Biz, yaşamın tarafındayız. Karanlık ve gericiliğin karşısına, aydınlık ve ilerici değerlerimizle çıkıyoruz.

Yaşam için umut, Umut için adalet

Bisiklet sporcusu Umut Gündüz, 15 Temmuz 2020’de içkili ve süratli bir sürücünün arkadan çarpması sonucu öldü. Umut gideli 500 günü geçti, onu henüz on dokuz yaşında yaşamından koparıp karanlığa atan Çağdaş Şenyüz ise, sadece 4 ay tutuklu kaldı, şimdi serbest, aramızda dolanıyor.

Haziran ayındaki ilk duruşmada mahkeme, sanığın tutuklanmasına yönelik talebi reddetti. Mahkeme kararına göre, Çağdaş Şenyüz, "Bilinçli Taksirle Adam Öldürmekten" tutuksuz yargılanmaya devam etti.

7 Aralık günü görülen 2. duruşmada da Umut’un ailesinin avukatları aracılığıyla ilettiği sanığın tutuklanma talebi reddedildi. Çağdaş Şenyüz elini kolunu sallaya sallaya yaşamını sürdürmeye devam ediyor.

Karar duruşması 27 Aralık günü, yani önümüzdeki Pazartesi saat 9’da görülecek. Umut’un ailesi, onu kaybettikleri ilk andan beri dirençli ve güçlü bir mücadele yürütüyorlar.

“Umut’a ses ol” diye başladılar, “Umut için adalet, herkes için adalet” diye devam ediyorlar. Ülkede hepsini tek tek yüreğimizde koruduğumuz onlarca gencin “kaza” süslü cinayetlerindeki hukuksuzluk, eşitsizlik ve haksızlığa karşı dayanışma örgütlüyorlar.

Haziran ayındaki ilk duruşmadan sonra yine bu köşede Umut’u yazmıştım. O yazıda söylediklerimin bir kısmını tekrarlamak istiyorum. Demiştim ki:

“Umut’un kazası ve ölümü sıradan bir trafik kazası değildi, Umut da sıradan bir bisiklet sürücüsü genç değildi. Lisanslı bir bisiklet sporcusuydu, tutkuyla, heyecanla, ilgiyle, disiplinle bir spora bağlanmış bir genç insandı.

Kaza sonrasında yaşananlar ve bu düzenin tutumu ise son derece sıradandı. Ne kazanın kasıtlı adam öldürmeye varan boyutunu ne de Umut’un ölümüyle bu ülke için yitirilen değerin farkına varmadı bu düzen, varamazdı da.”

Bugün bir kez daha aynı vurguyla, Umut’ta cisimleşen değerlerle mücadeleye omuz vermeye çağırıyorum sizleri.

Bu ülkede hiç uğruna yitirilen genç insanların her birinin hikayesinde bir başka değer gizli. “Kaza” diye nitelemeye kalktıkları her cinayette bir başka aydınlığı karartıyorlar. 

Umut’un babası Menderes Gündüz, soL’daki röportajında o kadar güzel anlatıyor ki:

“Kaza dediğimiz zaman öngörülemeyen, engellenemeyen ve kasıt olmayan bir şeyden bahsediyorsunuz. Burada bu üç saydığımın da tam tersi olan bir neticeyle karşı karşıyayız; kaza iki motorlu taşıtın çarpışması sonucu olan neticedir, burada 1,5 tonluk araçla 8 kilogramlık bisiklet eş tutulamaz.

…Ha elinize gerçekten bir silah alıp birini vurmuşsunuz, ha altınıza 1,5 tonluk bir araç alıp niyetiniz bu yönde olarak karşınızdakini ezmişsiniz…”

Ne kadar çarpıcı değil mi? Ne kadar gerçek, ne kadar haklı. Devamı da var:

“...Biz bu iki şeyi bir birlerine benzeştirerek “kaza değil cinayet” diyoruz, kadın cinayetlerine baktığınız zaman da katleden kişi şunları söylüyor; “kadın mini etekliydi”, “kadının saçı başı açıktı”, “kadının bu saatte ne işi vardı”... Buradan kendilerine taciz etmeye, tecavüz etmeye, öldürmeye haklılık arıyorlar.

Bizim bisikletlilerde de şu çıkıyor; ölüme sebep olanlarda yüksek alkol, uyuşturucu kullananlar, çarpıp kaçanlar şunu diyorlar; “Ya orada bisikletlinin ne işi var”, “ora bisikletli yolu değil ki”, “o saatte niye sürüyordu”... Ölüme hizmet edenler her zaman aynı yere hizmet ediyor, en çok da gericiliğe yaranıyor, en çok da toplumun gelişmişlik düzeyine saldırıyor…”

Bu sözlerden daha güçlü bir hukuk; cinayetin faili olan sürücüye en ağır ceza talebinden daha haklı bir karar; kapsayıcı dayanışmacı bir dirençten daha adil bir tutum olur mu?

Olmaz, hepimiz biliyoruz, tüm taraflar biliyor. Biliyor bilmesine ama işte Menderes Gündüz’ün dediği gibi, bu ülkede “ölüme hizmet” edenler var.

Biz, yaşamın tarafındayız. Karanlık ve gericiliğin karşısına, aydınlık ve ilerici değerlerimizle çıkıyoruz. Bilimle, kültürle, sanatla, sporla direniyoruz. Laikliğe, seküler yaşama sahip çıkmakta diretiyoruz. 

Kararlıyız. 

Yaşamak ve yaşatmak için. Umut’a ses, kayıplarımıza adalet olmak için. 

27 Aralık Pazartesi saat 09:00’da Ankara Adliyesindeyiz.