Kayyım rektör Melih Bulu’nun gelişiyle, BÜ bilinmeyen bir virüs salgınına uğramış gibi olmuştur; hemen her gün BÜ’nün yılların birikimiyle oluşmuş gelenekleri, bir bir kemirilmeye başlanmıştır.

Yine Boğaziçi Üniversitesi

Her kurumda olabildiği gibi, Boğaziçi Üniversitesi’nde (BÜ) de, bazen bir bölümün istediği kişinin ataması yapılmazken istemediği kişinin atamasının yapılması gibi, saygın bir üniversitede olmaması gereken olaylar yaşanmıştır. Ancak bu tür olaylar, kaprisini ve hırsını denetleyemeyip bir şekilde rektörden destek bulan yöneticilerin yarattığı münferit olaylar olarak kalmıştır. Hiçbir zaman benzeri olumsuz tutumlar yaygınlık kazanmamıştır.

Kayyım rektör Melih Bulu’nun gelişiyle, BÜ bilinmeyen bir virüs salgınına uğramış gibi olmuştur; hemen her gün BÜ’nün yılların birikimiyle oluşmuş gelenekleri, bir bir kemirilmeye başlanmıştır. Yıllardır akademik gelenekleri savunup uygulayanlar içinde virüs kapıp kayyım rektörün kayyımın verdiği görevleri kabul edenler çıkmıştır. Normal koşullarda, M. Bulu’ya sırtının dönen arkadaşlarının yanında olması beklenenler, bu virüs nedeniyle, akademisyenlik, akademik etik, vefa gibi akla gelen neredeyse tüm insani ve akademik değerler konusunda hafıza kaybına uğramışlardır. Mesnetsiz ve keyfi uygulamalar, kayyım yöneticilerin benimsediği bir yol olmuştur. Örneğin, 

  • İlgili birimlerin istediği kişinin görevlendirilmesi yapılmazken ve istediği kişi olumlu jüri raporlarına karşın profesörlüğe yükseltilmezken, bir bölümün istemeyip onay vermediği kişi, o bölüme profesör olarak atanmıştır! İlgili bölüm ve diğer bölümler  yapılan bu atamanın, bölümün bilgisi ve talebi dışında BÜ’nün geleneklerine aykırı olarak gerçekleştirildiğini açıklamıştır. Kayyım yönetim bu tepkilere aldırmamıştır.
  • Hükümet 1 Temmuz’da pandemi ile ilişkili kısıtlamaları kaldırırken, BÜ kayyım yönetimi, 3 Temmuz sabahı ‘Kampüsümüzde oluşan güvenlik ve sağlık riskleri sebebiyle 5 Temmuz 2021 Pazartesi saat 07.00'ye kadar kampüs girişleri kısıtlanmıştır” mesajını atmıştır. Bu sürede öğrenciler ve akademisyenler BÜ yerleşkesine sokulmamıştır. Bu durumu protesto eden öğrenciler yine polisin gazabına uğramıştır.
  • Kayyım yöneticiler öğrencinin polis şiddetine maruz kalmasından sadistçe hoşlanır hale gelmiştir. 
  • Bir kayyım rektör yardımcısı, dekan adayı belirleme seçimiyle ilgili olarak bir fakülteye gönderdiği yazısında, “Adayların aldıkları oy sayısı ve oy yüzdesi ilan edilmez, saklı tutulur. Adayların aldığı oy sayılarına yönelik bilgiye sadece Rektör erişim sağlayabilir” diyebilmiştir! Evet yanlış okumadınız, seçimle ilgili bu yüzde yüz demokratik, akademik ve etik yazı (!), bir profesör tarafından kaleme alınmıştır! Kayyım yönetime, Anayasa Mahkemesi’nin 29 Mayıs 2008 tarihinde demokratik seçimin nasıl olacağıyla ilgili olarak verdiği şu karar anımsatılmıştır: “Bir ülkedeki seçimin demokratik olarak kabul edilebilmesi için o seçimin bazı evrensel koşulları taşıması gerekir. Bunlar; serbest oy veya seçimlerin serbestliği ilkesi, eşitlik, gizlilik, genel oy, açık sayım ve döküm, dürüstlük ilkeleridir.” Virütik etki altında olan kayyım yönetim, buna da aldırmamıştır.
  • Yarı zamanlı bir akademisyenin görevini “öğrenci değerlendirmeleri çok yüksek” diyerek uzatmayan bir kayyım rektör yardımcısı, bölümlere gönderdiği yazısında bu kez, “derslerdeki öğrencilerin değerlendirmeleri üniversite sıralamasının %15’lik diliminin altında kalmış kısmi zamanlı ya da emekli öğretim görevlilerine önümüzdeki dönemde zorunlu ders verdirilmemesini” istemiştir! 
  • Kayyım yönetim öğrencilerin polisin gazabına uğramasına ve adliye koridorlarında sürünmeleriyle yetinmemiş, demokratik haklarını kullanıp kayyım rektör istemediklerini belirten öğrencilerin bursunu kesmeye kalkmıştır. Kayyımlığın virütük hali bu konuda işe yaramış, burs kesme işini yürürlükten kalkmış bir yönetmeliğe göre yaptıklarından, bu karar idari mahkeme tarafından durdurulmuştur.
  • Bir kayyım rektör yardımcısı, bir birimde atanmış müdür vekili varken ve bu kişi bir başka göreve atanmadan bir başka kişiyi bu göreve getirmiştir. Aynı kayyım,  Cinsel Tacizi Önleme, Eğitim ve Destek Koordinatörünü, “radikal feminist” diyerek, yine keyfi olarak görevden almıştır! 
  • BÜ Fotoğrafçılık Kulübü’nün 7-11 Haziran haftasında planladığı fotoğraf sergisi, kayyım Öğrenci İşleri Dekanlığı tarafından, ‘politik aktivizm’ olarak görüldüğü için yasaklanmıştır!
  • BÜ Senato’sundaki kayyım üyeler, Üniversite Yönetim Kurulu’na temsilci seçiminde mükerrer oy kullanmışlar, yapılan itirazlara aldırış etmeyerek, bu koşullarda bile kayyımlığı benimseyen bir kişiyi seçmişlerdir. 
  • Pek çok birimin yöneticisi, rektörlüğe kayyım rektörün keyfi kararıyla hukuk ve iletişim fakültesi kurulmasının 2547 Sayılı Kanunun 14. Maddesi’ne aykırı olduğunu belirten bir yazı göndermişlerdir. Senato’da, seçilmiş senatörler, yeni kurulan bu fakülteler hakkında davalar olduğundan, yeni fakültelere eleman atanması konusunun ileri bir tarihe ertelenmesini istemiş olsalar da, kayyımların oylarıyla bu istek reddedilmiştir!
  • Özgür Mumcu’nun 5 Eylül 2015 tarihli yazısında, babası dahil bir çok cinayetin sanıklarından olup bir zamanlar kırmızı bültenle aranan İslamcı bir kişinin Star gazetesinde yazı yazmaya başladığına değinmiştir. Mumcu’nun değindiği bu Star yazarı 28 Haziran 2021 tarihli yazısında, 26 Haziran’da Dârulaceze'de yapılan bir toplantıda M. Bulu’nun yaptığı konuşmadan övgüyle bahsetmiştir.  M. Bulu bu konuşmasında,  “BÜ’nün 1870'lerde Amerikalı misyonerler eliyle açılmış olan Robert Kolej'in bir devamı olduğunu unutturmamaya çalışan dış ve iç baskı odaklarının çabalarından” bahsetmiştir. Sonra da BÜ’nün, “milletin hizmetinde bir eğitim kurumu haline getirilmesi için yılmadan ve yorulmadan çalışacaklarını” belirtmiştir. M. Bulu bu konuşmasıyla, gelmiş geçmiş tüm BÜ mensuplarına hakaret ettiği gibi, kayyım görevlere getirdiği BÜ’lülere de hakaret etmiştir. 

Kayyımlığı benimseyenlerin şimdiki öğrencileri, mezun ettiği öğrenciler ile yıllardır beraber çalıştığı meslektaşlarının (yapmayın-etmeyin) türünden tüm mesajlarına karşın ısrarla kayyımlığı sürdürmeleri, bu işi bir ‘dava’ uğruna kabul ettiklerini göstermektedir. 

Bu ‘dava’nın, yukarıda sözü edilen Star yazarı gibi kimi kesimleri memnun edecek bir ‘dava’ olduğu bellidir. 

Kendilerini kayyım virüsünden korumayı bilen BÜ mensuplarına ne mutlu.

[email protected]

Not: Bu yazı, M. Bulu görevden alınmadan önce yazılmıştır.