AKP’nin “gönül köprüsü”: İtaat ve yalan

İsrail ve Rusya, sırada Mısır. Eski düşmanlıkları bitirmek ve dostluklar kurmak gerekiyormuş.

Gerçek tam tersi. Dış politikada hezimete uğradılar, uluslar arası ortamda tamamen yalnızlaştılar, üstelik üzerlerindeki baskı da işlerin mevcut haliyle götürülmesinin olanaksız hale geldiğini gösterdi, sonuçta dümeni farklı bir yöne çevirmek mecburiyetinde kaldılar, boyun eğdiler.

Emperyalizmde karşılıksız ilişki, dostluk olmaz. Hiyerarşi ve sömürü düzenidir. Türkiye gibilerin kaderi ezilmektir. Yeni Osmanlı, vb cehaletti.

Şimdi, acaba aynı paradigma değişikliği iç politikada da söz konusu olabilir mi umudunda olanlar var. Cemil Çiçek’in “içeride de dostlarımızı artırmamız gerekir” açıklaması tam denk düşüyor.

AKP hem içerideki hem de dışarıdaki sıkışıklığını aşabilmek için yumuşama yönündeki beklentiyi özel olarak maniple etmeye soyunuyor. Dışarıda boyun eğerken, fırsattan istifade, içeride pozisyon almaya çalışıyor.

Gerçi Kürt sorununun bu haliyle devam etme şansı zaten bulunmuyor. Suriye’deki Kürt devletleşmesinin geldiği aşama bunu işaret ediyor. Son zamanlarda basına yansıyan haberler: Yaklaşık bir ay önce PKK’nin daha fazla sivil kaybına yol açmamak gerekçesiyle hendeklerden çekildiği yönündeki açıklaması. Hemen bunu izleyen günlerde ABD’nin PKK ile AKP’yi İncirlik’te buluşturduğu haberi. Birkaç gün önce Dış İşleri Bakanı’nın Menbiç konusunda ABD ile gizli bir anlaşmaya vardıkları beyanı ve hemen sonrasında, AKP’nin, PKK’nin ilçelerden çekilmesi karşılığında YPG’nin Menbiç’e girmesine izin verdiği haberi.

Bütün bu enformasyon anlamlı bir bağlama oturuyor: Rusya ve ABD’nin üzerinde mutabakat sağladıkları anlaşılan Suriye Kürt devletleşmesine AKP’nin direnme olanağı bulunmuyordu

Suriye’de “istikrar”ın sağlandığı bir vadede Türkiye’deki Kürt sorununun emperyalistler tarafından gündeme alınması kaçınılmazdır. Gelişmeler bir biçimde bir “masa”ya bağlanacaktır. Kısacası Cemil Çiçek’in içerideki dost sayısını artırma projesi yine uluslararası ilişkiler bağlamında anlamlı bir yere oturur.

Bunun dışında ? Ergenekon’dan toplanıp, salıverilen askerler ? Perinçek çevresi üzerinden Kemalistler ? Dostluk paradigmasının yeni ittifakları olabilirler mi ? Paralelle ateşkes ilan edilebilir mi ? Hiç birisine kategorik olarak hayır deme ihtimali yok. Ama yapısal olarak tutmaz.

AKP’nin, dini siyasallaştırmaktan, ülkeyi dinselleştirmekten ve emek sömürüsünü derinleştirmekten vazgeçmesini beklemek mantık dışıdır. Zira bu beklenti AKP’nin genetik kodlarının görmezden gelinmesi anlamına gelir.

Dinci bir partidir. Hedefi İslamcı düzendir. Dinselleştirme işçi sınıfını sömürmenin stratejik aracıdır. Bu konulardaki sınırı, karşısında bu hedefe direnen güçlerin kuvveti kadardır.

Dostlukları geliştirmek retoriği de tam burada anlamlı bir zemine oturur: İçeride de yumuşama beklentisi yaratarak birikmekte olan tepkinin siyasallaşmasının, düzen dışına meyletmesinin önüne geçmek. Tepkili toplum kesimlerini piyasacılığın ve gericiliğin mevcut seviyesine razı etmek. Yumuşama, dostluk vaaz eden bu açılım eldekini tahkim etmeye yönelik bir hamledir.

Mevcut diktatoryal gidişten rahatsızlık hisseden kesimlerin şu noktalara dikkat etmesi gerekir: 1- AKP’nin kurmuş olduğu rejime karşıtlık sürdürülmeli ve bu konuda hiçbir şeyin pazarlık unsuru olarak ortaya konulmasına izin verilmemelidir. 2- AKP “dostluk” manasında ne yaparsa yapsın, bundan sonra, O’nun sayesinde organize olmuş silahlı, cihatçı güçleri kontrol edemeyecek, “gönül köprüsü” İslamcı teröre çare üretemeyecektir. 3- AKP’nin de, dinselleşmenin de, emek sömürüsünün de nedeni kapitalist üretim ilişkileridir ve AKP’nin dostluk mesajlarına en küçük tolerans bu nesnelliği kabul etmek, rejimi onaylamak anlamına gelir.