AKP’nin Suriye bataklığı

Ortadoğu emperyalizmin hedef tahtasında. Tarihsel olarak hep böyle. Son aşamayı “Arap Baharı” ile tarihlendirebiliriz. Eski devletler parçalanacak, sınırlar yeniden çizilecek, emperyalistler yeni işbirlikçiler yaratacaklar. Irak ve Suriye’de Kürt bölgelerinin işlevi budur.

Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi sonrasında ABD sahada hem istediğini aldı hem de kaybetti. Rojava’yı, Rakka’yı ve Deyr ez-Zor’un kırsalını elde etti. Bunlar kazanımları. Elinde artık istediği gibi oynayabileceği bir Kürt bölgesi var. Az değil. Suriye topraklarının %25’i, tarım alanlarının %40’ı, barajları ve petrolünün de %70’i Kürtler aracılığıyla denetiminde.

Ama öte yandan Esad da konumunu korudu ve pekiştirdi. Başlangıçta iyice küçülen hakimiyet alanını epey genişletti. Rusya dünya kamuoyuna “diplomatik çözüm”ü ve Suriye’nin bütünlüğü tezini kabul ettirmeyi başardı ve ayrıca da ABD’nin bölgede ne tür karanlık işler çevirmek peşinde olduğunu deşifre etti.

ABD elindekiyle hiçbir zaman yetinmez. Emperyalizmin karakteridir bu: Yayılmalı, el koymalıdır. Bu saldırganlık yalnızca siyasi ve ekonomik çıkar güdüsüyle açıklanamaz. Aynı zamanda dünyada tek hegemon güç olduğunu kanıtlamak gibi bir derdi de vardır ABD’nin.

Herkes tam “Suriye’nin doğusu ABD-Kürtler’in, batısı Rusya-Esad’ın” formülünü kabullenmişken, ABD bu motivasyonlarla bir ay önce yeni bir hamle gerçekleştirdi. Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt ordusu kuracağını açıkladı. Bu Rojava’nın devletleştirilmesi anlamına geliyordu. Hedefte hem Suriye ama hem de İran var.  

Aynı anda bir de, savaşın başından beri askeri açıdan Suriye’nin tek istikrarlı alanı olan Afrin üzerinden Rusya hakimiyetindeki bölgeyi karıştırmak üzere yeni bir planı yürürlüğe soktu: Rojava’daki Kürt ordusu bir yönüyle de AKP’yi provoke etme amaçlıydı. Plan tuttu, ABD’nin yönlendirmesiyle AKP Afrin’e daldı.

Dikkat ediyorsunuzdur: O andan itibaren yalnızca Afrin değil, Türkiye sınırlarından, Şam’ın kuzeyine ve Lazkiye’ye kadar uzanan tüm bölge karıştı. Cihatçılar Lazkiye’deki Rus askeri üssüne saldırılar gerçekleştirdiler, bir Rus uçağını da düşürdüler. IŞİD yeniden harekete geçti. Belki en önemlisi zaten Suriye ordusu ile savaşmakta olan pek çok cihatçı örgüt Afrin operasyonu vesilesiyle AKP’nin ÖSO’su içinde pozisyonlarını daha da güçlendirmiş oldular.

Rezil bir çekişmeye sahne oluyor bölge. ABD iki stratejik müttefikini, YPG ile AKP’yi karşı karşıya getirerek kendisine olan mecburiyetlerini artırıyor. AKP’yi Rusya açısından kontrol edilmesi güç hiperaktif bir özne haline getiriyor. Afrin operasyonu AKP tarafından terörle mücadele olarak pazarlansa da gerçeğin bununla hiç alakalı olmadığı gayet açık. Terörse ABD yarattı-destekliyor, terör merkeziyse Afrin değil Rojava, savaşılacaksa rakip YPG değil ABD.

Oysa AKP öteden beri ve Afrin operasyonunun ilk dakikasından itibaren daha kuvvetli bir tonla ABD’ye Suriye’de Kürtleri değil, kendisini kullanmasını öneriyor. Suriye’yi bölmekse, Esad’ı devirmekse, tamam, ama birlikte yapalım diyor. Öte yandan Kürtlerin taktiği de aynı. Sahada IŞİD’le savaşta en kullanışlı askeri güç olduklarını kanıtlamaya adadılar kendilerini, başardılar da.

Tam ABD’nin istediği işler: Herkes O’nun gözüne girmeye çalışıyor. Tabii bir de bizimkilerin içeride başkanlık hesapları var. Gerilim üzerinden tabanlarını konsolide ediyorlar, gericilik tırmanıyor, kutuplaşma artıyor. Kime yarıyor bu gelişmeler? Bölgeyi yeniden harmanlamak isteyen emperyalizm bundan başka ne ister?

Rusya AKP’nin Afrin’e girişini mecburiyetten kabullenmişti. Operasyona Esad şiddetle karşı olsa da Putin’in ısrarıyla sesini kesmek zorunda kaldı. Rusya Türkiye’yi kaybetmek, kendi elleriyle ABD’nin kollarına ittirmek istemiyor. Ancak ÖSO’nun cihatçı ruhu kontrolündeki bölgeyi tamamen istikrarsızlaştıracak ve 2015 Eylülü'nden beri verdiği emeklerin tamamen heba olmasına yol açacak gelişmeleri de tetikleme potansiyeli barındırıyor çok ciddi olarak.

Dolayısıyla son bir hamle geldi Rusya’dan: Afrin’i gerilimi düşürme bölgesi ilan etmek. Bu formül Astana’da Suriye’nin diğer bölgeleri için AKP tarafından da kabul edilmişti. Taraflar IŞİD’le savaşacaklar, ama birbirlerine silah sıkmayacaklar. Anlaşılan Rusya Afrin operasyonu için “buraya kadar” deme noktasına yaklaşıyor.

Afrin ve ötesinde ne var? İdlib’in kuzeyinde Suriye ile TSK’nın doğrudan karşılaşması; Afrin savaşının, yine ABD provokasyonuyla Türkiye’nin içine taşınması ihtimalleri var. Suriye ile olan düşmanlığın kökleşmesi var. Kürk sorunundaki çözümsüzlüğün kesinleşmesi var. Kuvayı Milliye diye kutsanmış ÖSO cihatçıları var. Ne çıkar bu tablodan? Türkiye’nin AKP eliyle hem ABD’nin hem de Rusya’nın emperyalist planlarına alet edilmesinden başka.