Ne yapacağız?

Her şeyden önce sakin, sabırlı, titiz, bilimsel, sınıf bilinçli, örgütçü olacağız. Bugünler geçecek, bunun için çaba harcayacağız.

***

Türkiye’nin istikrara kavuşması olası değil. Devleti, orduyu, yargıyı, akademiyi, aralarında pay etmeye çalışırlarken yok ettiler.  Tükeniş uzun süredir devam ediyordu. Darbe olasılıkları konuşuluyor, yargıya kimse güvenmiyor, akademide bilim üretilmiyordu. Her yeri dinle doldurmuşlardı. Bir anlamda ellerinde patladı. 15 Temmuz mumu oldu.

***

Ordunun içindeki bir kliğin giriştiği darbe ve sonrasında başlatılan ordu operasyonu bir iç sorun değil, aynı zamanda NATO’nun tehdit altına girmesi anlamına geliyor. Bu şekilde yönetemezler.

***

Dinci bir otokratik yönetim batıdan kopuş demektir. 160 milyarı bir yıl içinde çevrilmek üzere 400 milyar dolar dış borç, 30 milyar dolar yıllık cari açık. Bu hesabı nasıl denkleştirecekler? Arap ülkelerinin tamamı İslami istibdat rejimlerini petrol ve doğalgazla finanse ediyor. Kapitalist Türkiye’nin böyle bir şansı bulunmuyor. Ekonomik tükeniş, siyasal tükenişe eşlik ediyor. AKP darbeyi bertaraf ederken tam bir çözümsüzlüğe kilitleniyor.

***

Kısa vadede, darbe girişimine karşı demokrasinin inşa edildiği yönündeki düzen içi yalan ve yanılgıyı etkisizleştirmek gerekiyor. Cemaat ve AKP bir zamanlar kan kardeştiler. Sonradan devletin ve tabi ki rantın paylaşımında yaşanan sorunlar ve bir de Suriye politikası nedeniyle araları bozuldu. Darbe girişimi de, sonrasında yaşananlar da iki dinci fraksiyonun eseridir. Darbeye şeriat çağrılarıyla yanıt verebilmek niyetlerinin göstergesi oluyor. Güzelim ülkeyi parçalanma, iç savaş eşiğine taşıdılar. Darbe girişimi kabul edilemez, ya din devleti projesi, şeriat talebi, demokrasi meydanlarındaki IŞİD bayrakları?

***

Bu anlamda, “öncelikle darbe riskini savuşturalım, gerisiyle sonra uğraşırız” demek, tam olarak AKP’nin ekmeğine yağ sürmek olur. Meselenin demokrasi inşa etmek olmadığı konusunun netleştirilmesi, AKP’nin din devleti hedefinin deşifre edilmesi bakımından yaşamsal. Sokaklara taşan şeriatçı vandallığın AKP tabanında bile tam olarak kabul görmeyeceğini akılda tutmak gerekir. Cihatçı unsurların gerçekleştirdiği katliamların izleri o denli taze ve derinlerde ki.

***

Daha sonrasında, daha orta ve uzun vadede ise yine iki temel ilkemize yükleneceğiz: Laiklik ve eşitlik.

***

AKP dinselleştirmeden geri adım atmayacak. Cihatçılarla ilişkisini stratejik bir boyuta taşımak zorunda. Elinde hemen hiçbir ittifak kalmadı ve bu yalnızlık kendisini en radikal unsurlara mecbur bırakıyor. İlk bakışta güçlü yanı gibi gözüken bu ilişki aslında bir kırılganlık noktası. Bu noktaya ideolojik ve pratik olarak yüklenmek gerekir. Aydınlanma konusundaki çeperin hızla genişletilmesi şart.

***

Eşitlik başlığını sosyal, ekonomik ve siyasal haklar olarak genelleştirmek, iş, çalışma, gelir, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik ve yaşam hakkı başlıklarında somutlamak mümkün. Kapitalist sistem tam bir çözümsüzlük içinde.  Ekonomik ve mali istikrar bakımından gerekli yeni bir birikim rejimi konusunda herhangi bir emare yok. İşsizlik, gelir dağılımındaki eşitsizlik artacak. İnsanlar sağlık ve eğitim için önümüzdeki dönemde daha çok para ödemek zorunda kalacaklar. Bu sorunlar bakımından muhalefet partilerinin söyleyecek tek kelimeleri bulunmuyor. Burası, ilgili önerilerin doğrudan sosyalizme bağlanacağı bir alan, cesaretle içine girmek gerekir.

***

Türkiye tam bir rejim sorunu yaşıyor. İktisadi anlamda eski birikim rejimi çöktü. Siyasi anlamda din siyaseti tükendi. İdeolojik anlamda bunların söyledikleri her şeyin tutarsız, yalan, geçersiz olduğu ortaya döküldü. Kurumsal anlamda ortada işler halde hiçbir şey kalmadı. Başkan olmaya hevesli şahsın bütün yaverlerinin darbeci diye tutuklandığı bir ülkeden söz ediyoruz. Muhalefet darbe sorununda iktidarın doğrudan sorumluluğu olduğunu söyleyemeyecek kadar aciz. Bu çürüme karşısında kim yapısal bir şey önerebiliyor? Biz yükleneceğiz, sosyalist bir rejim önereceğiz, bunun için mücadele edeceğiz, aydınlanma ve eşitliği bu bağlama yerleştireceğiz.