Yeni devlet işçi devleti olacak

Devlet sınıfsal bir gerçeklik.

Günümüzde en önemli sorun bunun görülememesi. Tarafsız bir yapı olarak algılanması.

AKP icraatlarıyla bu yanılsamayı belli derecede dağıtmış, devletin bir görüşe, bir tarafa ne derecede angaje olabileceğini göstermiş olsa bile sorun bir yanıyla devam ediyor. Devletin taraflılığının sınıfsal kimlik taşıdığı görülemiyor.

*****

Burjuva devlet yapısı İngiltere’de 17. yüzyılda şekillenmeye başladı, ama Fransız devrimiyle birlikte bu gelişme feodalitenin kökünü tamamen kazıyarak kesinlik kazandı.

Her yeni devlet bir sınıf tarafından, yine sınıf karakterli eskisinin yıkılması suretiyle kurulur.

Devlet mücadelesi aslında mülkiyetin kimde olacağına ilişkin sınıflar mücadelesidir.

Tarafsız devlet yoktur. Devlet bir sınıfın mülkiyete el koymak için kullandığı aygıttır.

*****

Bizde burjuva devletini 1923 Cumhuriyeti kurdu. Bu gecikmiş bir burjuva devrimiydi. Bağımsızlık savaşı emperyalizmin askeri gücünü Anadolu’dan çıkarmak ve milli bir devlet kurmak üzere verildi.

Kurtuluş savaşı ve bağımsızlık mülkiyetin yerli burjuvaziye teslim edilmesi anlamına geliyordu.

O zamandan beri yöneten burjuvazidir, devlet burjuvazinin hizmetindedir, mülkiyet burjuvazidedir.

*****

Bugün AKP’nin kurmak istediği gerici rejime itiraz eden milyonların dikkate almak, anlamak istemediği nokta işte budur.

Burada kafa karışıklığı yaratan unsur; burjuva devletinin saltanat ve hilafeti ortadan kaldırmış olması ve laik yönelimidir. AKP’nin bu atılımlara karşı çıkan gericiliği, 1923 Cumhuriyeti’nin sınıfsal karakteri konusunda AKP karşıtlarının gözünü kör ediyor.

Cumhuriyet devleti yaptıklarıyla Osmanlı feodalitesine karşı ileride, ama yine aynı yapısı nedeniyle dönemin Sovyet işçi devletine göre gerideydi.

İlericiliği, gericiliği belirleyen kriter devletin hangi sınıfın elinde olduğudur. Gerisi boştur ve burjuvazi her kılığa girer.

Siyasal tercihleri belirleyen iktisadi özdür.

*****

AKP de sınıfsal bir parti. İzlediği politikalar, işbirlikçiliği ve dinci gericiliği; yöneticilerinin kişisel özellikleriyle alakalı değil. Tersine yöneticilerinin ve siyasal çizgisinin kimliği AKP’nin üzerine oturduğu sınıfsal zeminden, hizmet ettiği sınıftan ve o sınıfın tarihsel gereksinim ve çıkarlarından kaynaklanıyor.

*****

Düşen kar oranları burjuvaziyi ve tekelleri işçi sınıfını en derin, en arsız, en gözü kara biçimde sömürmek zorunda bırakıyor.

Kar oranlarının düşmesi sömürünün daha mutedil formlarda sürdürülebilmesini olanaksız kılıyor.

Burjuvazinin finansal saldırganlığı, kendisini, siyasal alanı buna uygun biçimde diktatörce düzenleyecek siyasal aktörü bulmaya mecbur bırakıyor.

Sendikaların dağıtılması, grevlerin yasaklanması, siyasal terör, işçi sınıfının bastırılması, dinin ve milliyetçiliğin pompalanması, hepsi bu sınıfsal zorunlulukların gereğidir.

Türkiye’de AKP bütün bu gereksinimleri karşılayan ve yerine yenisi bulunamadığı için de kimi akılsızlıklarına rağmen tahammül gösterilmek zorunda olunan yapıdır, halen.

*****

AKP burjuvazinin, uluslar arası tekellerin işini görüyor. İşi içinde dinci gericilik de mevcut.

Laikliği kazanmak için o nedenle AKP’yi iktidardan indirmek yetmiyor, işçi sınıfının iktidarını kurmak gerekiyor.

*****

AKP burjuvazinin en gerici kesim ve emellerinin partisi ise, kurulacak devletin yeni olabilmesi, üzerinde burjuvazinin tahakküm kurmuş bulunduğu işçi sınıfının devleti olmasına bağlıdır.

AKP’nin kurmaya çalıştığı devlet yeni değil, tekelci sermayenin diktasıdır. Bu yapı yine burjuvazinin hakimiyetinde olacak bir siyasi aygıtla geriletemez, çözülemez.

*****

Somut olarak ne mi? Şu: Yeni olacaksa sömürü olmayacak. Herkes üretime katılacak. Artı ürünün paylaşılmasındaki ölçüt emek olacak. Ama bütün bunlar için öncelikle sanayi, tarım, doğal kaynaklar, telekomünikasyon, ulaşım, barınma, sağlık, eğitim kamulaştırılacak.

Malum burjuvazi iktidarda ise, yani üretim araçlarının sahibi durumundaysa, eşitliğe ve adalete imkan tanımaz.

Yenisi adil, eşit, laik, yani işçinin olmak zorunda.