Türkiye'de Kaç Sosyalist Var?

Türkiye’de sorulduğunda bir biçimde “sosyalist” olduğunu söyleyecek 1 milyona yakın insan yaşıyor. Büyük bölümü, o beyan ve kanılarında samimidir. Fakat sahici sosyalist? 200 bin mi? İnin inin. 100? Hayır! 50 bin? Eh! Kanımca bu bile iyimserlik sayılmalı.

Sahici sosyalistliğin evrensel ölçütü nedir? Şunları bilmek ve buna uygun davranmak: Ülkede ve dünyada temel sorunların sadece kesin çözümü değil, tek çözümü sosyalizmdir. Sosyalizm bir ütopya değil, bugünün acil meselesidir. Karşımıza çıkan gelişmelere daima, sosyalizm seçeneğini güçlendirip güçlendirmeyeceği ayıracıyla yaklaşmalıyız.

80 öncesi sosyalist hareketler büyük ölçüde bu çizgideydi. 12 Eylül’ün en büyük başarısı soldan sosyalizm perspektifini silmekmiş. Şimdinin sosyalistlerinin baskın çoğunluğu, bireysel veya grupsal olarak, sosyalizmi bugünün davası gibi görmüyor. Bu sözde gerçekçilikten çıkardıkları sonuç ise üzücüdür. Sosyalizm şu dönem için kurulamayacağına göre, sol adına kimler, hangi değer veya değersizliklerle çıkmışlarsa, birini seçip desteklemek. Bu desteğin sosyalizm seçeneğini güçlendirip güçlendirmeyeceği sorusunu ise ilerdeki bir tarihe kadar ertelemek.

Gelin başlıca“Önce Başkasını Kurtaralım” seçeneklerini gözden geçirelim:

ÖNCE SOSYAL DEMOKRASİYİ KURTARALIMCILAR: Ülkede gericilik almış başını giderken sosyalizmden bahsetmek çocukluktur. Bir sosyal demokrat parti (CHP) seçip, bari onu kurtaralım.

ÖNCE ATATÜRKÇÜLÜĞÜ KURTARALIMCILAR: Ülke ayaklarımızın altından kayıyor. Halk Atatürkçülükten bile soğutulurken, sosyalizm mi! Laikliği, bağımsızlığı kurtarmak için önce tüm Atatürkçülerle birleşelim.

ÖNCE KÜRTLERİ KURTARALIMCILAR: Sosyalist hareket bakın ne kadar güçsüz, ne varsa Kürtlerde var. Onlara destek olmak, sosyalizmimiz batsa da temel sosyalist görevimizdir. Solculuğun en önemli ölçütü budur. Onlar kurtulursa belki sıra bize de gelir.

SADECE BİZ KURTULALIMCILAR: (Solcu Kürtlerin önemli bir bölümü). “Önce kadınlar ve çocuklar kurtulsun” ilkesi artık eskidi. Yeni solculuk “Sadece Kürtler kurtulsun, nasıl ve kiminle kurtulursa kurtulsun!” Bunu kabul etmeyen ırkçıdır, faşisttir.

ÖNCE DEMOKRASİ KURTULSUNCULAR: Sosyalizm tatlı bir gelecek hayali ve hiç gerçekçi değil. Kiminle ve nasıl olursa olsun demokrasi gelsin gelmese de olur, şimdiki kurtulsun.

ÖNCE KENDİMİ KURTARALIMCILAR: Bireysel temelde düşünen, tüm üstteki grupların içine dağılmış, taban ve tepedeki en kalabalık, farklı bir kategorik grup.

Görüldüğü gibi, sosyalizm güncel seçenek değil, diyenler güncel seçenekte anlaşamıyorlar. Anlaşmaları ve iyi bir yere gelmeleri de mümkün değildir. Bunların sadece yarısı sosyalizmi savunsa, sosyalizm şu anda güçlü bir karşı seçenek haline gelir. Ama belki de kimsenin işine gelmeyen, asıl kaçınılan odur.

Şimdi baktığımızda ne yazık ki TKP, sosyalizm hedefini temel belirlemiş ve buna uygun tavır alan tek siyasi harekettir. Ne yazık ki diyorum, çünkü grupçuluktan nefret ediyorum ve bu gerçeği belirtmek zor geliyor. Ayrıca ne yazık ki diyorum, söz konusu tablo hiç iç açıcı değildir.

Ve ne yazık ki, 12 Eylülün ezik ve sinik solculuğu o kadar benimsenmiş ki ilerici kanatta, TKP sosyalizm hedefini başat hedef belirlediği için ulusalcı kurumlardan hiç destek alamıyor, liberal kesimce de milliyetçi olarak görülüyor.

Ne yazık ki, sosyalist seçeneği ısrarla savunmak, emperyalist ve gerici planlara karşı durmak TKP yakın çevresi içinde bile “acaba ulusalcı mı olduk?” sorularına, kaygılarına yol açabiliyor. Ve yine yakın dostlarımızdan bazıları bu çizgiye, Türkiye’deki katıksız tek sosyalist çizgi olduğu için değil, anti-emperyalist olduğu için sempati duyabiliyor.

Bir soru gelebilir: TKP madem katıksız tek sosyalist hareket, neden “Cumhuriyet tasfiye ediliyor!” “Felaketin eşiğindeyiz!” “Emperyalist açılımı desteklemeyiz!” gibi söylemler geliştiriyor? Böyle şeyler söylemek devleti ve statükoyu savunmak anlamına gelmiyor mu? TKP bunları söylüyor, çünkü sözü edilenler, Türkiye’de sosyalist solun göremediği çok yakıcı gerçeklerdir. Bunlar durum saptamalarıdır. Bu kötü gidişten tek kurtuluş yolunun sosyalizm olduğunu TKP sürekli yinelemektedir.

Cumhuriyet elden gidiyorsa, tasfiyeye karşı çıkan herkesle işbirliğine girilebilir mi? Sosyalizm hedefine yarayacaksa, krizin daha da ağırlaştığı bir durumda bence bu da yapılabilir. Fakat şimdi böyle bir şey hem yararsız (pek çok bakımdan), hem zararlı. Nitekim TKP, gerçek sol güçler dışında bir ittifak arayışına girmiyor. Hatta son seçim döneminde yaşandığı gibi bence gereksiz bir aşırılıkla AKP alternatiflerine de yükleniyor. TKP tasfiyecilerin, tasfiye edilenlerden çok daha gerici olduklarını vurguluyor.

Evet, küçük büyük her türlü talep, eğilim, açılıma karşı alınacak tutumda sosyalistler için tek ölçüt sosyalizm seçeneğini, gerçek tek ışıklı seçeneği güçlendirip güçlendirmeyeceğidir. Emperyalist metropollerin yapay ışıklı odalarında en ince ayrıntılarına dek planlanan projeler, büyük özgürlük projemizin kısmen bile yararına olamazlar, aksine bugünkü gibi onun altında oya oya bir şey bırakmazlar.

TKP’yi sosyalist seçeneği savunan tek parti olarak milliyetçi gösterebilen atmosferde, onun milliyetçi olmadığını savunmaya çalışmak… Sosyalizmin alfabesini yeni baştan anlatmaya zorlanmak… Bakar mısınız düştüğümüz duruma. Evren paşayı profesyonel başarısı için bir kez daha kutlamak gerekir.