Avrupa Birliği’nde İtalya çatlağı!

Bir süredir Avrupa Birliği (AB) içinde İtalya’nın ayrıksı bir politika izlemesi dikkat çekmeye başladı, ayrıca bu çatlağın etrafında AB emperyalizminin pislikleri etrafa saçıldı. Bu çatlağı kısaca da olsa ele almak yararlı olacak.

Daha çok yeni, İtalyan Başbakan Yardımcısı ve Beş Yıldız Hareketi’nin liderlerinden Di Maio’nun Paris yakınlarında Sarı Yelekliler’in liderleriyle buluşması bu çatlağı iyice gözükür hale getirdi. Di Maio’nun şu mesajı ortamı alevlendirdi: “Değişim rüzgârı Alpleri aştı.”

Fransız hükümeti buna çok öfkelendi, Roma büyükelçisini bir süreliğine geri çağırdı ve İtalya’yı içişlerine karışmakla suçladı.

Fransız hükümeti nasıl kızmasın, Di Maio daha önce doğrudan Sarı Yelekliler’e seslenerek, Beş Yıldız Hareketi ile Sarı Yelekliler arasında bir “ruh” birliği kurmuş ve şuna işaret etmişti: “Sarı Yelekliler doğrudan demokrasinin Avrupası”.

Şu “doğrudan demokrasi”ye daha sonra geleceğiz ama önce oluşan çatlağın diğer boyutlarına bakalım.

Avrupa Birliği ABD’nin Venezuela’ya haydutça bir küstahlıkla cumhurbaşkanı olarak tayin etmeye çalıştığı kişiyi tanımaya eğilimli, ancak bu kararın İtalya tarafından veto edildiği anlaşıldı. İtalyan hükümetinde de bu veto sorun olmuş gözüküyor, çünkü hükümet ortağı olan Lig Partisi tanınmasından yana.

Bir diğer mesele ise Birleşmiş Milletler’deki Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi tartışması. Avrupa’dan İngiltere ve Fransa Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri arasında bulunuyorlar. Almanya’nın da uzun süredir, Sovyetler Birliği’nin çözülüşü sonrası emperyalist dünyanın bu önemli kurumunda gözü var ve iki hafta önce bahsettiğimiz Fransa ile Almanya arasındaki Aachen Anlaşması’nda Almanya’nın üyeliğinin desteklemesi, gerekirse aralarında dönüşümlü hale getirilmesi maddesi bulunuyordu.

İtalyan hükümeti ise Fransa’nın daimi üyeliğine karşı çıkıyor, onun yerine İtalya olsun diyemiyor ama Fransa olmasın ve AB bir bütün olarak Güvenlik Konseyi’nde temsil edilsin diye ileri sürüyor.

İtalyan-Fransız rekabeti ise göçmen sorununda bir kez daha yüzeye çıktı. Beş Yıldız Hareketi ve ortağı faşist Lig partisi göçmen karşıtı bir politika yürütüyorlar. Bu politika yer yer göçmen gemilerinin İtalya’ya yanaşmasına izin vermeme gibi insanlık dışı uygulamalara da yol açıyor.

Bu çelişkiye ve AB’nin göçmen politikalarıyla ilişkili ayrıntılara burada girmeyeceğiz, ama bu sorun etrafında İtalya Fransa’nın bütün kirli çamaşırlarını ortaya döktü. Fransa’nın batı Afrika’daki eski sömürgesi olan 14 ülkeli, 250 milyon nüfuslu coğrafyayı mali sermaye aracılığıyla sömürmeye devam ettiğini, bu ülkelerin ortak para birimi olan CFA Frangını basarken büyük bir ranta el koyduğunu açıkladı. Eğer bu yarı-sömürge düzeni olmasaydı, Afrika halkları göçmek zorunda kalmayacaklardı, Fransa ise bugünkü ekonomik gücünü kaybedecekti.

Görüldüğü gibi bu çatlak en azından alışılmış olandan farklılık gösteriyor. Bu farkı çözebilmek için İtalya’da ne olduğunu anlamak gerekiyor.

İtalya ulusal gelirinin %132’si kadar borcu, hemen sıfır civarında seyreden ortalama büyüme oranı ve %10’u aşan resmi işsizlik oranıyla bir kriz ülkesi. Üstelik bütün düzen partilerinin prestij kaybına uğraması ile uzun süredir siyasi bir krize de sürüklenmişti.

Fotoğrafta Beş Yıldız Hareketi’nin liderleri olan komedyen Beppe Grillo ile Luigi Di Maio görülüyor

Bu kriz ortamında “düzen karşıtı” gözüken, doğrudan demokrasi ile internetten örgütlenme ve internet aracılığı ile karar almayı savunan, göçmen ve AB karşıtı Beş Yıldız Hareketi, özellikle yoksul bölgelerin oylarını alarak yükseldi. Geçen yıl oyların %32’sini alarak hükümeti kurdu, koalisyon ortağının ise faşist Lig Partisi olduğunu söylemiştik.

Ne sağcı ne solcu olduğunu iddia eden ve bir sermaye partisi olan Beş Yıldız Hareketi siyasi krizi yoksul emekçilerin düzen karşıtlığını suistimal ederek aşmış oldu.

Ama ya sermayenin iktisadi krizi?

Aslında savunulan şey, “İtalya kendi için emperyalist olmalıdır”dan başka bir şey değil.

İtalya Afganistan’dan asker çekiyor, Asya’daki asker sayısını azaltıp, Afrika’ya kaydıracakmış. Fransa ile neden Afrika konusunda bir rekabete girdiği şimdi daha iyi anlaşılıyor. İtalya Afrika’dan payını istiyor!

Şu bilgiyi paylaşırsak bu hareketin nasıl bir şey olduğu daha iyi anlaşılır. Sahtekârca düzen karşıtıymış gibi gözükürken, aşı karşıtlığı da yaptığı ve kızamık salgınının defalarca İtalya’da arttığı söyleniyor.

Emekçi sınıfların iktidarını istemeyen hiçbir hareketin insanlığın bugün karşılaştığı ağır sorunların aşılmasına bir faydası yok, aksine “doğrudan demokrasi” gibi aldatıcı söylemlerle zarar veriyorlar.