Türban Bizi de mi Kapattı?

Ara ara gelen depressif ataklara “kapanmak” da denir.

* * *

Hükümet ve YÖK türban üzerinden üniversiteye yeni bir saldırı mı başlattı, bilinmez. Ancak geçen hafta 9 Eylül ve Akdeniz Üniversitelerinde türban vesilesiyle öğretim üyelerine yeni bir soruşturma dalgası başlatıldı.

Başka üniversitelerde de var mı haberdar değilim.

Bu seneki ilk dalga Akdeniz Üniversitesi'ndeydi. Geçen öğretim yılında türbanlı öğrencileri derslere girmemeleri konusunda uyaran, tutanak tutan öğretim üyelerine Eylül ayında BİMER'e yapılan şikayetler üzerinden topluca soruşturma başlatılmış ve yaptırımsız sonuçlanmıştı.

Geçen haftaki soruşturmaların gerekçeleri ise değişik: YÖK başkanının Ağustos 2010 tarihinde İstanbul Üniversitesi'ne gönderdiği yazıda belirttiği üzere (ki bu yazının yürütmesi TÜMÖD'ün açtığı bir davayla Danıştay tarafından Eylül 2010 tarihinde durduruldu) türbanla derslere giren öğrenciler hakkında tutanak tutan öğretim üyelerine “neden tutanak tuttunuz?” gerekçesi de var… Öğrencileri türban konusunda uyaran öğretim üyelerinin, öğrencilerini tehdit ettikleri gerekçesi de…

Neresinden bakılırsa bakılsın yapılan tamamen hukuksuzdur.

Çünkü ortada Danıştay'ın, Anayasa Mahkemesi'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararlar vardır. Öte yandan Akdeniz Üniversite'nde olduğu gibi öğrencilerin üniversite içindeki her türlü mekana devlet memurları kıyafetiyle girmelerini zorunlu tutan 2006 tarihli bir Senato kararı da.
Ancak hiçbir hukuk AKP'yi bağlamamaktadır ve AKP hızla kendi hukukunu yaratmakta, yetişemediği noktada ise fiili durum yaratmaktadır.

Türban konusunda tercih edilen strateji de fiili durum yaratılması yönünde olmuştur. Eğer bu da yetmezse farklı yandaş çevrelerin tehditleri devreye sokulmaktadır.

Örneğin Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği'nin öğretim üyelerine açılan soruşturmalar nedeniyle yaptığı basın açıklamasının hemen sonrasında türbana karşı tutumlarıyla bilinen öğretim üyelerinin isimleri Yeni Akit gazetesinde yayımlanmış ve hemen ertesi gün Üniversite kapısı önünde türbana özgürlük açıklaması yapan çarşaflı grup Rektör tarafından kabul edilmişti.

* * *

Soruşturmaların, vb gösterdiği gibi AKP bu konuda çok hassas. Karşı herhangi bir sesin çıkmasına izin vermek istemiyor.

Nedenini çok yazdım: Özgürlük kavramının postmodern bir bakışla iğdiş edilmesi AKP'nin sola ve özgürlüklerin gerçek anlamına yönelik genel saldırısı açısından hayati önem taşıyordu.

Türban bu ideolojik deformasyonun gerçekleştirilmesinde vazgeçilmez noktadaydı. Gencecik kızlar üzerinden eşitlik ve özgürlük kavramlarında ideolojik üstünlüğü ele geçirmenin zeminini yarattılar.

Öte yandan üniversitenin dini kurallar referansıyla etkilenmesi AKP'nin yerleşik bir kurumu daha ele geçirmesi açısından önemliydi.

Yine hep söylediğim gibi üniversitede bunun arkası gelecek, eğitim programlarının içeriğine el atılmaya başlanacak, dersleri sol perspektifle anlatmak engellenmeye çalışılacaktır.

* * *

Hal böyle iken üniversite derneklerinin son bir yıldır türban konusunu neredeyse tamamen görmezden gelmeleri ilginçtir ve neden böyledir? Üstelik bu sahipsizliğe rağmen hiç de azımsanmayacak sayıdaki öğretim üyesinin kendilerince bir şey yapmakta olduklarının yeniden açığa çıktığı bu ortamda neden böyledir?

İşin içinde olan birisi olarak birkaç gerekçeyi saptadığımı söyleyebilirim:

1- Türban gerçekten de özgürlük alanı içinde görülebilmektedir.

2- Türban yasağı üzerinden kız öğrencilerin giyimlerine sınırlama getirilmesini savunmanın cins ayrımcısı bir tutum olduğu söylenebilmektedir.

3- Başıma bir şey gelir diye korkulabilmektedir.

4- Türban gerici, siyasal bir simge olarak görülmekle birlikte siyasal İslam ve O'nun tahakküm yaratmaya yönelik operasyonunda türbanı yasaklamaya odaklanmanın işe yaramaz olduğu iddia edilerek, ikna yönteminin kullanılması gerektiği savunulabilmektedir.

5- Türbana odaklı bir mücadele tarzının, içinde bulunduğumuz ve özellikle de Haziran 2011 seçimlerinden sonra yeniden şekillenen koşullarda, kitleselleşme, tutunma şansının bulunmadığı belirtilmektedir.

* * *

Yazı fazlasıyla uzadı.

İlk üç gerekçeyle hiç uğraşmıyorum. Son iki gerekçe ise dikkate alınması ve tartışılması gereken niteliktedir:

Bir kere türbanı her ne gerekçe ile olursa olsun görmezden gelmek, 18. yüzyıldan beri süregelen aydınlanma mücadelesinin somut uğrak noktası olan hukuksal kazanımları yok saymak demektir.

Hukuksal düzenlemeler bizden yana iken (ki bu ceberut devletin ya da Kemalist Cumhuriyet'in hukuku değil, 1789'un, aydınlanmanın hukukudur), hukuku (türbanlılar hakkında tutanak tutmak, soruşturma kanallarını işletmeye çalışmak, görevlerini yapmayan yöneticiler hakkında suç duyurusunda bulunmak gibi yollar) kullanmamakta ısrar etmenin anlaşılabilmesi olanağı yoktur. Bu noktada görev özellikle derneklere düşmektedir.

Hukuk zeminini kullanmayıp, soruşturma açıldıktan sonra basın açıklamasıyla yetinmenin, ilerici mücadeleyle ne kadar bağdaştığı sorgulamalıdır.
Hükümet türbanda fiili durum yaratmıştır. Fili duruma karşı fiilen mücadele gerekir. Hukuken türbanla üniversiteye girmek olanaksız ise fiilen bunu sağlamaya yönelik çaba gösterilmelidir.

Öte yandan türbanı gericilikle mücadelede dayanak olarak kullanılacak bir zemin olarak görmemek, gericilikle üniversitede nasıl mücadele edileceği noktasını da dayanaksız bırakmakta, karşı tarafın saldırı noktasını dikkate almayan stratejisizlik yaratmaktadır.

Ve son olarak, türban odaklı bir mücadelenin ya da genel olarak Cumhuriyet'in Kazanımlarına odaklanmanın, toplumsallaşma olanağının bulunmadığını ileri sürmek, gelişmiş üniversitelerdeki dağınık ve desteksiz karşı duruşu açıklayamamaktadır.

İşçi sınıfı içinde yürütülecek mücadelede dini temaların yerinin (neredeyse) olmayacağı açıktır. Ancak üniversitenin ayrı bir mekan olduğu, eğitim programlarının içeriğinin yeniden belirlenmesinden tutun da, üniversite içlerine cami yapılmasına, kızların türbana sokulması için özel bir çaba harcanmasına, üniversite açılışlarının Kur-an'la yapılmasına kadar bir dizi gerici operasyondan da zaten anlaşılmaktadır.

Türbanla mücadele gericiliğin özgürlük söylemli propagandasının üzerindeki örtünün de açılmasını sağlayacaktır.