Cumhuriyetin Düğümleri

Cumhuriyet bir devrimle kuruldu. Devrimiyle, devrimcileriyle burjuva nitelikteydi.

Bu saptamamızın kanıtı İzmir İktisat Kongresi'dir. İzmir Kongresi Cumhuriyet rejiminin iktisadi temellerinin belirlendiği ve 29 Ekim'in hemen öncesine denk gelen önemli dönemeçtir. Hedefi milli sermaye sınıfının yaratılmasıydı.

İzleyen yakın dönemde kurulan İş Bankası'nın hedefi de aynıydı. Bankanın başına bizzat Mustafa Kemal tarafından getirilen kişi Celal Bayar'dır. Bayar, sonrasında Cumhuriyet paradigmasının esaslı muhaliflerinden birisidir.

* * *

Cumhuriyetin, kuruluş aşamasında çözmek zorunda olup da çözemediği iki temel sorun vardır. Bunlar Cumhuriyetin düğümleridir: Kürt sorunu ve din sorunu.

Kemalist kadronun, yeni rejimi Anadolu coğrafyasında konsolide etme hedefleri, İngiliz-Yunan işgalinin sonlandırılması kadar, doğuda Kürtlerle ittifakı da zorunlu kılıyordu. Kürtleri Kurtuluş Savaşı için ikna etmeden Anadolu'da yeni bir kuruluş olanaklı olamazdı. Mustafa Kemal bunun gereği olarak Kürt aşiret önderlerine ucu özerkliğe kadar uzanan sözler vermiştir.

Ancak 1923'e doğru savaşın gidişatının belirginleşmeye başlaması ve İngilizlerin Yunanlıları yalnız bırakması üzerine bu sözler unutulmuş ve Türk kimliği üzerinden yeniden yapılandırıcı bir proje öne çıkarılmıştır.

Hemen akabinde Kürtlerin isyana yönelmelerinin ve Cumhuriyet tarihi boyunca kendilerini kazıklanmış hissetmelerinin nedeni de budur.

Kuruluşun başında Kürt kimliğinin inkarına, asimilasyonuna yönelik bu tercihin sorunu çözmesinin yegane koşulu başarıya ulaşmasıydı. Olmadı. Sonuçta tercih, sorunun tam bir yüzyıl boyunca için için kabarmasına neden oldu.

* * *

Aynı durum oldukça benzer biçimde din sorununda da geçerlidir. Bu sorunun çözümü iktisadi ve toplumsal zemininin ortadan kaldırılmasını gerektiriyordu.

Din sorununun iktisadi, toplumsal zemininde feodal aşiret yapısı vardı. Çünkü padişah ülkenin hem en büyük toprak ağası hem de dini lideriydi. Padişahın yerelliklerdeki temsilcileri ise yine her iki kimliği, yani iktisadi ve dini liderlik vasıflarını üzerlerinde toplamışlardı.

Saltanat ve hilafetin ortadan kaldırılmasıyla merkezi düzeyde gereken yapılmıştı. Ancak bunun yerel düzeydeki gereğinin de yerine getirilmesi gerekiyordu. Kemalist yönetimin dokun(a)madığı olgu da bu oldu. Hatta tam tersine yerelliklerdeki feodal-dini güç odakları yeni rejimin vekilleri olarak meclislere alındılar.

Rejimin bu tercihi ileriki dönemlerde de devam etti. Burjuva sisteminin gerisindeki bu güç odakları, doğudaki Kürt kimliğinin bastırılmasının güvencesi olarak görülerek sistemin esas siyasal aktörleri haline getirildiler.

* * *

Burjuva devriminin bu iki düğüm üzerinden süratle gericileşmesi tesadüfi değildir. Cumhuriyetin hayatta kalabilmesi bu iki sorun üzerine atılan düğümlerin çözülmesine bağlıdır.

Üstelik bu iki düğüm bugün balıkçı düğümü şeklinde üst üste binmiştir. AKP Kürt kitlelerine İslami bir kimlik giydirmek istemektedir.

Çözüm için feodal-dini yapılar tasfiye edilmeli ve eşitlik temelinde Kürt kimliği tanınmalıdır. Kısaca Cumhuriyet kendisini çözmeli ve devrimci tarzda yeniden yapılandırmalıdır. Bu bakımdan Türk ve Kürt emekçi ve işçi sınıflarının siyasal birliğine, ortak mücadelesine gerek vardır. Çünkü değiştirilmesi gereken burjuva sınıfının iktidarıdır.

Bağımsızlık, laiklik, devletçilik, eşitlik ve özgürlük mü ? Sonuna kadar. Mustafa Kemal'in kurdurduğu İş Bankası da dahil tüm bankaların kamulaştırılacağı, Kürt feodal beylerinin, siyasetçilerinin mülkiyetindeki toprakların topraksız Kürtlere dağıtılacağı, kolektif tarım işletmelerinin kurulacağı ve Kürtlerin ana dillerinde eğitim yapacakları noktaya kadar.