Şortla gezebilmek için ÖRGÜTLEN

AKP saldırgan bir politika izliyor. Ötesinde kendi tabanını da saldırması için örgütlüyor. Laiklikten, kamuculuktan, grevden, kadının sokakta görünmesinden memnun değil.

Bu saldırı politikasına karşı, kimi sivil direniş yöntemlerinin kullanıldığı görülüyor. Örneğin bazı yurttaşlar inisiyatif alarak herkesi şortla toplanmaya çağırabiliyor. Bunların zaman zaman kitleselleşme ve sonuç alma ihtimali de bulunuyor.

Ancak yetmiyor. Bu nedenle sık sık örgütlenmeye vurgu yapıyoruz.

Örgütlenmek, tepkiyi, mücadeleyi örgütlü vermek birkaç bakımdan çok önemli:

1-Koordinasyon için örgütlen

AKP’nin saldırı doğrultusu çok net ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sorunlar her yerde ortak. AKP laikliği yok etmek ve toplumu İslami normlara göre şekillendirmek bakımından üzerinde ayrıntılı çalıştığı bir şablona sahip.

Bütün okullarda en az bir tane imam sınıfı açılacak, her okulda bir tane mescit hizmete sokulacak, Osmanlı yüceltilecek, evrimle ilgili dersler kaldırılacak, okullar duayla açılacak…

Bu saldırıya her adımında karşı durmak gerekiyor. Ancak strateji nasıl belirlenecek ? Her okulda bir tane imam sınıfı açılırken bunu akla, toplumun birlikte yaşama yeteneğine saldırı olarak değerlendirenlerin yol haritası ne olacak ? Gelişmelerden rahatsızlık duyan, ancak tek başına bir şey söyleme gücünü kendisinde bulamayan, ne yapılabileceği konusunda akıl yürütemeyen bir büyük çoğunluğa ne denilecek, yalnızlardan bir toplam nasıl oluşturulacak ?

İletişim becerilerimiz ne denli yüksek olursa olsun, ne kadar yüksek derecede cesaretli olursak olalım tek başımıza bu işin altından kalkamayız. Mutlaka örgütlenmek, bir araya gelmek, en azından ulusal ölçekte bir örgüt olmak zorundayız.

2-Dayanışma için örgütlen

AKP’nin saldırısı yok etme hedefine kilitlenmiş durumda. Ortada herhangi bir yargı ve/veya soruşturma sonucu olmaksızın on binlerce insan işten çıkarıldı, açığa alındı. AKP muhaliflerinin tamamını ekarte etmek istiyor. FETÖ bahane.

Bu ortamda solun dayanışma ilişkilerini yaygınlaştırması, kurumsallaştırması şart.  Hiç kimse tek başına görevden alma, işten atılma, tutukluluk koşullarına uzun süre dayanamaz.

3-İnsani bir rejimin savunulabilmesi için örgütlen

En önemli nokta bu.

Yaşam tarzımıza karışılmasın, eğitim bilimsel içerikli olsun, din siyaset haline gelmesin, belli bir inanç sistemi dayatılmasın, insanlar hak ettikleri ücreti alabilsinler, iş güvencesi olsun…

Çok temel şeyler isteniyor. Ve artık salt bunun için hükümetin şiddetine maruz kalınıyor. Önlem alınmadığında durumun kötüleşeceğini herkes biliyor. Suriye’ye benzeyeceğiz korkusu yaygın.

Ancak, şu soruda düğümlenen çok önemli bir sorun var: Bu temel taleplerin hayat bulabilmesi için siyasi rejimi nasıl şekillendirmek gerekir ?

Laiklik boşlukta duran, her siyasi ortamda karşılık bulabilecek bir kavram değil. Hayata geçebilmesinin maddi koşulları mevcut: Cemaat ve tarikatlar kapatılmalı, onların belinin kırılması için toprak reformu yapılmalı, işçiyi gerici ideolojilerle kontrol etmeyi hedefleyen sömürücü sınıfın varlığına son verilmeli.

AKP kendisine çok net bir rejim doğrultusu benimsemiş durumda. İslami bir düzen kurmaya çalışıyor. Yol göstericisi Kuran ve Dünya Bankası’nın belirlediği iktisadi kurallar.

Laikliği savunanların doğrultusu ne ? Yalnızca “okulumuzda imam sınıfı istemiyoruz” demekle olmaz. İmam hatip gericiliğine son verecek siyasal rejim nedir ? Toprak reformu, sanayideki kamulaştırma için nasıl bir düzen kurmalıyız ?

Aydınlanmacı tepkilerin en büyük zaafı doğrultudaki belirsizlik. İdeolojik dağınıklık pratik dağınıklığı da koşulluyor.

Taleplerimizi içinde nefes alabilecekleri ve ortak yaşam tarzımızı ifade edecek genel bir bağlama yerleştirmeliyiz.

Bu nedenle sosyalist Türkiye yolunda ısrar ediyoruz. Bu noktada ortak bir akıl, doğrultu sağlayabilmek için örgütlenmek gerekir diyoruz.