Güney Halk Hareketlerinin İşaret Ettikleri

Tunus ve özellikle Mısır’daki devrimci bir durumdu. Ancak bu devrimci durumdan bizim anladığımız anlamda, yani üretim ilişkilerinin ve üretim araçlarının mülkiyet biçiminin değişimine ilişkin bir devrim beklemek olanaksızdı.

Bunun nedeni her iki ülkede de komünist bir öncünün bulunmayışıydı. Öncü olsaydı da o ortam bir devrim üretmeyebilirdi. Önemli olan devrim için öncünün zorunluluğudur.

* * *

Yaşananlar halkların hafızasının ve bilincinin bulunduğunu, halk hareketlerinin hangi koşullar egemen olursa olsun engellenemeyeceğini gösterdi.

Uzun zaman alsa da, eninde sonunda bu saptama geçerlidir. Halk hafızasına kaydeder. Kayıt sürecinde şüphesiz çok değişik öznelerin etkileri nihai anlamda belirleyicidir. Ancak değişim için halkın kendiliğinden potansiyeli, hareketi ön koşuldur.

* * *

Halkın devinimi, her şeyin çok sakin ve yolunda göründüğü zamanlarda bile süreklidir. Kalın bir buz kütlesinin altındaki güçlü bir akıntı gibidir. Bundan birkaç ay önce Mısır’da bunların olacağını kim beklerdi?

Bu hareket bir birikime işaret eder. Kalıntılar, izler, belli koşullarda, buz tabakasının incelmesiyle yüzeye çıkar, belirginleşir.

Halkın tepkisi tarihsel bir zorunluluktur. Zamanı ve yeri konusundaki öngörülemezlik yalnızca konjonktüreldir.

Devrimci durum kendiliğindenlik gerektirir. Öznenin tümüyle belirleyici olacağı bir devrimci durum beklememek gerekir. Önemli olan öznenin bu patlamaya hazırlıklı olmasıdır. Bu iş toplumun hücrelerine işleyecek sosyal ve siyasal bir çalışmayı gerektirir. Anlaşılan Mısır’da Müslüman Kardeşler’in böyle bir hazırlığı vardı.

* * *

Her iki ülkedeki halk hareketleri, sonuca ulaşmak için bütün bir ülkenin, ülkedeki bütün nüfusun ayağa kalkması gerekmediğini göstermiştir.

Ülkenin kritik bir iki kentinde siyasal havanın değiştirilmesi bütün bir ülkeyi ve sonuçta iktidarın geleceğini belirlemek açısından yeterli olabilmektedir.

Hedefe kilitlenmiş, istekli birkaç yüz bin kişilik bir toplam iktidarı almak açısından yeterli olabilmektedir. İktidar için ülke nüfusunun çoğunluğunun aynı iradeyi göstermesine gerek yoktur.

Muhtemelen Mısır’da Mübarek yanlısı olanların toplamı da en azından Tahrir meydanını ele geçirenler kadardı. Önemli olan kimin daha istekli ve siyasal olduğudur. Değişim için, matematiksel açıdan denk karşı gücün paralize edilmesi yeterlidir.

Mısır’da ayaklananlar nüfusun çoğunluğuna ve ülkenin tamamına yeni bir iktidarı kabul ettirecektir.

* * *

Bir ülkede birkaç kent, birkaç yüz bin ayaklanmacının yanı sıra bir ya da birkaç meydan da devrimci durum açısından yeterlidir. Tunus ve Mısır’ın gösterdiği bir diğer olgu da budur.

Sovyet Devrimi de Moskova ve Petersburg patentlidir. Rusya’nın kalanına devrimi kabul ettiren bu iki kent ve büyük meydanlarıydı.

* * *

İktidarların kalplerinin attığı yerler devletin sesini duyuran medya kurumları ve bakanlıklardır. Mısır halkının son dönemeçte buraları hedeflemesi, içgüdüsel ya da planlı, boşuna değildir.

* * *

İslam, halk ayaklanmasının engeli olamaz. Yıllardır süren sömürücü ekonomik politikalar ve istibdat rejiminin doğuracağı tepkileri bir dinin engellemesi, soğurması bir yere kadardır. Mısır’da Müslüman Kardeşler’in bu sürece belli bir hazırlıkla geldikleri kesindir. Ancak ayaklanmanın bu örgütün denetiminde başlamadığı da ortadadır.

* * *

Ordu her koşulda ve coğrafyada belirleyici etkenlerden birisidir. Mısır’da sonucu ordunun tutumu belirledi. Tamam: Ordunun tutumuna yön veren halk patlamasıydı. Ancak bu durum ilk söylediğimizi yanlışlamaz. Halk hareketine karakterini veren siyasal yönelim ve özne ordu ile ne kadar temasta ise ordu hareketin ve devrimci durumun o kadar yakınındadır.

Ordunun karakterine göre Mısır’da bu iş çok daha önce ve tamamen Amerikan karşıtı bir çizgide de bitebilirdi.

* * *

Bu halk ayaklanmalarının dünya halklarına gösterdikleri en önemli şey halkın başarabileceği, işin sokakta bitirileceği gerçeğinin uzun bir aradan sonra bir kez daha kanıtlanmış olmasıdır.

Mısır’da sonuç ne olursa olsun, bu paha biçilmez bir kazanımdır. Yaşananlar, bundan sonra, bütün dünyayı, bütün halkları ve ezilen sınıfları köklü biçimde etkileyecek, egemenlere, diktatörlere korku salacaktır.

Bu olay dünya halklarının hafızasında bir çentiktir. Mısırlıların, devrimci durum sürecinde, hedeflerindeki tek olgu Mübarek olsa da.