Antiemperyalizmmiş, hem de Suriye topraklarında

Bir dönemin hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş, Afrin operasyonu hakkında konuşurken, dünyanın bütün emperyalistlerine karşı mücadele ettiklerini söyledi.

Emperyalizmden ne anladıkları meçhul, ancak son dönemlerde yaptıkları her şeyi bu bağlama yerleştirmeye çalışıyorlar: Dünya bir olmuş AKP’yi devirmek, Türkiye’nin önünü kesmek için uğraşıyor. Bunlar da kurtuluş savaşı veriyorlar.

Doğru: Emperyalizm bir olgu. Kapitalizmin en yüksek aşaması olarak. Tekeller arkalarına devletlerinin siyasi, iktisadi, askeri gücünü alarak dünyayı paylaşıyorlar. Ülkeleri işgal edip, parçalıyorlar. İnsanlığı yok ediyorlar.

Şu da doğru: Sovyetler dağıldıktan sonra yeni bir paylaşım savaşı başlattılar. Elleri üzerimizde. Bölgemize yeniden şekil veriyorlar.

1990’da Irak’la başladılar. 10 yıl içinde komşumuzu resmen böldüler. 36. paralelin kuzeyi diye uçuşa yasak bir bölge yaratıp, Barzani’ye verdiler. Sonra operasyon zincirine Arap Baharı’nı eklediler. En nihayetinde Suriye’yi bu zincire bağladılar. Çok kan akıttılar, çok suç işlediler. Bu kez orada Rojava diye bir Kürt bölgesi oluşturdular.

Kobani’de Amerikan silahlarıyla Amerika mamulü IŞİD’e karşı savaşan YPG’lileri emperyalist batı medyasında günümüzün “özgürlük” savaşçıları diye pompaladılar. Doğru, YPG’nin arkasında ABD var.

Tamam da, AKP’nin ve öncüllerinin en başından itibaren bütün bu kirli işlerin içinde yer almış olmasına ne demeli?

ABD emperyalizmi Irak’ı bölerken “bir koyup üç almak” hesabı yapan Özal’dı. Oğul Bush Irak müdahalesi için Mehmetçiği istediğinde Meclis ve vekiller üzerinde inanılmaz baskı kuran AKP’ydi. NATO Arap Baharı dediği operasyonla Libya’yı cihatçı çeteler arasında pay ederken yağmadan pay kapmak için yarışan da AKP’den başkası değildi. Hatta dönemin dışişleri bakanı Davutoğlu bavulla çetelere dolar taşıyordu. ABD 2011’de Suriye’de savaş başlattığında, en azından 2015 sonuna kadar, bu azgın terör mekanizmasıyla hiç pürüzsüz iş çeviren, “diktatör” diye Esad’ı devirme işine bulaşan, Şam’da namaza niyetlenen yine AKP’ydi. Kendisini BOP’un eş başkanı olarak tanıtan da, Kobani’de YPG’ye destek sunmak üzere Barzani Peşmergesi'ne topraklarımızdan geçiş izni veren de (Ekim 2014) Erdoğan’dı.

Yani, eğer ortada emperyalizm diye bir olgu varsa, bir de onun en önemli destekçisi konumunda AKP olgusu var.

Eğer YPG diye bir oluşum bugün Suriye topraklarının dörtte birini elinde tutuyorsa bu ABD ve AKP sayesinde oldu. Niyetleri Suriye’yi parçalamaktı ve parçalanan Suriye’den bir özerk Kürt bölgesinin ortaya çıkması hem kaçınılmazdı ama hem de ABD emperyalizminin niyeti zaten buydu.

Bunlar ABD’nin istediği gelişmeler. AKP peşine takıldı. Ne oldu biliyor musunuz? AKP acaba bu karmaşada ben de bir şey kapabilir miyim hesabına düştü. Olamazdı, olmadı, neden mi? Emperyalist sistemde oyunu büyük güçler belirler. Evet karmaşa küçükler için de fırsatlar yaratabilir, ama bunların hüsranla sonuçlanması daha yüksek ihtimaldir.

AKP, boyundan büyük işlere kalkıştığı için ABD ile arası bozulduğundan ve arkasından da Putin’den özür dilemek zorunda kaldığından beri bu gerçekle yüzleşiyor.

Şimdi durum şudur: ABD Suriye’yi parçalamak ve bunu da bir Kürt bölgesiyle yapmak istiyor. Rusya en azından batı kısmını Esad’la birlikte elde tutmak, Suriye’nin bütünlüğünü korumak hesabında ve bunu da Kürtlere merkezi yönetimi tanıyan özerk bir statü vererek gerçekleştirebileceğini öngörüyor.

AKP ABD ile Rusya arasındaki çatlağa oynayarak Suriye’de hakimiyet alanı yaratmak peşindeydi, ama şimdi her iki büyük gücün de, değişik hedeflerle olsa bile üzerinde mutabık kaldıkları bir senaryoya toslamış bulunuyor: YPG-PKK ile ABD ve Rusya iş yürütüyorlar ve Suriye’nin esas sahibi Esad ise her ne olursa olsun AKP’dense YPG’yi tercih ettiğini hiç gizlemiyor.

AKP Suriye’deki emperyalist planların başından beri parçasıdır.

Suriye’nin bu hale gelmesinde, parçalanmasında, Suriye halkının yaşamak zorunda bırakıldığı trajedide doğrudan pay sahibidir.

Altemperyalistleşme niyetleri hem Rusya hem de ABD tarafından kabul görmediği için ikisiyle de arası bozulmuştur. Rusya Astana-Soçi süreci aksamasın diye şimdilik durumu idare etmektedir.

AKP Suriye’yi parçalamak istiyordu, başardı ve oradan emperyalistlerin desteklediği Kürt bölgeleri çıktı, sorumlusu kendisidir.

AKP’nin Afrin operasyonunu başlatma nedeni (iç siyaset, başkanlık hesaplarını başa yazıyoruz) oyun içinde kalma kaygısıdır. Bir telaş en olmayacak riskleri göze almakta ve neredeyse “ya beni kabul edersiniz ya da kendimle birlikte her şeyi yakarım” demektedir.

Operasyona iç destek sağlamak için öne çıkarılan “terörle mücadele” konsepti, hem ABD hem Rusya hem de Suriye ile ilişkiler bakımından başlı başına önemli bir sorundur. AKP’nin ABD ile Rusya’yı aynı anda idare etme imkanı çok sınırlıdır ve giderek azalacaktır, çünkü bu iki büyük güç emperyal bir mücadele içindedir.

AKP için YPG bir ölüm kalım meselesidir. Öyle ki tepeden tırnağa AKP teşkilatının tamamı, Afrin operasyonunun başladığı andan itibaren, ABD’nin önünde “YPG’yi bırak bizimle iş yap” dilekçesi için kuyruğa girmiş durumdadır. Bunlar, tüm bunların Putin tarafından bir tarafa not edilmekte olduğunu bile hesaplayamayacak kadar can derdindedir.

Antiemperyalizmle en küçük derecede alakası olmayan, ama emperyalizme bağımlı bir aygıtla karşı karşıyayız.