Sosyalizm: Tek gerçekçi, acil ve insani seçenek

Artı değer sömürüsü kapitalizmin özünü oluşturuyor.

Sömürü işçi sınıfını yoksun ve yoksul bırakıyor, hem aşırı çalışmaya hem işsizliğe mahkum ediyor.

*****

Ama artık bir sorun daha var: Teknolojinin emek verimliliğini ve buna bağlı sömürü derecesini artırıcı etkisinin bir sınırı bulunuyor.

Bu nedenle sanayi patronları işçinin üzerindeki mutlak sömürü mekanizmalarını (çalışma saatlerinin uzatılması, iş temposunun artırılması gibi) daha çok kullanmak zorundalar. 19. yüzyıl kapitalizmine geri dönülüyor.

Ayrıca, yine aynı nedenle patronlar para kazanmak için artık mali, spekülatif alanlara kayıyorlar. Kapitalizm kumarhaneleşiyor.

Teknolojiye yapılan yatırım bir yandan da işsizliği artırıyor, bu da toplam talebi düşürüyor. Sanayi sektörünü burjuvazi açısından cezp edici olmaktan çıkaran bir faktör bu.

*****

Açık konuşalım, herkes kabul etmeli: Böyle bir sistemin geleceği yoktur. Kapitalist üretim ilişkileri içinde çözüm arayışları, kapitalizmle birlikte çökmeye mahkumdur.

En somut kanıt şu: 2008 krizi sonrasında emperyalist merkez bankaları piyasaya tam 15 trilyon dolar para pompaladılar, amaç güya yatırımı teşvik etmekti. Ama bu strateji istihdamı artırmaya, işsizliği azaltmaya değil, yalnızca borsaların uçmasına hizmet etti. Krizi yaratan faktör kapitalizmin ileri derecede malileşmiş olmasıydı, krize çözüm diye kullanılan ekonomik politika malileşmenin boyutlarını artırmaya hizmet etti. Mali oligarşi kazandı, toplumsal eşitsizlikler arttı.

Kapitalizm insani nedenlerle değil, o zaten öyleydi, burjuvazi açısından da yolu tüketmiştir.

Bu saptama düzenin kendiliğinden yıkılacağını, burjuvazinin para kazanamayacağını, durumu idare edemeyeceğini ifade etmiyor, ama, kapitalizmin durgunluk-kriz sarmalından çıkışının olmadığını, sosyal devletin yeniden inşa edilemeyeceğini, bu nedenlerle emperyalist sistemdeki hegemonya krizinin, buna bağlı olarak siyasal-askeri krizlerin, savaşların süreklileşeceğini, insanlığın bu düzen içinde kafasını dinleyecek bir an bile bulamayacağını tespit ediyor.

*****

Tıkanıklık şöyle çözülür:

Paylaşım, üretimde kullanılan emek gücü kriteriyle adil biçimde yeniden düzenlenmeli.

Bu tercih hem emekçilerin refahını artırır hem de ortak ihtiyaçlarımız (sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, barınma, iletişim, ulaşım, dinlenme)için kaynak sağlar.

Bununla birlikte zorunlu çalışma süresi kısaltılmalı, en fazla dört saat düzeyine indirilmeli, bu şekilde işsizliğe son verilmeli, yaşam çok yönlüleştirilmeli, insana kendisini geliştirme olanağı verilmeli.

Sosyalizm denilen şey toplumsal anlamda bu kadar sıradan ve insani bir sistemdir.

Aslında sosyalizm bütün emekçilerin beklentisidir, sosyalizm aynı zamanda üretimi, yani insanlığın geleceğini kurtaracak tek sistemdir.

Eski sosyalist coğrafyada halkın önemli kısmının sosyalizm dönemini özlemle anması, sosyalist liderlerin yeniden giderek artan derecede popülerlik kazanması da bundan.

*****

Ama çok önemli bir sorun var:

Sosyalizm adalet önerdiği için, üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf, burjuvazi, karşı çıkıyor.

Söylediğimiz bu çok basit ve insani projenin emekçileri ikna etme potansiyeli çok yüksek olduğu için en gerici yöntemlerle saldırıya geçiyor.

En sıradan hakları koruyabilmek için bile bu nedenle şiddetli bir sınıf mücadelesi vermemiz gerekiyor.

Basitlik ve insanilik burada anahtar kavramlar.

*****

Burjuvazinin bir derdi de emekçiler için bu denli çekici olan sosyalist alternatifi karalamak, işçi sınıfının önüne sınıfsal çıkarlarını görmesini engelleyecek kafa karıştırıcı hedefler koymak.

İşçiye patronla uyum içinde yaşamasının, ulusal çıkarlarının, dini kuralların peşinde koşmasının salık verilmesi hep bundan.

O halde görev sınıf bilincini yeniden inşa etmek, yalnızca burjuvaziyle değil, sınıfın kafasını karıştıran sosyal demokrat, etnik, özerklikçi, “sol” yapılarla da savaşmak.