İzmir’in kurtuluşunun 100. Yılında çöplük olmayı, hastalanmayı, ölmeyi kabul etmeyenlerin mücadelesi, bir yanıyla bağımsız Türkiye anlayışının, isteminin gereğidir.

Zehir gemisine yol veren iktidar

Tonlarca asbest, toksin boyalar, radyoaktif maddeler ve zehirli atık yüklü nükleer uçak gemisi Nae Sao Paulo, 5 Ağustos'ta Brezilya'dan yola çıktı.

Brezilya donanmasına ait geminin rotası, İzmir Aliağa.

AKP iktidarı izin verdi, kâbus gemisi söküm tesislerinde ayrıştırılacak…

Şu soruyla başlayalım:

“Brezilya’da sökülmeyen zehir gemisi, 5 bin mil yol kat edip, okyanusları aşarak, neden Türkiye’ye getiriliyor? Avrupa ülkeleri ve Amerika 1980'li yıllardan sonra bu sektörden çekilirken dünyada sadece Hindistan ve Türkiye’de bulunan baştankara gemi söküm yerleri arasında niçin Aliağa?"

 * * *

Biraz geriye gidelim; Şubat 2015, gazetedeki yazım:

“Açık denizlerde uzun yıllar ham petrol işleyen “Kuito”, sökülmek için Angola’dan yola çıktı.

Birçok ülke özellikle asbest nedeniyle gemi sökümünü yasakladığından rota, dünyanın hurda çöplüğü Aliağa...

Tanker henüz Türk karasularına girmeden bomba haber patladı:

“Kuito’da radyoaktif atık var...”

Boru değil, nükleer atık...

Solunduğunda ciğerlere yerleşen ve yıllar içinde kansere yol açan asbest de var

Ortalık ayağa kalkar sandık... Tık yok...

Bu ülkenin cumhurbaşkanından, başbakanından, çevre ve ulaştırma bakanlından ses seda yok.

İzmir valisi, yerel yönetimler suspus...

TAEK dersen tısss !

Kuito Aliağa’ya demir attı.

Birkaç uzman, dolaşması bile günler sürecek tankere, 3 saatte “temiz” raporu verdi.

Günlük 100 bin ton varil petrol işleme kapasitesi bulunan bu gemi, raporlara göre yüksek miktarda radyoaktif ve tehlikeli madde içeriyordu.

‘Kuito’da olması gerekenin tam beş katı radyasyon vardı.

Dönemin TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, gemi söküm tesisleri önünde isyan etti.

Ne fayda!

Söküm yapacak şirket ve sanayicilerin kurduğu SANDER’den itirazlar geldi.

Bu arada hesap kitapla, piyasalarla pek ilgisi olmadığı anlaşılan Aliağa Kaymakamı Bayram Yılmaz, sağ olsun bizi kıs kıs güldürdü.

“56 bin ton saf çelik bulunan bu gemi, sökülen ülke için ortalama 2,5 ile 3 milyar dolar katkı sağlayacak bir servet. Kuito, ülkemiz için müthiş bir ekonomik kazanım olacaktır” dedi, iyi mi?

Gemicik filosu sahibi Bilal Erdoğan’ı bile izlemiyor anlaşılan. En son aldığı tankerin 18 milyon dolar olduğundan habersiz...

 ***

Ardından gerçekler tek tek aydınlandı...

Doğru dürüst ölçümler yapılmamıştı.

Gemide binlerce ton zehirli atık ve radyoaktif madde bulunduğu ortaya çıktı.

Üstelik geminin temiz olduğuna dair Sea2Cradle firması ve Angola’daki bakanlıktan alınan temiz raporu da hikâyeydi. Çünkü firma, uluslararası bağımsız ve akredite bir kuruluş değildi. ISRA isimli derneğin üyesiydi. Aynı zamanda Aliağa’daki söküm firmalarının oluşturduğu ve yönetiminde olduğu bir kuruluştu.

Ayrıca kamuoyundan gizlenen önemli bir gerçek daha vardı. Geminin ihale belgesinin 8. Maddesinde, açıkça radyoaktif maddelerden arındırılması gerektiğinden söz ediliyordu.

 Ek olarak, Angola’nın, radyoaktif atıkları geri alacağına dair anlaşma yapacağı da vurgulanıyordu.

Olmadı.  Burası Türkiye, Kuito’nun Aliağa’da sökümü tamamlandı...”

Bir başka örnek…

 Fransa bandralı Ethane, hiçbir ülkenin kabul etmediği sıvılaştırılmış doğalgaz taşıyan bir gemiydi.

Ülkemizde, gemi söküm ve tehlikeli atık yönetimi için yasal zorunlulukları işaret eden Gemi Söküm Yönetmeliği vardı sözde.

Gemide hiçbir tehlikeli atığın bulunmaması, tehlikeli atıklardan arıtıldığına dair yasal geçerliliği olan bilimsel ve teknik raporun yetkili kurumlardan alınmış olması gerekiyordu.

Yoktu.

 2016’da, o da Aliağa’ya getirildi.

 İzmir Barosu, geminin gönderilmesi için dava açtı.

Hatta bu davada yürütmeyi durdurma kararı verildi ama geminin söküm işlemi çoktan tamamlanmıştı...

Oysa bu geminin ikizi olarak adlandırılan Clemenceau tipi diğer bir gemi 2006 yılında Hindistan ile Fransa arasında bir dizi sorunlara yol açmış, Fransa geminin maliyetini yüksek bulduğu için söküm işlemlerinin Hindistan’da yapılmasını istemişti. Ancak Hindistan, geminin 700 tondan fazla asbest ve tehlikeli madde içermesi nedeniyle girmesine izin vermemişti.

 * * *

 Bir diğeri…

 Otopan gemisinde asbest vardı. Bakanlığın söylediği gibi değil, 60 ton asbest barındırıyordu.

 Hiçbir ülke bu gemiyi sökmeye yanaşmayınca, yedi yıl Amsterdam limanında bekletilmişti.

 Ardından 2006’da Aliağa’ya geldi. Fakat sivil toplum örgütleri kamuoyu baskısıyla yüksek maliyetle asbestten temizlenerek yeniden Türk sularına girdi ve söküldü…

Neden Türkiye dünyanın çöplüğüdür neden?

Brezilya ve Meksika Körfezi’nden getirilen 25’e yakın petrol platformu, niçin binlerce mil yolculuğun ardından Aliağa’ya sokulur?

Neden bugün söküm tesislerinin dibinde bulunan Horozgediği köyünde, ölen her on kişiden sekizi, kanserden hayatını kaybeder?

Dünya’nın çöplüğü müdür Türkiye, İzmir, Aliağa?

                                   *     *    *

Dönelim başa…

Hindistan, Nae Sao Paulo’yu topraklarına kabul etmedi.

Sök Denizciliğin açıklamasına göre Brezilya ve Fransa otoritelerinin uygun görmesiyle ihale alınmış. Sakınca olmadığı yönünde yerli ve yabancı kuruluşların raporları varmış!

Öyle mi acaba?

Tehlikeli Atıkların Sınır Ötesi Hareketlerinin Kontrolü ve Bertarafına İlişkin Basel Sözleşmesi'ni ve Barselona Sözleşmesi'ni ihlal ederek uçak gemisi sularımıza doğru geliyor.

Gemi, Brezilya yüksek mahkemesinin geri gönderilmesi için ihtiyati tedbir kararına rağmen hala yoluna devam ediyor. ( Tedbir kararı zehir gemisi uluslararası sulara yönelmişken verildi. Belki de uluslararası yaptırımlar olmasın diye, karar böyle bir zamanlamayla çıktı)

Ölüm gemisine mayıs ayında alınan kararla yol veren AKP’nin ilgili bakanı,  sıkılmadan, “ 900 ton değil 9 ton asbest var” diyor. Onca soru önergesine karşın sakınca olmadığına ilişkin uluslararası raporları kimlerin, hangi kuruluşların verdiğini açıklamıyor…

***

Şimdi İzmir ayakta, Aliağa ayakta.

Mitingler, gösteriler, açıklamalar ardı ardına geliyor.

Aliağa Çevre Platformu'nun (ALÇEP) çağrısıyla bir araya gelen çevre örgütleri,  nöbet eylemi başlattı.

Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, “Gemi tamir ve bakımı gerek asbest ve tehlikeli madde açısından, gerekse iş sağlığı ve güvenliği açısından Türkiye’nin kanayan yarasıdır" dedi.

Sao Paulo’nun ikizi olan 'Clemenceau' gemisinde de 760 ton asbest olduğunu belirtti. Geminin adeta bir bomba olduğunu söyledi.

Daha ilginç bir saptamaya gelince. “ bakanlığın ileri sürdüğü 5 yılda 714 gemiden bertaraf edilen 241 ton asbestin 3 katından fazladır. Bu da gösteriyor ki Aliağa gemi sökümlerinde gerek çalışanlar, gerekse çevre halkı asbeste maruz bırakılmıştır” bilgisini verdi…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, gemiyi İzmir sularına sokmamak için her türlü mücadeleyi sürdüreceklerini söylüyor.

Meslek odaları, demokratik kuruluşlar, çevre örgütleri emekçilerin sağlığını umursamayan, İzmirlilerin, halkın sağlığını yok sayan, sermayenin her türlü isteğini yerine getiren iktidara boyun eğmeyeceklerini haykırıyor.

Türkiye’yi dünyanın çöplüğü yapan iktidar, küresel egemenlerin vahşi kapitalist sömürü sisteminin isteklerini yerine getirse de direnen kazanacaktır kuşkusuz.

İzmir’in kurtuluşunun 100. Yılında çöplük olmayı, hastalanmayı, ölmeyi kabul etmeyenlerin mücadelesi, bir yanıyla bağımsız Türkiye anlayışının, isteminin gereğidir.