Rusya bu izdivacı daha ne kadar sürdürür ?

Bu soruyu sormakta haklıyız. AKP’nin yönetememe hali o kadar belirgin ki.

Moskova’da Rusya ve İran ile imzaladıkları ortak deklarasyonla Suriye konusunda ettikleri lafların tamamını yalayıp yutmuş oldular.

Daha birkaç ay önce Esad’ı devirmekten söz ediyorlardı, siyasi çözüme ve terörle mücadeleye çark ettiler.

Geçtiğimiz Haziran ayında, Erdoğan “El Nusra da DAİŞ’e karşı çok ciddi mücadele veriyor ona neden terör örgütü diyorsunuz ?” itirazında bulunuyordu, Nusra’yı da IŞİD’ın yanında tasnif etmek zorunda kaldılar.

Çok uzun zamandır Esad’ı devirmek amacıyla, Nusra vb örgütler üzerinden vekalet savaşı yürütüyorlardı. Şimdi, Rusya’nın cihatçıları Halep’ten tahliye etme yönünde verdiği görevi yerine getiriyorlar. ABD şu anda olan bitene uzak gibi görünse de bu gelişmelerde onayı var.

AKP’nin Suriye rüyası kabusla sona erdi. Moskova’da imzalanan deklarasyon bu fiili durumun yazılı hale getirilmesidir.

Putin’in baskısıyla Suriye’de yüklenilen ikinci görev Cerablus’un kontrol altına alınması ve IŞİD’in sınır geçişlerinin durdurulmasıydı. Bu da yerine getirilmiştir. Bu iş Halep’in güven altına alınmasının koşuluydu. Rusya adım adım ilerlemektedir.

****

Rusya ile AKP arasındaki izdivaçta belirleyici olan Putin’dir. Putin’in kararlarını belirleyici olan ise Suriye’deki konumlanışlar. Ancak, Rus büyükelçinin öldürülmesi dikkate alınması gereken son değişken olarak devreye girmiştir.

Türkiye öyle bir hale geldi ki suikastın sorumlusu herkes olabilir. Bu konudaki en boş tahmin AKP’ninkidir. O FETÖ diye ilk saniyeden beri çırpınırken, Rusya buna hiç itibar etmemektedir. Öyle ki Putin AKP güvenlik teşkilatına güvenmediği için olay yeri incelemesini bile kendi ekibine yaptırmıştır.

Katil mutlaka gözü dönmüş bir cihatçıdır. Arkasında bir istihbaratın bulunma ihtimali şüphesiz vardır. Ancak, suikastçının Erdoğan’ın korumalığını da üstlenmiş olması gerçeğinin de bir kez daha gösterdiği üzere, artık her tür cihatçı örgüt AKP’nin, polisin içindedir. Bu nedenle suikastın arkasında kim var tartışmasının neredeyse hiçbir önemi bulunmuyor. Darbeciler, suikastçılar devletin içinden çıkıyor.

Daha önemlisi ise şudur: Putin’in, Nusra’nın Halep’ten çıkartılması isteğini yerine getirmek üzere arkadaşlarına gerekli talimatı veren Erdoğan’dır. Nusra ile ilişkileri bu derecede güvene dayanmaktadır. Halep’teki cihatçılar Erdoğan’ın talimatıyla dışarıya nakledilirken, İran ve Rus konsoloslukları önünde protesto gösterileri yapanlar Nusra’nın yanındadır. Nusra nerede bitiyor, gerici taban nerede başlıyor ve bu denklem içindeki AKP Rusya için ne ifade ediyor?

Türkiye parçalanıyor. Cihatçı örgütlerin ve TAK’ın hangi mekanizmalar üzerinden harekete geçtiklerinin/geçirildiklerinin bir önemi bulunmuyor.

****

Bir yönlendirme olup olmadığı gerçeği değiştirmez. Rus büyükelçi cihatçı bir devlet görevlisi tarafından katledilmiş ve bu olay için gerekli zemin AKP tarafından hazırlanmıştır.

Suikast AKP’nin Rusya’ya teslimiyeti sonucunu verecek ve Putin bu olayı sonuna kadar değerlendirecektir.

Kısa vadede beklenecek şey iki ülke arasındaki ilişkilerin yakınlaşması, buna karşılık ABD AKP ilişkilerinin biraz daha gerilmesidir.

AKP’nin Suriye planlarını tamamen bir tarafa bırakması bakımından suikast taçlandırıcı bir gelişme olmuştur.

Orta ve uzun vadede ise işlerin değişmesini beklemek gerekir. Rusya Suriye’yi yoluna koyduktan, Esad İdlib’in işini bitirdikten sonrasını görmeye çalışmak lazım gelir. Esad bütün Suriye’yi teröristlerden temizleyeceğini açıklamıştır ve bu lafın laf olsun diye söylenmediği şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. İdlib sonrası hedef El-Bab ve Rakka’dır ve işte o mıntıka AKP, Esad ve Kürtlerin karşılaşma noktası olacaktır.

AKP’nin Suriye projesindeki değişim Esad’dan sonra YPG’yi de kabullenmesiyle zirve yapacaktır.

****

AKP kriz halindedir, yönetememektedir. Ama esas önemlisi Türkiye krizde ve cihatçıların yuvası durumundadır. Bununla bağlantılı olarak da Türkiye bütün dünya için artık bir kriz unsurudur.

Cihatçı üssünün en çok tehdit edeceği ülke ise, içerdiği ve komşu olduğu etnik ve dini gerilimler nedeniyle hiç şüphesiz Rusya’dır.

Türkiye’nin bu hale düşmüş olması AKP’nin işi ise, AKP’yi ülkemizin başına saranlar batılı emperyalistler ve AKP’nin başını 15 Temmuz belasından kurtaran da Putin’dir.

Şimdi Türkiye herkesin elinde patlamaya hazır bir bomba gibidir.

Putin’in pimi çekilmiş böyle bir bombayı uzun süre elinde tutması beklenemez.