Futbol: Bir Aşağılaştırıcı

Futbol için kitlelerin afyonu denir. Düzeltmek doğrudur: Futbol kitlelerin kokainidir. Afyon tatlı bir huzur verir, uyutur, uyuşturur. Kokainse canlandırır, kışkırtır. Kişinin içindeki kötücül yönleri iyice ortaya çıkarır. Acımasızlık, vicdansızlık, saldırganlık... her ne varsa.

Fenerbahçe-Beşiktaş maçının hakemi Bünyamin Gezer'in futbolu ince ince doğradığı söyleniyor. Başka bir görüşse "Bunlar komplo teorileridir, hiç değilse futbolda kurtulalım şu hastalıklı bakıştan" diye hakemi savunuyor. Doğrusu, ben de "komplo" kuramcılarındanım. Yaşam bütünüyle doğaya ve ahlaka karşı bir komploya dönüştü. Bir şeylerin düzgün gittiğini savlayanlardır artık gerçek komplo kuramcıları. İşin ilginç yanı, pek çok alanda tertip, düşman, gizli niyetler, güç ve iktidar vicdansızlığı gören nice kafalar bir tek futbolda sistemin güzel gittiğini düşünmekte. Akıl dışı bir savunma mekanizması. Ahlakı sıfırlayan bir mantık yürütme yolu. Her şey kirliyken, bu denli büyük bir endüstride, futbolda neden temizlik olsun! Bereket futbolu ince ince doğrama becerisi gösterenlerin yanı sıra Galatasaray-Hacettepe maçının hakemi Süleyman Abay gibi oyuna satırla saldıranlar da çıkıyor. O zaman bazı şeyler daha çok soru işareti bırakıyor.

Ancak ortada mebzul miktarda bulunan soru işaretlerinin kafalarda bir düşünceye yol açması için arı bilinçler gerekiyor. Nerede? Türkiye'de gerçekten temiz toplum isteyen, kendisi de temiz yaşayan kaç insan var? Takımlar arasında çok büyük bütçe farklılıkları göze çarpıyor. Ama futbolun adaletsizliği bununla yetinemiyor. Medyanın şişirmesi de gerek. Federasyon, hakem yardımı da şart ki, iş garantiye bağlansın. Futbol tüm ülkelerde spor ruhuna aykırı dış karışanlar nedeniyle nazikçe doğranıyor da, bizimki gibi kirliğin zirve yaptığı memleketlerde hassaslığa hiç gereksinim duyulmuyor.

Türkiye'de futbol, elli milyonun üstünde futbol taraftarının dörtte üçünü oluşturan Fenerlilerin ve Cimbomluların sadist içgüdülerini tatmin eden bir araçtır sadece. Ötekilerse mazoşist figuranlar. Hiç mecazi veya abartmalı değil. Ezilmekten ve üstlerinde oyun oynanmasından zevk alanların oluşturduğu başka tür bir sapkın gruptadır geriye kalanlar. (Ben de oradayım.)

Sabahtan akşama dek futbol konuşan beyinsiz, vicdansız kalabalıklar. Ne kadar sevsek de futbolu, biz sosyalist futbolseverlerin yeri o lağım çukuru olmamalı. Yalaş bulaş muhabbetleriyle (muhabbetlerimizle) caka satmalarına (satmamıza) birileri dur demeli. Demeliyiz. Bu iğrenç rezilliği ahlaki meşruluk alanından çıkarmalıyız.

Futbol oynayabiliriz, onda hiç sakınca yok, pek de faydalı. Lakin futbol taraftarlığı?! Yine de seyircilik veya taraftarlıktan kendimiz alamıyorsak, hiç değilse gerçeği unutmamalıyız. Burada utanmamız gereken, yoz toplumu ve bizleri daha da batağa çeken bir şeylerin döndüğünü aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu oyunun kuralları bulunduğunu, en önemli kuralınsa eşitsizlik olduğunu her an hatırlamalıyız.

Tıpkı Hacettepeli futbolcular gibi. Aslında söylenenlerin, yazılanların ötesinde futbolcuların büyük çoğunluğu efendi insanlardır. Hacettepeli oyuncuların bilgece olgunluğu her alanda herkese örnek gösterilmeli.