AKP Siyasetinde Şizofrenik Haller

Önce Libya'ya NATO müdahalesine karşı çıkıldı, sonra içinde yer alındı.

Gayet kanka görüntüsü veren Suriye ve Esat rejimiyle ilişkiler, birkaç gün içinde tersyüz oldu, Suriye dünya diktatörlüklerinden birisi olarak nitelenmeye başlandı.

Kaddafi düzeninin NATO tarafından devrilmesi bir halk isyanı olarak tanımlandı. Üstelik NATO müdahalesi gizli askeri operasyonlar biçiminde aylar öncesinde başlamıştı. Türkiye de aynı yöntemle işin içinde yer almıştı.

Sanki kendisi bir başka şey yapıyormuş gibi, Başbakan Fransa ve İngiltere'nin Libya'yı kendisinden önce ziyaret etmesini “rol kapma” olarak tanımladı ve niyetlerinin petrole el koymak olduğunu açıkladı. Eğer böyleyse yanında neden yüzlerce patronla Libya'daydı.

Yine aynı başbakan Libya'daki konuşmasında halk iradesinin önünde hiçbir gücün duramayacağını buyurdu. O bunu söylerken NATO uçakları Sirte'yi bombalamaya devam ediyordu.

AKP İsrail'e kafa tutar görüntüsü verirken, ABD iki ülkenin füze kalkanı konusundaki işbirliğinin zorunlu olduğunu emrediyordu ve ABD'nin bütün istihbarat merkezlerinin başındaki adam İsrail-Türkiye ilişkilerini, “terörle” mücadeleyi görüşmek üzere Ankara yolundaydı.

Dışişleri bakanı füze kalkanını NATO üyeliğinin gereği olarak kabul ettiklerini açıklarken, yukarıdaki işbirliği zorunluluğuna vurgu yapan aynı ABD'li yetkililer, zorunluluğun gerekçesini projenin Amerika'ya ait olmasına dayandırıyordu.

Başbakan daha birkaç ay önce PKK ile görüşülmesinin olanaksızlığından, “şeref” vb kelimeleri de kullanarak, dem vururken, ortaya görüşmeleri kanıtlayan bir kaset çıktı.

Erdoğan, görüşmenin hükümetçe değil, devlet tarafından gerçekleştirildiğini açıklarken, dışişleri bakanı eskiden beri bütün hükümetlerin PKK ile görüştüğünü ve olması gerekenin bu olduğunu belirtiyordu.

Kendi ülkesinde dini sonuna kadar kullanan başbakan Arap ülkelerine laiklik önerisi yapıyordu.

* * *

Bu gerçekten de bir şizofreni durumudur.

Yeni Osmanlıcılık olarak tanımlanan vizyon bu halin nedenidir. Yeni Osmanlıcılık taşeron bir iş olduğu için böyledir bu.

AKP dışarıdan verilen gazla, dışarıdan yazılan senaryoda rol kaparken kaçınılmaz olarak kendisini anlatma sıkıntısı çekmektedir. Bu işin ortası yoktur. Yeni duruma ayak uydurmaya yönelik adımlar egemen kampın yanında yer almak zorundadır. Bu işbirlikçi tercihin gizlenme çabası, bin bir taklanın atılmasına neden olmaktadır.

Bu çelişkili durumda yapılabilecek tek şey açıklamak değil, “ben yaptım oldu, var mı diyeceğiniz” demek olmaktadır.

AKP'nin şizofrenik halini ne içeride ne de dışarıda ikna edici biçimde ifade etme şansı yoktur. Bu nedenle saldırganlıktan başka seçeneği bulunmamaktadır.

Libya, Mısır, Tunus turu bir LiMiTed şirket gezisidir. Arap coğrafyasının olayların ilk günlerinde gayet umutlu olan halkları, ülkelerinin başına nasıl bir çorabın örülmekte olduğunun farkındadır.

Füze kalkanını kabul ederken İsrail'e “kafa tutan” NATO bombardımanı altında “barış” vaaz eden Avrupalı emperyalistleri çıkarcılıkla suçlarken kendi durumuna bakmayan dışarıda yüksek değerlerden söz ederken Kürtleri yok etmeye çalışan AKP'nin tutarsızlıklar sergilemesi kaçınılmazdır.

* * *

Şimdilik işler içeride iktisadi düzlemde iyi gidiyor. Ülkemizin halk sınıfları siyasi tutarsızlıklara, Arap halklarına atılan yalanlara kayıtsızlar.

Ancak burada ortaya çıkacak bir çalkantı iktidarın karizmasını çizerse, işte o zaman bu kayıtsızlık yerini büyük bir kaosa bırakır.