Adam kazandı rüzgârı

Adını 24 Haziran’ın kurtarıcı şahsiyeti koydu. Memleketi kurtaracaktı, şimdi partisinin geleneklerine uyum sağladı; kongre arıyor. Gerçi CHP’nin kurulmasına giden sürecin de Kurtuluş Savaşının birinci evresi sayabileceğimiz bölgesel kongrelere dayandığı söylenebilir; ama konumuzla ilgisi yok. CHP’nin kongre partisi olarak anılmaya başladığı süreç Cumhuriyet kuruculuğundan kurtulma macerasıdır. CHP artık başka bir cumhuriyetin partisidir. Kongre tartışması da 1923 Cumhuriyetinin partisini nasıl islamo-faşist bir düzenin kurumu olarak var edebileceklerine dairdir. Dertleri aynı olan tarafların, bu nedenle farklılıklarını bilmiyoruz. Hiç söylemeyecekler. Söylenmez, ayıptır. Cumhuriyet yıkıcılığı ayıp olmaya devam edecek. Hep saklamaya çalışacaklar tasfiyeciliklerini. 

CHP’nin başkan adayı Türk siyasi literatürüne “adam kazandı” lafını armağan etmiş oldu. Daha iyisi “yüzüklerin efendisi” esprisi olurdu, olmadı. Erdoğan’ın dilinden konuşarak yükselen aday Erdoğan’ın yalan zaferini takip eden rüzgârın adını koymuş oldu. Yakışır! 

Adını koymak başlatıcısı olmak anlamına gelmiyor. Erdoğan ekibi kirli zaferlerinin önünde secdeye varacak kendi aydınlarını yaratmaya çoktandır çabalıyordu. Reisin bir tarafının kılları çok. Ama kıllar toplumun ideolojik yapısını biçimlendiremeyeceği için başka kaynaklar gerekirdi. 

En kolayı ve kalıcısı tarikat şeyhleridir. Lakin onlar da yetmez. Bunlar ağızlarını açtıklarında ipe sapa gelmez meseller anlatırlar en fazla. Yalnızca zikir ayininde beyinlerini çoktandır yitirmiş olan müritlerini biçimlendirirler onlarla. AKP’ye bile aydın gerekiyordu.

Çağımızın aydını Aydınlanmanın çocuğudur ve tanımı gereği akla, insana inanması beklenir. AKP bu nedenle toplumun biçimlendirilmesinde hep üçüncü, dördüncü sınıf ünlülerle hareket etti. Sanmayın ki Birikimciler, Ufukgiller ve benzerleri daha üst bir ligden gelmişlerdi. Üstelik bir dönemin liberalleri şartlı bir destekle AKP’ci oldular. Cumhuriyetin yerine dinci mi dinci, ama aynı zamanda liberal mi liberal bir piyasa diktatörlüğü istiyorlardı. Dinciliğin freni olmayacağını bilemeyecek kadar kalitesiz ve akılsızlardı.

Ama adam kazandığına göre ve aslında adamın kazanması için, hatta kazanımlarını koruyabilmesi için kendine özgü aydınlara ihtiyacı vardır. İnce icat etmedi, Erdoğan daha öncesinde de futbolculardan, güreşçilerden, arabeskçilerden kırpıp kırpıp aydın yapmaya çalışıyordu. Kabul etmemiz gerekir, kapitalizmin bu rezillik ve tükeniş çağı akla ve insana düşman olanlardan entelijansiya yaratma çağıdır. Bu çaba tarihsel olarak nafiledir, ama günü kurtarsa yeter. Bu çağda yarın ne olacağını nasılsa kimse bilemiyor.

Ama futbolcu ve arabeskçiler de, aynı şeyhler gibi kendi verili müritlerinin ötesine uzanamazlar. Zaten bunların kendileri de ya Fethullah’ın ya Adnan’ın veya bir başkasının müritliğinden gelmedir. İsteseler de kültür kurmayı beceremezler. Çalarlar çırparlar, yalakalık yaparlar, bir tarikattan çıkıp diğerine girerler.

Adam böyle kazanamaz. İnce’nin haklı çıkması için toplumsal etkisi daha yaygın ve daha farklı birtakım simaların da “adam kazandı” rüzgârına yelken açmaları gerekir. Muharrem Beyin gece vakti attığı mesaj bir durum saptaması zannedilmemelidir. Oy, hele aleni hırsızlığın kural olduğu zamanlarda hiç güvenilir bir zemin oluşturmaz. 24 Haziran’ın ince vecizi, biat yelkenlerinin açılması için bir çağrıdır. 

Şimdi bu çağrıya uyanlar çıkmaktadır. Şeyhe, arabeskçiye, topçuya ek olarak müzisyenlere, yazarlara, en azından yaşamının bugüne kadarki evresinde akıl ve insan sevgisinden nasibini aldığı bilinenlere ihtiyaç vardır. Üstelik bunların eski liberaller gibi saçma sapan pazarlıklara girecek halleri, gündemleri de yoktur. Adam kazandı rüzgârı, Tayyip başkanla da yaşayabiliriz diyecek aydınların dillerinde esecektir. Bunların beraber yaşayacakları başkandan mutlaka farklı, ona muhalif, mümkünse laik, istenir ki demokrat, hatta doğa ve hayvan dostu olmaları tercih sebebidir. Karşılığında başkandan bir şey almaya da ihtiyaçları olmamalıdır. Zaten olması gereken olsa, konserlerine salon bulsalar, turnelerine organizatör, filmlerine sponsor bulsalar, kitapları dağıtımcı boykotu yemese yeter. Fazlası da göz çıkarmaz hani… Bu şekilde yaşam tarzı duyarlılıklarına küçük kovuklar bulacak, kaliteli işlerini yapmaya devam edecek, toplumun AKP’ye düşman yarısına örnek olacaklardır…

Erdoğan’ın bunlara ihtiyacı var. Düzen muhalefetinin rolü bunların Erdoğan’a yönelmesinin önünü açmaktır.

Yapamayacaklar. Çünkü başka rüzgarlar da var esmeye hazırlanan. Yaşasaydı bu olup bitenlere ne yakıştırmalar uyduracağını tahmin edebileceğimiz Can Yücel’in zamanında söylediği gibi işçiden esecek yel.