Dersim 1937 ve Perperık-a Söe

1937’de Dersim’de neler oldu? Seyit Rıza önderliğinde Alevi Zazalar neden isyan etti? İsyan nasıl bastırıldı? Sonrasında neler yaşandı?

Konuya ilgi duyan herkes bir şeyler okumuş veya duymuştur şimdiye dek. Kimi ağırlıklı olarak Kemalist veya devletçi kaynaklardan, kimi ayrılıkçı Kürt kaynaklarından, kimi sosyalist çevrelerden. Elbette herkes kendi gözünden olayı farklı görmüş ve değerlendirmiştir.

Okumayı yeni bitirdiğim kitap, bir roman, tüm olayları veya yansımalarını, yaşanan belli bir kesiti, küçük bir kız çocuğunun gözünden anlatıyor: Gece Kelebeği (Perperık-a Söe)

Yazarı Haydar Karataş kitabın künyesinden öğrendiğime göre 1973 doğumlu. Altı yaşından sonra Türkçe öğrenmiş, ana dili Zazaca. 1992’den sonra 10 yıldan fazla süre hapis yatmış. Şimdi yurtdışında yaşıyor.

Beni hayrete düşüren kitabın kendisiyle birlikte yazarın yaşam öyküsü. Bu derece mükemmel bir Türkçe nasıl olabilir? Anlatımıyla, diliyle, kurgusuyla roman bir harika. Son Ahmet Şık’ın başına gelenlerin ardından şaka da olsa insan sormadan edemiyor kendine: Karataş bunu tek başına mı yazmış? İlk kitabım çıktığında bana da o dönemin iyi bilinen örgütçü alışkanlıklarıyla sormuştu bir dost: “Bunu sen mi yazdın, yoksa bir komite olarak mı yazdınız?”

Bir dram, aslında trajedi demek gerek, bu kadar güzel ve bu kadar dürüst anlatılır. Dürüstlüğü ve yansızlığı benim ilk okumadan sonra edindiğim izlenim. Farklı düşünenler çıkabilecektir. Fikirlere, eleştirilere açığım. Ama yazınsal ustalığı edebiyat namına içtenlikle sevindirici.

Anlatılanlarsa… Edebiyata hevesiniz azsa, bir çocuk gözünden, yaşananlar nelermiş, hiç değilse öğrenmek için okuyun derim ben.

1937 Dersim’i bir toplumsal laboratuar. Kemalizm’in iflasının geniş ölçekte ilk kanıtlandığı alan. Öyle bir laboratuar ki, dört koldan birçok güç, adeta o halk karşıdevrimci olsun, insan düşmanı olsun diye her türlü zulmü uygulamışlar. Ne ki o topluluk ne insan düşmanı haline getirilebilmiş, ne ilericilik düşmanı… Tunceli ve Tunceli kökenliler hala solcu, hala ilerici.

Değerli dostlar, bu yazıyı aslında soLküLtür için hazırlamıştım, soL’a gönderdim. Oradaki yazım “Tayyip Erdoğan’ın dostları: Tatlıses, Berlusconi, Bush” başlıklı yazımla yer değiştirsin istedim. Aynı makalede Ece Temelkuran’ın önceki haftaki çok güzel yazısı “Metris’teki Arkadaşlarım Nedim ve Ahmet İçin: Vakit Geldi”ye küçük bir eleştiri de var.

Yer değişikliğinin amacı da küçük bir hatırlatma. Evet, soLküLtür diye bir yayınımız da mevcut, soL’dan bir parmak hareketiyle ulaşabileceğiniz ayrı bir sayfa. Ne var ki oradaki yazı ve haberlerden soL’da bağlantı verdiklerimize çok giriş yapılıyor, verilmeyenlere görece hayli az giriş geliyor. Anımsatırım ki sanat ve kültür ağırlıklı olsalar da soLküLtür’de de ara sıra ilginizi çekebilecek ve önemli göreceğiniz başlıklar bulunmakta!

Son söz olarak ne demeli? Gece kelebeklerini hiç aklınızdan çıkarmayın.