Davutoğlu darbesi, Erdoğan’ın açmazı

1-Mevcut anayasal zeminde, Davutoğlu’na yapılan darbedir. Darbe Meclis’i tamamen bitirmiştir.

2-Davutoğlu kendisiyle ilgili kısmı önemsemiş ve yanıtını da vermiştir. MKYK’yı, “refik (yani yoldaş)” olmamakla suçlamıştır. Başbakanı, MKYK’yı belirleyen, denetleyen Erdoğan’dan başkası değildir. Yani?

3-Hepsi aynı tornadan çıkmıştır. Ancak aralarındaki nüansları görmek gerekir: a) Dündar ile Gül’ün ve b) akademisyenlerin tutuklanmaları, c) “çözüm” masası, d)başkanlık konularındaki değerlendirme farklılıkları aralarının açılmasına vesile olan konulardır. Davutoğlu, Erdoğan’ın her fırçasından sonra pozisyonunu O’na doğru kaydırsa da, bu başlıkların tümünde daha “batılı” bir görüntü sergilemiştir.

4-Erdoğan’ın, kişiliği, başkanlık hedefi, üstlenmiş olduğu siyasi riskler nedeniyle, bu farklılıkları kaldırabilecek hali yoktur.

5-Erdoğan’ın, daimi biçimde gücünü kanıtlamak zorunda olması, bir yandan da bu halsizliğinin göstergesidir. Erdoğan siyasetini çelik çekirdeğe doğru daraltırken, bütün ideolojik ve siyasal dolayımları bir kenara bırakmakta, salt şiddete mahkum bir tarza bağlanmaktadır.

6-Bu durum, Erdoğan’ın gücü olarak görünen olgunun aynı zamanda güçsüzlüğü olduğunu belgeleyen diyalektiktir.

7-Erdoğan’ın tarihi, büyük başarısızlıkların tarihidir: Esad, Suriye, Kürt sorunu, ABD’nin Kürt politikası, Rojava, Rusya, ümmet hedefi, Yeni Osmanlı, hepsinde yenilmiştir. En son örnek Dündar ve Gül’e verilen hapis cezasıdır. Hükümeti devirme suçlamasından beraat etmişlerdir, devletin gizli belgelerini yayınlama suçlaması da aynı makus talihi paylaşacaktır: Erdoğan’ın yenilgisidir. Bütün hesabını bu başlıklardaki planlarının gerçekleşmesi üzerine yapan birisinin şimdi kelle almaktan başka çaresi kalmamaktadır.

8-AKP’deki Erdoğan mağdurlarından şimdilik ses çıkmamaktadır. Davutoğlu da Erdoğan’a bağlılık yeminiyle kendisini sıra neferliğine emekli etmiştir. Ancak içerideki rahatsızlığın birikmekte olduğu da kesindir. Bunların siyaseti şudur: Hiçbir şeyi açıktan belli etmezler, takiyye ideolojilerinde içkin bu tutumun adıdır, koordinatların bir dış etkiyle sarsılmasını beklerler, ama beklerler. Beklerler çünkü rant mekanizmalarının tümü merkezin elindedir.

9-Erdoğan’ın, ekibi aile çevresine daraltması, güvenecek kimsesinin kalmamış olmasındandır, güçsüzlüğüdür.

10-Başarısızlıkları neticesinde daralan, ideoloji ve siyasi dolayımları kalmamış bu siyaset, şiddete, militarizme mecburdur. Suriye sınırı ABD tarafından tutulduğu için bütün enerjisini içeriye akıtmaktadır.

11-Şiddet halkın itirazını engelleyemeyeceği gibi, yeni tepkileri tetikleyecektir. Herkesin sesini kesmenin tek yolu açık faşizmdir. İdare etmesi mümkün değildir.

12-Ellerinde kalan tek ideoloji İslam’dır. Gericiliğe daha fazla sarılacaklar ve dini militarist biçimde yaymaya bakacaklardır. Bu noktada güçlü bir halk duyarlılığı vardır.

13-Her yere İslam’ı sokmaları insan kaynaklarını bitirecek, orta vadede ekonomiyi batıran esas faktör olacaktır. Ekonomi dini yener. Suud’un petrolü bunlarda yoktur.

14-Bu denli hoyrat bir siyaset tarzının emperyalist merkezlerdeki Erdoğan rahatsızlığını pekiştireceği, Rusya’yı elindeki suç belgelerini daha titizlikle kullanmak bakımından cesaretlendireceği açıktır. Tekrar: Üzeri çizilmiştir.

15-Uzun zamandır söylüyorduk: Türkiye’de rejim Erdoğan ve Erdoğan rejim halini almıştır. Rejime ilişkin her tür rahatsızlık artık %100 oranında Erdoğan’a tahvil edilecektir.

16-Türkiye emperyalistler tarafından serbest salınıma bırakılmıştır. Erdoğan Türkiye’nin gevşetilmesi, halk sınıflarına başka her tür seçeneğin kabul ettirilmesi bakımından bir araçtır.

17-Hiçbir şey kendiliğinden değişmeyecektir. Solun zamanı kısadır, ancak Erdoğan’ın örgütlenmek bakımından avantaj sunduğu da açıktır.

18-Yükleneceğimiz nokta bunların gericiliği olacaktır. İşçi sınıfına, İslam’a neden bu denli sarıldıklarını anlatmak, tasarruf oranlarının ve büyüme hızının düştüğü bu dönemde gelişen kendiliğinden sınıf tepkilerine işlemek, yaşam tarzına ilişkin rahatsızlıkları Aydınlanma yoluna akıtmak, Erdoğan’a-AKP’ye-kapitalizme karşı mücadelenin sentezlenmesi anlamına gelecektir.

19-Yakınmadan örgütlenmek gerekir. İşyerinde, mahallede, okulda… Hiç kimsenin peşine takılmadan. Her şeyiyle dökülen bu düzene karşı.

20-Sosyalizmden aşağısı kurtarmaz.