Babaerkil toplumlar özünde eşitsiz toplumlardır. Dinsel emirlerin bir bölümü yoksulları kollarken, bir bölümü ezilenlere rağmen zenginleşmeyi yasaklamaz. O yüzden kendi zenginliklerini ötekilerin sefaleti üstünden sağlamak isteyen asalak sınıfların ortaya çıkışını önleyemez. Bir de üçüncü bir tür İslam anlayışı vardır. Ona pek nadir insanlar yaklaşabilir. Haksızlıkların toplumsal planda önlenemeyeceğini düşünerek bireysel olarak (ya da küçük gruplar halinde) tüm bu dünya hırslarının, çirkinliklerinin üstüne çıkmayı, onları aşmayı hedefleyenler.

Şimdi AKP'nin hangi Müslümanlığı temsil ettiğine siz karar verin. En tepesindekinden en alttakine dek büyük çoğunluğuyla oğulları, kızları, damatları, akrabalarıyla zenginleşme çılgınlığına kapılmış, bacak kadar çocuklarına spekülasyonu, hızlı ticareti öğreten bu Erdoğanlar, Güller, Unakıtanlar acaba hangi Müslümanlığa yakındır?

(*) The Origins of Love and Hate