İlk defa bir greve bu kadar uzağım

4 Aralık tarihinde aile hekimleri iş bırakma eylemine giriştiler. Onların ilk, benim hayatımın en uzak greviydi.

* * *

Emek hareketine gönül vermiş, hep içinde yer almış kişiler, sosyalistler açısından grev kutsaldır, tamam.

Ama eğer grevin amaç ve içeriği, daha önce o sektördeki binlerce eylemin belirlediği seviyenin altında bir siyasi ve toplumsal karaktere sahipse, o zaman ne olacak ?

1970’lerde sağlık emekçileri, işçi sınıfının en dinamik kesimlerinden birisiydi. 1980 faşizminin işçi sınıfı üzerine yıktığı karanlığın dağıtılmasında sağlık emekçilerinin önemli rolü oldu. Yalnızca mesleki haklarını savunmada değil, faşizme karşı mücadelede de sağlık örgütleri en ön saflarda yer aldılar. Türkiye’de en etkili iş bırakmaların, yasak olmasına rağmen, gerçekleştiği sektörlerin içinde sağlık vardı.

Eylemdeki bu aktivizmin yanında, eylemci örgütler açısından eylemin içeriği hep çok önemli oldu. Katılımı artırmak kayısının, eylemin toplumsal hedeflerinin, siyasal ve ideolojik içeriğinin önüne geçmesine hiçbir zaman izin verilmedi. Bu noktada katı bir ilkesellik hep korundu ve iyi ki öyle oldu.

* * *

Öte yandan, biliyoruz ki, eylemler değişik dolayımlarla gerçekleştirilir. Eyleme, greve katılanların tümümün dertleri, talepleri, kendilerini eyleme iten faktörler, bu faktörlerle ilişkilenme biçimleri bir ve aynı ve hatta benzer değildir.

Siyasal bilince sahip olmayanlar açısından belirleyici olanlar gündelik dertlerdir. Siyasi bilince sahip olanlar, örgütlerin yöneticileri açısından ise bu, belirleyici faktörlerin mutlaka arasındadır. Ücret sıkıntıları, çalışma koşullarının kötülüğü, işyeri yönetici ve/veya sahiplerinin çalışanları onursuzlaştıran tutumları, çalışma arkadaşlarından birisinin iş başındayken başına gelen herhangi bir şey, bir iş kazası, bir görev değişikliği, vb. Çoğunluğun eyleme katılımını sağlayan çoğunlukla bu tip faktörlerdir.

Ancak bu somutluk, eylemin genel bir karakterinin, bir çizgisinin, bir yöneliminin, bir yönetici beyninin olmasını engelleyemez, engellememelidir. Engellediği taktirde eylem toplumsal bir olay olmaktan çıkar ve küçük müdahalelerle yatıştırılabilecek bir iç dökme reaksiyonu, bir siyasi rant devşirme mekanizması halini alır.

* * *

Aile hekimleri önemli sorunlar yaşıyorlar ve Sağlık Bakanlığı bu sorunları ağırlaştıracak yönde seri adımlar atıyor. İş yükleri artırılıyor, ellerine geçen para yıllardır sabit, vb.

Ancak, eğer bütün bunların, adına aile hekimliği denilen sistemle ve bu sistemin de adına sağlıkta dönüşüm denilen piyasacı, özelleştirmeci, vahşi kapitalist saldırıyla ilişkili olduğu görülmezse, işte o zaman yukarıda sözünü ettiğimiz türden içeriksizleşme riski gerçeğe dönüşmüş olur.

Bu greve katılanlar, grevi örgütleyen aile hekimleri dernekleri, bir boş sayfayla işe başlamıyorlar, şimdiye kadar sağlıktaki piyasalaşmayla, sağlıkta dönüşümün yol açtıklarıyla ilişkili olarak hiçbir şey duymamış değiller. Sağlıkta haklar mücadelesinin bir tarihselliği, bunun belirlediği bir toplumsal içerik, bu tarihsel-toplumsal gerçekliğin işaret ettiği bir doğrultu var. Bu nedenlerle aile hekimlerinin istedikleri gibi davranma lüksleri bulunmuyor. Böyle yaparlarsa, ortaya, farklı ideolojik, siyasal tercihlerle, farklı nitelikte bir işi örgütlemek niyetinde ya da böyle bir niyete alet oldukları sonucu çıkar.

* * *

Çarşamba günü Bakanlığın yeni düzenlemelerini protesto eden aile hekimlerinin eylemi maalesef böyle bir sorunla yüklü.

Birinci basamak sağlık hizmetini geliştirdikleri, hastaların memnuniyetini artırdıkları halde Bakanlığın kötü muamelesine nasıl maruz kaldıklarını anlayamadıklarını belirten cümlelerle konuşuyorlar.

En önemlisi aile hekimliği sistemine karşı çıkan, bu sistemi özelleştirmeci saldırıyla ilişkilendiren tek bir satırları yok. Bu bir bilgisizlik, saflık durumu olamaz.

Ve gerçeklik somut düzlemde bile tümüyle farklı: Birinci basamak sistemi çöktü. Aile hekimlerinin tüm günü neredeyse reçete yazmakla geçiyor. Koruyucu sağlık hizmetleri önemli açıklar veriyor. Kızamık bu nedenle salgın durumunda. Hastaların memnuniyeti istedikleri ilacı yazdırabilmeleriyle ilişkili. Aile hekimlerinin kendi başarıları olarak sundukları olay, tam tersine çöküşün kanıtı. Kısacası aile hekimleri Bakanlığın istediği dil ve içerikle eylem yapıyorlar.

Bu eylem, bu haliyle, sağlık alanında meşruluğunu kanıtlamış eylemselliğin çok çok gerisinde bir çizgidedir. Bu eylem tam Bakanlığın isteyeceği türden bir eylemdir.

* * *

Üstelik, zaman içinde aile hekimlerinin bu tür sorunlarla karşılamaları da kaçınılmazdı. Hatta hekimlerin sisteme geçerken imzaladıkları sözleşmelerde böyle düzenlemelere olanak tanıyan maddeler vardı. Aile hekimliğini kabul eden hekimlerin çoğu tıp fakültelerindeki bir profesörün toplam geliri kadar bir ücret önlerine konulduğu için, risklerini bile bile, bu sistemin koruyucu hizmetleri elden çıkardığını göre göre sisteme geçmeyi kabul ettiler.

Evet, insanoğlu böyledir. Hekim olsa bile önünü arkasını düşünmeden anlık çıkarları için, genel toplumsal tarihsel kazanımları görmezden gelebilir, inkar edebilir. Tamam, böyle yaptı diye sonra geliştireceği tepkilere sırt çevrilmeyi, yalnız bırakılmayı hak etmez.

Ancak yaşadığı sorunlar ne kadar ağır olursa olsun hiç kimsenin de mücadelenin siyasal içeriğini yerlerde süründürmeye, halk sağlığına aykırı politikalara karşı kendi çıkarına dokunmadığı için ve sürece sessiz kalmaya, hiçbir örgütün de, bunları yapanlara sırf eyleme geçtiler diye, her şart ve koşulda destek vermeye hakkı yoktur.