Y. Tekin görev yaptığı kurumlardaki icraatlarıyla iktidarın beğenisini kazanmış olsa da, görevleri sırasında “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” genç yetiştirmeye yönelik bir icraatı olmamıştır.

Yusuf Tekin!

Y. Tekin, 1970’te Rize’de doğmuş, imam hatip lisesinde okumuş, Ankara siyasal bilgileri bitirip 1994’te Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde asistanlığa başlamıştır. 2002’de doktorasını tamamlayınca, atandığı Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nde 2007’de doçent olmuştur. İktidar, onun değerini erkenden anlayıp 2010’da Polis Akademisi Başkanlığı’na, 2011’de Gençlik ve Spor Bakanlığında bakan yardımcılığına ve 29 Mayıs 2013’te de eğitim bakanlığı müsteşarlığına getirmiş. Y. Tekin’in müsteşarlığı zamanında;

  • Pek çok okul imam hatip okuluna dönüştürülürken sınavsız girilen liseler kapatılmış ve yeni imam hatip okulları açılmıştır.
  • 2013 Eylülünde okullar açıldığında, “… Adı Gülbeddin Hikmetyar, liderimiz bizim. Allah adıyla konuşur, Allah için savaşır en önde” gibi ifadeler içeren bir kitap 2. sınıf öğrencilerine gönderilmiştir.
  • 2013 Eylülünde ortaöğretim kurumları yönetmeliği değiştirilirken, önceki yönetmelikte var olan "düşünen, eleştiren ve araştıran öğrenci yetiştirme ilkesi"ne yer verilmemiştir.
  • 2013 sonunda, öğrencileri ağırlıklı olarak imam hatip liselerine ya da açık liseye yönlendiren Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavının uygulanmasına başlanmıştır.
  • Mart 2014’te çıkarılan dershane yasasıyla, bakanlıktaki üst düzey bürokratların görevi sona erdirilmiş, tanınmış okulların AKP’lileşmesini sağlayacak "proje okulları" uygulaması başlatılmış, kapatılacak dershaneden liseye dönüşecek okullara "temel lise" denmiş, özel okula giden öğrencilere para desteği verilmesine başlanmış, atanacak öğretmenin iktidarın yandaşı olmasını sağlayacak performans değerlendirmesi getirilmiştir.
  • Haziran 2016’da, 1981’de kurulmuş olan laik yapıdaki "Millî Eğitim Bakanlığı Vakfı"na alternatif olarak ve her türlü yetkiyle donatılan "Türkiye Maarif Vakfı" kurulmuştur.
  • 15 Temmuz 2016 günü gerçekleştirilen Fetöcü darbe sonrasında, 2300 dolayında özel okul ve yurt, 15 vakıf üniversitesi ile tüm askeri okullar kapatılmıştır. On binlerce eğitimci yargılama olmadan meslekten çıkarılmıştır.
  • “Dininin ve kininin davacısı olacak gençler” yetiştirmek amacıyla 2012’de çıkarılan 4+4+4 yasası pek işe yaramayınca, aynı amaçla Anayasa’da yer alan laiklik, bilimsellik ve Atatürk ilkelerine aykırı olan 2017 müfredatı uygulamaya konmuştur. Bu müfredatla imam hatip öğrencilerinin güncel sorunları din kitabı ve hadislere göre çözmesi hedeflenmiştir.
  • 2017 müfredatının arkasından TEOG yerine, daha çok öğrencinin imam hatip liselerine gitmesini sağlayacak, adrese dayalı Liseye Geçiş Sitemi getirilmiştir.
  • 2016-2018 yılları arasında, beş ilahiyatçı, Din Öğretimi Genel Müdürü, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü, Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) başkanı, TTK başkan yardımcısı ve TTK üyesi yapılmıştır.

Temmuz 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildiğinde, bakanlık müsteşarlıkları kaldırılmıştır. İcraatları nedeniyle iktidarın gözdesi haline gelen Y. Tekin, bir üniversitede beş yıl doçent olarak çalışmadığı halde usulsüz bir şekilde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne profesör olarak atanmıştır. Profesörlük jürisinin profesör üyeleri ile bu üniversitenin yönetim kurulu üyesi olan profesörler de bu usulsüzlüğün aracı olmuştur. Y. Tekin yaklaşık bir aylık profesörken, ilgili kararnameden rektör olmak için üç yıl profesörlük yapma koşulu çıkarılıp Eylül 2018’de aynı üniversiteye rektör yapılmış ve ilgili kararnameye yeniden üç yıl profesör olma koşulu eklenmiştir. 4 Haziran 2023 tarihinde de eğitim bakanlığına getirilmiştir. Bakan olduktan sonra;

  • "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" (ÇEDES) projesi çerçevesinde, imam ve vaizlerin ‘manevi rehberlik’ yapmak üzere sınıflara girmesine izin verilmiştir.
  • Yasak olan tarikatların sivil toplum kuruluşu olduklarını söyleyebilmiş ve onlarla işbirliği yapmaya devam edeceğini açıklamıştır.
  • İmam ve vaizlerin sınıflara girmesine izin verilmişken, “öğretmenden başkası sınıfa giremez” gerekçesiyle sınıf anneleri uygulamasına son vermiştir.
  • Kur’an’ı Kerimin Anlam Dünyası, Türk Düşünce Tarihi,  Klasik Ahlak Metinleri,  Adabı Muaşeret, İslam Bilim Tarihi, İslam Kültür ve Medeniyeti gibi dini içerikli yeni seçmeli dersler üretilmiştir.
  • "Depreme Manevi Hazırlık" ve "Din Öğretiminde Dayanıklı Sınıflar Hareketi Projesi" başlatılmıştır.
  • Okullarla ilgili "Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği"nin belirli gün ve haftalar çizelgesine, "Mevlid-i Nebi Haftası" eklenmiştir.
  • Bir okul müdürü, spor salonunda cuma namazı kıldırmıştır. Bir okulda, 100. yılı kutlama etkinliğinde Kuran dinletilip Gazze için okulda namaz kıldırılmıştır. Bir ilçe milli eğitim müdürü, Menzil şeyhine bağlılığını ilan etmiştir. Her sayfasında hadislerin yer aldığı takvim, bakanlık tarafından Van’da okullara dağıtılmıştır. Bir milli eğitim müdürü, öğretmenlerin öğrencileri ilahiyatçı "Nihat Hatipoğlu’nun iftar programına" getirmesini istemiştir. Ordu’da bir fen lisesinde şalvarlı ve tekkeli müftü konuşma yapmıştır. Diyanet, Cuma hutbesinde öğrencilerin ahiret için din derslerini seçmelerini istemiştir…
  • Bütün bu uygulamalara karşın “dininin ve kininin davacısı olacak gençler” yetiştirilmesinde istenen başarı elde edilmeyince, 2017 müfredatı yerine "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" uygulamaya konmuştur. “Dininin ve kininin davacısı olacak öğretmen” yetiştirmek için de "Milli Eğitim Akademisi" açılmıştır.
  • Meslek Eğitim Merkezleri öğrencilerinin sömürülmesine ve yaşadıkları iş kazalarına aldırmadığı gibi, öğrencilerin önemli bir bölümünün okula aç gitmesine de aldırmamaktadır.
  • Diyanetin ve tarikatların anaokulu açmasına izin veren ve hatta AKP’li belediyenin açtığı anaokulu törenine katılan bakan, CHP’li belediyelere kreş açmasını yasaklamaya kalkmıştır.

Bu arada üniversitelerde de benzer gelişmeler olmuştur. Örneğin bilimsel gerçekleri yadsıyan Üsküdar Üniversitesi, "Yaratılış Manifestosu"nu yayımlayabilmiştir.

Y. Tekin görev yaptığı kurumlardaki icraatlarıyla iktidarın beğenisini kazanmış olsa da, görevleri sırasında “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” genç yetiştirmeye yönelik bir icraatı olmamıştır. Ancak Y. Tekin, Öğretmenler Günü’nde (24 Kasım 2024) Anıtkabir defterine şu ifadeyi yazabilmiştir (!): “Bizler fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür şuurlu nesiller yetiştirip Türkiye Cumhuriyeti'nin aydınlık yarınları için çalışmaya devam edeceğiz. Ruhunuz şad olsun."

Ne dersiniz, bu kişinin bakanlığının geçerliliği kalmış mıdır?

[email protected]