Oray Eğin’de Yanılan Orhan Pamuk Testi

Oray Eğin, şahsımca geliştirilmiş ve geçerliliğinden emin olduğum bir testin, “Orhan Pamuk Testi”nin güvenilirliğini sarsmaktaydı birkaç yıldır.

Kendisindeki asi damar atışları, aniden gelişen bir tıkaçla nihayete erince, gazeteciliği de masaldaki kabak misali aslına dönüverdi. Sevindim, çünkü testimin sağlamlığı yeniden kanıtlandı. Üzüldüm, çünkü Eğin’in muhalefetini birden bire kaybetmesi, insanların belli bir yaşı geçtikten sonra da değişebileceğine dair zaten zayıflamış umutlarımı kırdı.

Peki nedir bu Orhan Pamuk Testi? Tek soruluk basit bir testtir. Ama son derece hassastır. Orhan Pamuk romancılığını seviyor musunuz, sevmiyor musunuz? Pamuk’un özel dehasını fark eden ve ona hayranlık duyan solcular, liberaller veya muhalif aydınlar, çok tipik bir kişilik yapısı gösterirler. Benden söylemesi, böylelerinin ipiyle kuyuya inmeyin. Siyasette, sanatta… Bu tiplerle dağ yürüyüşüne bile çıkmayın.

Çoklarının kabul ettiği gibi bence de Pamuk şapka çıkarılacak bir dehadır. Bunda en ufak bir istihza yok, emin olun.

Orhan Pamuk bir dehadır, çünkü kötü bir anadille kendini dünya çapında büyük romancı gibi kabul ettirebilmek az buz bir maharet değildir. Sıklıkla rastlanan sıra dışı dil hataları yüzüne vurulduğunda hiç mi hiç aldırmamak ve tüm bu “garabeturu” yandaş uzmanlarına “dilin yapısını isteyerek kırıyor” diye sundurabilmek, ciddi bir örgütsel yeteneği gerektirir. Türkiye’de sol, kendi hatalarını böylesine süsleyerek zenginlik gibi gösterebilseydi on kere devrim yapardı.

Pamuk bir dehadır, çünkü birçok kez başvurduğu, ayıplanması gereken intihalciliğini postmodernizmin “şirin” veya “derin” cinliklerine yükleyip daha da çok puan toplayan bir taktisyendir.

Pamuk stratejik bir dehadır, çünkü dünyada ve Türkiye’de gericilik namına ne varsa ilericilik, ilericilik adına ne varsa gericilikmiş gibi göstermesiyle uluslar arası kabul göreceğini ilk fark eden “aydınlarımızdandır”. Uzak görüşlülüğünü, yazınsal bayağılığın dünya çapında prim yaptığını fark edip romanının eksenine oturtarak taçlandıran ilk yazarımızdır.

İşte böyle bir Orhan Pamuk romancılığını sevenler özel bir kişiliktedir. Nasıl bir kişilik? Bunu Oray Eğin ve eski kankası yeni düşmanı, Serdar Turgut özelinde inceleyebiliriz. Serdar Turgut, Oray Eğin, Yiğit Bulut dedikse, sakın ha internete dalıp aralarındaki “kim daha önce, kim daha keskin döndü” tartışmasına kapılmayın temamız komik görünmekle birlikte, içtenlikle söylüyorum, gayet ciddidir.

Bu insanlara dikkat edin. “Değer”e değil, “başarı”ya hayrandırlar. Herhangi biri, eğer güçlüyse, kazanıyorsa, onlara göre başarılıdır, başarılı olan herkes de bir değer taşır. Üstelik asıl örnek alınması gereken değerleri onlar taşır. Hayran oldukları starları eleştirmekten de geri kalmazlar zaman zaman. Ama bunlar uluorta ilan ettikleri aşklarının cilveleridir. “Faydacı düşünürleri” revizyonist sayacak kadar sekter ve dogmatik Makyavelistlerdir.

Sınıfsal yaklaşımları mı? Elbette oligarşinin içinde olabilmek, onun bir parçası gibi hissedebilmek onlar açısından tarifsiz “değer” taşır. Oligarşinin merkezini de ABD ve New-York olarak görürler: Ortak özellikleridir. (Şehir yeğlemelerinden de tek soruluk ayrı bir hassas kişilik testi geliştirilebilir.) New-York’ta bulunun da, isterseniz güvenli pencerelerin ardından sokak keşlerini izleyin, hayal etmesi ayrı zevk, yazması bir başka haz, yaşaması nirvanadır. Öyle midir? Öyleyse niye buradadırlar hep?

Dünyayı baş aşağı görürler. Onlar için komik olan acılardır, trajediler… Pamuk’un kan donduran esprilerine, trafik kazasında doğranmış cesetlere, bombayla havaya uçan aydınlara gülerler. Onlara göre sosyalistler gericidir, katildir dünyayı kana boğanlar, Irak’ta iki yılda 12 bin kişi idam edenler ilericidir. Çünkü cellatların çok seçkin barları, mekanları, oralarda sohbet edecek entelektüelleri vardır. Seçtikleri ortamlar ruhlarını değme fantastik romandakinden daha esaslı değiştirir.

Komiktirler. Pamukları, Cohn-Benditleri, Obamaları ilerici sanırlar. Saftırlar. Devrimden, Marx’tan bahsedince solcu olunabileceğini düşünürler. Bu yalan dünyada saflıkları hesaba dönüşür, gülünçlükleri acıları katlar.

Aynaya her baktıklarında kendi ruhlarını görürler. Onlara yazılarını aynadaki suretleri yazdırır. Unutkandırlar, karanlıklarla bağlantılı suretlerin suflelerini bir göz açıp kapayana unuturlar, güzelliksiz kopyalar kaleme alırlar.

Niye yanıltmaya çalışmıştır peki Oray Eğin testimizi? Gazeteciliğe adımını atarken enfarktüse uğrayan süperegosunun yeniden kıpırdanışından mı, muhalefetin Bloody Mary tadındaki acılığından bir süre için keyif duyduğundan mı, yoksa çocukluğunda okuduğu “Martine” serisinden “Ayşegül Muhalif” bölümünün çok etkisinde kaldığından mı? Bilinmez. Önemi de bulunamaz.

Peki testin yanılma payı yok mu? Var. Ama Oray Eğin gibi parlak ve parlatılmış bireylerde çok zor. Mütevazı kişilikler arasında bir ölçüde rastlanır testin yanlış çıktığına. Muhtemelen başka kişilik özellikleri çok güçlüdür, durumu bir şekilde kurtarmaktadır.

Unutmadan eklemeli. Testin sağcılar arasında bir geçerliliği bulunmaz. Hem sağcı olup hem Pamuk sevmek herhalde katlanılmaz bir şeydir fakat sağcılarda zaten değer sistemleri, dünyaya bakış ölçüleri çok farklıdır. Muhafazakar sağcılar Pamuk’a karşı doğuştan aşılıdırlar.

Yandaş medyanın halini zaten biliyorsunuz. Ne ki “merkez” medyada ne tür kişilikler köşe başlarında, umarım bir fikir edinmişsinizdir. Otuz yıl, kırk yıl ülkeyi muz çiftliğine çeviren, sonra da başka bir büyük gücün iktidarı altında, o baskı altında ibretlik deformasyonlar gösteren lunapark aynası suretler… İşte böyle tiplerdir.

Teşekkürler sayın Pamuk. Hiç değilse bir faydanız dokunuyor.